Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
******
GÖZLEM – AREA araştırmanın yaptığı son kamuoyu yoklamasında, Recep Tayyip Erdoğan’ın “seçmeninin yüzde 25’in oyunu kaybettiği” ortaya çıktı. “Neden” sorusuna cevabınız?
K – Area Araştırma Üst Yöneticisi Murat Karan’ın Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmeye göre bunun 3 nedeni var. Karan “Ekonominin içinde bulunduğu durum birinci neden. Son dönemdeki gelişmeler nedeniyle hukuk devletine ve bağımsız yargıya olan güvenin sarsılması ikinci, Öcalan’ın muhatap kabul edilmesi ve DEM Parti ile yakınlaşması ile yürütülen süreç ise üçüncü faktör” diyor. Ekonominin içinde bulunduğu durum bir konu, ama Erdoğan’ın buna çare bulamaması ve tabanı açısından daha da kötüsü bulmak istememesi bana göre de çok önemli. Erdoğan, tüm bu rant, kayırma ve yolsuzluk silsilesi içinde aslında bir zamanlar siyah Türkler olarak ifade edilen ezilmiş, dar gelirli tabanından gönül olarak uzaklaştığı hissi veriyor. Yozgat’ta çiftçilerin tepkisi bunun son ve çarpıcı bir örneği. Hukuk devleti ve yargı konusu “haksızlık” anlamında bu kesimi de rahatsız ediyordur. Öcalan konusunda ise daha turpun büyüğü ortaya çıkmadı. Esas tepki o zaman görülür.
GÖZLEM – Kamuoyu araştırmaları, “CHP ile AKP arasındaki farkın giderek arttığını ortaya koyuyor. Diğer muhalefet partilerinin de karşı olduğu Cumhur İttifakı’nın CHP’nin topladığı imzalar da göz önüne alınırsa, “tabanda Cumhur İttifakı’nın azınlığa düştüğü görülüyor. Siyasette “Topal ördek” tabir edilen bir tablo mu var ortada?
K – Maalesef yok çünkü iktidar yönetime şimdiye kadar hiç olmadığı kadar “sıkı” bir şekilde el koymuş ve ülkedeki siyaseti istediği şekilde yönlendiren bir durumda. “Topal ördek” kavramı ancak iktidarın istediği yasa veya siyaseti icraatta çoğunluğunu kaybettiği için uygulamaya sokamadığı durumlarda geçerli olur. Burada iktidarın oy oranı düşüyor olabilir ama bu durum, seçimlere kadar tüm gelen tepki ve talepleri gözardı ederek istediği yönetimi daha da baskıcı bir şekilde sürdürmesine engel değil. Bilakis bunu teşvik eden bir durum. Çünkü iktidarın varlığının devamı açısından süre azalıyor.
GÖZLEM – CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Sosyal medya hesabı üzerinden “Ekrem İmamoğlu neden tutuklu” başlığıyla yaptığı paylaşımda “AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayıtlı araçların, 19 ayı bulan bir süreçte, fiilen Cumhurbaşkanlığı aile fertleri tarafından kullanıldığını tespit ettiklerini” belirtti. Ekrem İmamoğlu’nun “başkanlık süreci didik didik edilirken” bu tespit soruşturulmayacak mı?
K – Sadece o tespit mi? Bu süreçte her gün önceki dönemlerde Belediye’de ortaya çıkan bir başka yolsuzluk, bir başka usulsüzlük, bir başka rant kayırması yeniden ortaya çıkıyor. Ekrem İmamoğlu gözaltına alındığında kimsenin tam olarak işaret etmediği ama “dükkanda dolaşan fil” gibi olayın tam ortasında duran bir soru vardı. Neden şimdi? Daha seçimlere 3 yıl varken, Cumhur İttifakı, özellikle Devlet Bahçeli ısrarla erken seçim olmayacağını söylerken, niçin bu kadar erken adım atıldı? Düşünülen bu işin tepkisinin azalmasıyla ekonomik durumun düzelmesi bir araya gelecek ve belki 2028’den biraz önce bir erken seçim yapılarak Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasının önü açılacaktı. Şimdi anlaşılıyor ki bunun da ötesinde İstanbul ve diğer belediyelerle ilgili rant, İmamoğlu’nun “elenmesinde” çok önemli bir etkenmiş. Sadece 15 milyar dolarlık Kanal İstanbul projesinde İstanbul’un su kaynağı Sazlıdere Barajı’nın içme suyu statüsü Cumhurbaşkanlığı kararıyla yüzde 100’den yüzde 0’a indirildi. Çoğunluğu İmamoğlu gözaltına alındıktan sonra TOKİ Kanal İstanbul’da toplam bedeli 55 milyar liralık 28 ihaleyi sonuçlandırdı. Silivri’den mesaj atan İmamoğlu “Kanal İstanbul denilen rant projesi uğruna Sazlıdere Barajı’nın etrafına 24 bin konutun inşaatını başlattılar. Hemen vazgeçin” dedi. Benzer bir haber de kayyum atanan Şişli Belediyesi’nden geldi. Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın göreve gelir gelmez mühürlediği 72 katlı rezidans inşaatı, kayyum gelir gelmez yeniden başlatıldı. Rant inşaatlarını yapanların iktidara yakın firmalar olduğunu hatırlatmaya da gerek yok.
GÖZLEM – CHP’li belediyelerde soruşturmalar, göz altına alınmalar ve tutuklamalar sürüyor. Buna karşılık yerel seçimlerde CHP’ye geçen büyük borçlarla devralınan” ve AKP’li belediyelerle ilgili olarak “yeni seçilen belediye başkanlarının açıklamaları ve hepsi İçişleri Bakanlığına teslim ettikleri dosyalardaki tespitler” neden söz konusu edilmiyor?
K – CHP’li belediyelerin önceki dönemlere ilişkin tespit ettiği yolsuzluk, usulsüzlük, rant raporlarının İçişleri Bakanlığı tarafından teslim alınmasının, bazıların bizzat istenmesinin, esasen bunların soruşturulması için değil, üzerinin kapatılması için olduğu çoktan ortaya çıktı. Sebep tabii ki iktidarın CHP’ye karşı yürüttüğü topyekun saldırının ayrı bir safhaya çıkarılmasıdır. Bu saldırının yangından mal kaçırır gibi yoğunlaşmasının bir nedeni de yine iktidarın az zamanı kaldığını düşünüyor olması olsa gerek.
GÖZLEM – Emekli Yargıtay üyesinin açtığı 'TÜİK'in enflasyon verileri asılsız' davası reddedildi, Kararın bir üst mahkemeye taşınacağı öğrenildi. Görüşünüz?
K - Ankara 6. İdare Mahkemesi, "enflasyon verilerinin asılsız olduğu" gerekçesiyle açılan davanın “Veri bütünlüğünün sağlanabilmesinin hukuken olanaklı olmadığı” gerekçesiyle reddine karar verdi. Emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz’in açtığı davada Mahkeme, bire karşı iki üyenin oyuyla davanın reddine karar verdi. Bu önemli. Ayrıca Mahkeme’nin “davacının yaşlılık aylığındaki artışı doğrudan etkilediği, dolayısıyla, dava konusu işlem ile davacı arasında kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisinin bulunduğu” sonucuna varması ve TÜİK’in “zamların belirlenmesinde TÜİK'in belirleyici olmadığı” şeklindeki savunmasını reddetmesi de çok önemli. Seyfettin Çilesiz'in avukatı Ali Erdem Gündoğan da kararı şöyle değerlendirdi: “TÜİK’e karşı açılan asılsız veri davasında TÜİK verilerin bir kısmının gizli veri olduğunu bir kısmının da kendi özgün eseri olduğunu iddia ederek mahkemeyi yanılttı ve verileri mahkemeye vermedi. Mahkeme de ‘veri bütünlüğüne ulaşamıyorum bu nedenle enflasyon oranını yeniden hesaplayamıyorum karine olarak TÜİK’in enflasyon oranını doğru olduğunu kabul ediyorum bu nedenle davayı reddediyorum’ şeklinde bir gerekçe ile davayı reddetti. Fakat mahkemenin gerekçeli kararında TÜİK’in tüm iddiaları reddedildi. Aslında mahkemenin gerekçeli kararı emekli lehine yazılmış sadece sonuç kısmında ret yazılmıştır”. Çilesiz üst mahkemeye gidince TÜİK’in gerekçeleri kabul görmeyebilir.
İktidarın oyu düşse de muhaliflere baskısını sürdürecektir
İktidarın oyu düşse de muhaliflere baskısını sürdürecektir

Paylaş: