İklim konusu ve iklim kriziyle mücadele artık tüm gündemlerimizin üzerinde, adeta bir çatı gündem haline gelmiş durumda. Zira tarımdan turizme, sanayiden inşaata kadar tüm sektörlerde atılacak her adım, yapılacak her yatırım, artık iklim parametresini de muhakkak göz önünde bulundurmak durumunda. Çünkü gezegenimizi yaşanabilir halde tutmak adına fazla zamanımız kalmadı.
Bu farkındalığa sahip kurumlardan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) 2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu, gerçekleştirdiği toplantıyla kamuoyu ile paylaştı. İklim krizi, organik tarım ve sürdürülebilirlik için 2025’te atılacak adımların da konuşulduğu toplantıda, Koordinatör Başkan Jak Eskinazi, atılan adımların ihracata ve geleceğe ışık tutacağına inandığını söyledi.
EİB, “Global Compact”a üye olan ilk ihracatçı birliği olma unvanını taşıyor. Nedir Global Compact? Türkçesi “Küresel İlkeler Sözleşmesi” olarak geçiyor ve Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren bir kuruluş... Ve amacı dünyamıza, tüm insanlara ve pazarlara fayda sağlayan sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel ekonomi yaratmak için kurumların iş birliği yapmasını sağlamak. EİB, Birleşmiş Milletler çatısı altındaki böyle bir yapı içinde bulunmakla gurur duymalı.
“GES konusunda mücadele ediyoruz”
Sürdürülebilirlik adına hem kişilerin ve hem de kurumların attığı adımların başında tesislerin yenilenebilir enerjilerini kendi bünyelerinde üretmelerine olanak sağlayan güneş enerjisi yatırımları, yani GES sistemleri geliyor. Ancak özellikle sanayi tesislerinin kendi bünyelerinde yaptıkları GES yatırımlarının ihtiyaçlarını karşılamaması ve tesis dışında GES kurup bu kaynaktan yararlanmaları konusunda ciddi sıkıntılar var. Gözlem Podcast mikrofonuna konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, bu sorunun çözümü ile ilgili çalıştıklarını ifade ediyor ve şöyle diyor: “Üretici eğer kendi fabrikasında GES yatırımı yapıyor ve kullanıyorsa bir sıkıntı yok. Ancak fabrika içinde kurulan GES yetmediğinde ve alan dışında takviye bir santral kurulması gerektiğinde sıkıntılarla karşılaşılıyor. Şu anda bu sıkıntıları aşmaya çalışıyoruz. Üretim tesislerinin yenilenebilir enerjiyle sürdürülebilir hale gelmesi için mücadele ediyoruz.”
Sürdürülebilirlik hedefleri
EİB’nin önceki hafta yayınlanan Sürdürülebilirlik Raporu, gerçekleştirilen faaliyetlerle birlikte belirlenen hedefleri ve ortaya konun taahhütleri de kamuoyuyla paylaşması adına önemli. Egeli ihracatçılar, bu kapsamda 2025 yılı için yedi temel hedef ve taahhütte bulunuyorlar: Birliklerin genel kurullarında her yıl dijital olarak alınan evrak sayısını bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında artırarak, kağıt kullanımı ve teslimat süreçlerinden kaynaklanan karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlanması; EİB Yapay zeka modülünün chatbot ve sanal asistan kısmının 2025 yılında devreye alınması; Birlik etkinliklerinde kullanılan basılı materyallerin dijital ortama alınması; Birlik bünyesindeki sektör kurulu toplantısı karar tutanaklarının 2025 içinde, tüm yönetim kurulu toplantısı karar tutanaklarının ise önümüzdeki üç yıl içerisinde elektronik imzaya geçmesi; ikiz dönüşüm kapsamında başvurulan uluslararası ve ulusal proje sayılarında yüzde 10 artışın sağlanması; “B2B Marketplace” modeliyle, ihracatçıları hedef ülke alıcıları ve ham madde tedarikçileriyle “eib.liyiz” ve “Aegean Zone” gibi dijital platformlar üzerinden buluşturarak etkin ve sürdürülebilir bir ihracat ağı kurulması ve “EİB Cinsiyet Eşitliği Bildirgesi”nin yayınlanması.
“Artık geri dönüş yok”
Jak Eskinazi’nin, “Bugün burada sadece bir rapor paylaşmıyoruz; geleceğe dair umutlarımızı, sorumluluklarımızı ve vizyonumuzu da paylaşıyoruz” diyerek açıkladığı Sürdürülebilirlik Raporu’nun hazırlanmasında büyük emeği bulunan EİB Sürdürülebilirlik Danışmanı Nilüfer Arıak ise dünya genelinde “büyüme” öne çıkarıldığı için ciddi bir kaynak israfının oluştuğunu ve sürdürülebilirlik konusunun göz ardı edildiğini ifade etti Gözlem Podcast mikrofonuna ve şunları söyledi: “Gezegenimizi Batı kirletti, evet. Ve bu özellikle sanayi kaynaklı bir kirlenme oldu. Geleneksel kapitalist ekonomi kaynakları hor kullandı ve tüketti. Sömürgecilik döneminde de Afrika tüketildi ve kendi kaderine bırakıldı. Batı kendi içinde de bir tüketim ekonomisi pompalandı ki şimdi biz bundan uzaklaşmaya çalışıyoruz. Çünkü hepimizin günlük hayatında artık hissetmekte olduğu bir iklim krizi var. Buna karşı alınmakta olan en ciddi önlem de Avrupa Birliği’nden geliyor. Kendisi üretmiyor ama üretenden de sorumluluk sahibi bir üretim istiyor. ‘Tedarikçinden de sorumlusun, çalışanından da sorumlusun’ diyerek tedbir alıyor.”
Küresel ölçekteki mevcut durumu anlatan Arıak, gezegenimizin yaşanabilir kalabilmesi adına iklim mücadelesinden geri dönüşün mümkün olmadığını vurguladı: “Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu ve bilim insanlarının dile getirdiği bu duruma aldırmayan ülkeler var mı? Var elbette ve bu ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Trump Paris Anlaşması’ndan çekiliyor, Kyoto İklim Protokolü’nü safsata olarak görüyor. Ancak bu savaş devam edecek, iklim kriziyle mücadele sürecinde artık geriye dönülemez. Neden dönülemez? Çünkü tüm bu mücadeleye rağmen 1,5 santigrat derece olan küresel sıcaklık artışı bugün 1,7 dereceye yükseldi.”
Arıak’ın dediği gibi, özellikle son üç yıldır yaz mevsimlerini her zamankinden daha sıcak geçirmekteyiz; kışın ise neredeyse üşümüyoruz. Bu dengesizlik tarımsal üretimi etkiliyor, rekoltelerde dalgalanmalar yaşanıyor; dolayısıyla iklim krizinin bir sonucu da gıda güvenliği sorunları ve gıda enflasyonu şeklinde kendini gösteriyor.
Batı Anadolu, karbon ayak izini küçültüyor
Özellikle çimento gibi sektörlerde atılacak adımlar, sürdürülebilir bir dünya ve bunu sağlamak için sürdürülebilir bir ekonomi yaratmak adına büyük önem taşıyor. Arkadaşımız Emrah Yılmaz, Ege Bölgesi’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Batı AnadoluŞirketler Topluluğu’nun Batısöke Çimento Fabrikası’nda düzenlenen basın toplantısını izledi ve Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi ve Üretim Operasyon Grup Başkanı Caner Türkyener’e çevre dostu ürünleri sordu. Türkyener’in yanıtı şu oldu: “Ürünlerde klinker oranını ne kadar azaltırsanız, karbon ayak izinizi o kadar küçültürsünüz. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz ve çeşitli ürünlerimizde karbon ayak izini yüzde 50’ye varan oranlarda küçülttük. Bu anlamda borlu çimento üretimi çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki yıl tescillenecek olan Ar-Ge merkezimizle yeşil ve çevreye uyumlu ürün çeşitliliğimizi daha da geliştireceğiz.”
“İklim kriziyle mücadele sürecinde artık geriye dönülemez”
2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu kamuoyuyla paylaşan Ege İhracatçı Birlikleri, özellikle İzmir’de örnek bir iklim farkındalığı ortaya koyuyor. Gözlem Podcast’te açıklamalarına yer verdiğimiz Koordinatör Başkan Jak Eskinazi ve Sürdürülebilirlik Danışmanı Nilüfer Arıak, yenilenebilir enerji yatırımları ve küresel sürdürülebilirlik konularına ilişkin görüşlerini paylaştılar. Çevre konusunda kritik bir noktada bulunan çimento sektörünün İzmir’deki önemli temsilcilerinden Batı Anadolu Grubu’ndan Caner Türkyener ise yenilikçi ürünlerle karbon ayak izlerini nasıl küçülttüklerini anlattı.

Paylaş: