.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Gazze dramı ve Türkiye

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Gazze dramı ve Türkiye
Gazze dramı ve Türkiye
Paylaş:
Nazi Almanya’sı İkinci Dünya savaşında yenilince bu savaştan zaferle çıkan üç büyük ülkenin liderleri İngiltere Başbakanı W.Churchill, ABD Başkanı D.J. Roosevelt ve o zamanki adıyla Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı J. Stalin bugün Rusya Kırım içinde kalan sahil kenti Yalta'da bir araya geldiler. Araştırma yaparken karşılaştığım küçük ayrıntılar da bazen önem kazanır. Örneğin Yalta isminin Yunancadan geldiğini ve anlamının yalı olduğunu bu vesile ile öğrendim. Gerçekten de yalılar kentindeki Yalta Konferansı saray ihtişamlı üç yalıda gerçekleştiriliyor.
Yalta Konferansı neden mi önemli? Burada Nazi Almanya’sı sonrası Avrupa yeniden şekillendiriliyor. Bu yapılırken üzerinde planlar yapılan devletler Yalta'ya davet edilmiyorlar. Onlar olmadan yapılan bir paylaşım. Bazı ülkeler Rusya'nın himayesine bırakılarak "Demir Perde" denilen Sovyetlere bağlı ( sonradan kurulan Varşova Paktı ile daha da Rusya güdümlü olan ) ülkeler ortaya çıkıyor. Diğerleri de kapitalist sistemin geçerli olduğu NATO içinde birleşiyorlar. Bu durum 1989'da Berlin duvarının yıkılmasına yani 1989'a kadar devam ediyor. Yalta'dan 44 yıl sonra olan bu devrimi 1945'deki liderler öngörebilirler miydi? Tabii ki hayır.
Yalta'yı derken Gazze ile de bağlantı kurulabilir. 7 Ekim 2023'de Hamas İsrail'e saldırırken bu sonucu öngöremedi. Hamas saldırısı ile Filistin'in yok edilme süreci başladı sayılabilir. Bu saldırının arkasındaki saiklerin neler olduğunun tarihçiler tarafından ortaya çıkarılacağına eminim.
Gazze'deki soykırımın ve burasının boşaltılmasının yine Yalta bölüşümünde olduğu gibi büyük devletler tarafından kararlaştırıldığı ve uygulayıcı olarak da İsrail'in kullanıldığı görülüyor. Başkan Trump'ın en büyük hayalinin Gazze Şeridinin bir tatil "cennetine" dönüştürülmesi ve açılacak kumarhaneleri, palmiye ağaçları ile ikinci bir Havai yaratmak. Bugün açlıktan 300 Gazzelinin öldüğü, enkazın altında kalan 10.000 kişi de dahil yaklaşık 70.000 kişinin hayatını kaybettiği Gazzeliler kimin umurunda? Sadece polis şiddetine maruz kalan Alman sivil toplum kuruluşları ile Fransa Gazzelileri savunmakta. Gazze'ye yapılan yiyecek yardımları sırasında bile İsrail'in halkın üzerine kurşun yağdırdığı, kalan bir milyon Filistinlinin yerlerinde edildiği kamuya ait binaların, hastanelerin, okulların yıkıldığı Batı basınında yer alan haberler arasında. Hatta daha da önemlisi İtalyan hukukçu ve akademisyen, aynı zamanda soykırım uzmanı BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albenese, son durumu yansıtan raporu nedeniyle ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun sert eleştirilerine maruz kalmıştır. Albenese, tepki çeken raporunda durumu "Silme olarak soykırım" olarak tanımlamıştır.
Arap ve Müslüman ülkelerden yapılan cılız açıklamaların bu "silmeyi" durduramadığı ortada. Türkiye için de aynısı söz konusu: Ses getirmeyen açıklamalar ve sokak gösterilerinin hiçbir etkide bulunamadığını gösteriyor.
Tarih tekerrür yani tekrardan ibarettir deyimi ne kadar yerinde. Sovyet Blokunun yıkılması gibi Gazze'nin ayağa kalkması için bir 45 yıl daha mı bekleyeceğiz?
ABD'ndeki Brown Üniversitesi holokost ve soykırım dersleri veren İsrail asıllı Yahudi dinine mensup Prof Omar Boltov da İsrail'i en sert eleştirenlerden. Bunun tamamen bir soykırım olduğunu ifade ediyor.
Türkiye ise kendi içişleri ile meşgul. Durdurulamayan bir enflasyon, % 32'lik bir işsizlik oranı, havada uçuşan sahte diplomalar, sahte diplomalarla girilen işler, memurlara yazdırılan tezlerle dil bilmeden alınan akademik unvanlar, seçildiği parti CHP'ne ve ona oy veren seçmenlere hainlik ederek AKP'ne katılan Belediye Başkanları, hapis tutulan iddianameleri bile bilinmeyen Belediye Başkanları, avukatlar, gazeteciler ise gündemimizin ana konuları. İlerleyen günlerde gündem konularının daha da artacağı şüphesiz. Bir de tabii "terörsüz Türkiye" olarak tanımlanan ve Kürt sorununa çözüm için kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"muz var. Komisyona havale etmek eski bir deyim. İşlerin uzaması ve sonuçsuz kalması için yapılır. Bakalım bu Komisyon nasıl çalışacak?
Türkiye'nin diğer bir sorunu ise orman yangınları. Yaz olunca bir mangal tutkusudur gidiyor. Ayrıca cam kırıkları, sigara izmaritleri ve kasıtlı ellerin çıkardığı bu yangınların maden arama, lüks otel inşası ile de bağlantılı olduğu açık kaynaklarda yer alıyor. Doğamız, zenginliklerimiz tehdit altında.