Türkiye 1980’ler sonrasında ithalata dayalı üretim ve büyüme davranışından ihracata dayalı büyüme modeline dönmek yönünde bir irade ortaya koydu. Ben internette ülkemizin ihracat ile büyüyeceği yönündeki söylemlere şöyle bir baktığımda, 2010 yılına kadar gidebildim. O günden bugüne iktisadi büyüme ile ihracat performansının ilişkisine dayalı olarak, ihracat ülkemiz ekonomisinin büyümesi ve gelişmesi için ana hedef alanlarından biri olarak görüldüğü söyleyen yüzlerce açıklama gördüm. İhracatı büyümenin lokomotifi yapmak için ciddi kişilerden ciddi söylemler ortaya konmuştu. İhracatın tabana yayılması, yüksek teknolojili ürünlerin üretilerek dünya pazarlarına sunulması, dış pazar araştırma ve çalışmaları gibi pek çok alt çalışma platformları belirlenmişti. Ama 2025 yılına geldiğimizde, ilk çeyrekte net ihracatın büyümeye katkısı eksi 0,5, ikinci çeyrekte ise eksi 1,4 olarak gerçekleşmiş.
Nerden aklıma geldi bu ihracat derseniz de açıklanan dış ticaret verilerine şöyle bir baktığımda gördüğüm zincirleme reaksiyonların olumsuz seyri beni kısa bir araştırmaya itti. Sadece 2025 yılı Ocak-Eylül dönemine baktığımızda, ihracatımız yüzde 4,1 artarken, ithalatımız yüzde 5,9 artmış. Dış ticaret açığımız yüzde 12 seviyelerinde, ihracatın ithalatı karşılama oranları ise 2024’te yüzde 74,1 iken 2025’de bu oran da yüzde 72 düzeyinde. Kısaca son otuz yılda “İhracat ile büyüyelim” diye konuşmaya başlamışız, 2025’de durumumuz bu. Elbette, tüm kısıtlarına, ulusal ve küresel dengelere rağmen dünyanın dört bir yanına ihracat yapan tüm kişi ve işletmelerimizi gayretlerinden ve gerçek vatanseverliklerinden dolayı her türlü eleştirinin dışında tutuyorum. İyi ki onlar var. Bu cümlelerimde amacım bağcıyı dövmek değil, bazı verilere tekrar dikkat çekmektir.
İhracata bakıyoruz yüzde 94,5’u imalat sanayisi tarafından gerçekleştiriliyor. Ama imalat sanayimizin ne gibi zorluklarla yaşadığını gayet iyi biliyoruz. Sadece bir rakamı paylaşayım, ihracatta hedefimiz yüksek teknoloji ile üretilen katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı ile dış ticaret açığımızı kapatmakken, en son rakam olarak imalat sanayisi üretimin sadece yüzde 3,7’si bu teknoloji grubuna dahil. Neden artmıyor derseniz; sadece hizmet üretimi fiyat endeksine baktığımızda, endeksin ortalaması yüzde 34,91 iken bilimsel Ar-Ge hizmetlerinde bu oran yüzde 68,19, mesleki ve bilimsel hizmetler üretimin de ise yüzde 43’e varmış durumda. Peki bu durumda ne oluyor serseniz de ithalatın yüzde 69’unu ithalat kaynaklı üretimin içeriği olan ara mallar kaplıyor. Yatırımlarımızda kullanabileceğimiz ithalatın payı ise yüzde 15’lerde. Ve en dikkat çekici rakam ise ithalatımızın yüzde 16,3’ü tüketim malları ile gerçekleşiyor. Ülkemizdeki dış ticaret gerçeklerini, ithalat ve ihracatta olması gerekenler ile olanların ne olduğunu en küçük ihracatçımızdan itibaren herkes biliyor ve yaşıyor.
İhracat yani dünya da ticaret yapmak dediğimizde son on yılda gündemimize giren konulardan biri de iklim krizini çözmek yönünde üretim ve tüketim planlanmasıdır. Ancak gelişmiş ya da gelişmemiş ülkeler ayrımına girmeden dünyamızın bu alanda henüz beklentilerin çok gerisinde kaldığını görmekteyiz.
The Lancet Dergisi, dünyada çok ciddiye alınan “İklim Krizinin İnsan Sağlığına Dair Etkilerinin” çok detaylı olarak gerçekleştirilen raporunda küresel sıcaklığın etkileri ile her bir dakika da bir kişinin öldüğü açıklanıyor. Ancak umutsuz olmak ve kendimizi çaresiz görmek yapılabilecek en büyük yanlış olacaktır Ulusal ya da küresel bağlamda büyüklü, küçüklü pek çok proje de devam etmektedir. Örneğin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “HIT 30” projesinde veri merkezleri, yapay zeka, kuantum, endüstriyel ve çevresel robot teknolojileri gibi alanlara odaklanılmaktadır. Dilerim İzmir’imizin işletmelerinin de bu alanlarda araştırma ve çalışmalarının güçlü devam etmesidir.
Son olarak da bizi sevindiren bir haber yazayım dedim. Almanya Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanı ile düzenlediği basın toplantısında” artık Türkiye’nin AB üyeliği meselesinde, ciddi mesafe kaydetmek gerekir” demişler. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
İhracat ile büyümenin neresindeyiz?
İhracat ile büyümenin neresindeyiz?
Paylaş: