Haziran ayı enflasyon oranları açıklandı. TÜİK’in haziran ayı enflasyonunu gerek reel sektör, gerekse emekliler ve hane halkı merakla bekliyordu. Haziran ayında tüketici fiyatları aylık bazda yüzde 1.37, yıllık bazda ise yüzde 35.05 oranında arttı. Çekirdek enflasyonun 12 aylık ortalamalardaki eğilimin yüzde 33’ten yüzde 35,59’a yükselmesi göz önünde tutulması gereken bir husus. Orta Vadeli Plan’ın 2024 Aralık hedefi yüzde 33’tü. Bu hedefe altı ay sonra bile ulaşamadık. Buna rağmen enflasyondaki düşüşün 13 aydır sürüşü önemli. Bu yılın aylık enflasyon oranları sırasıyla yüzde 5.03, 2.27, 2,46, 3 ve 1.53 olmuştu. Haziran ayındaki düşüşün TCMB.‘nin ve piyasaların beklentisine paralel yüzde 2’nin altında kalması önemli. (Ekim 2021’den bu yana ilk kez iki ay üst üste yüzde 2’nin altında kaldı.) Bunun kalıcı hale getirilmesi gerekiyor. Ancak birinci çeyrek aylık ortalama fiyat artışının yüzde 3,2, ikinci çeyrek aylık ortalama fiyat artışının yüzde 2, yılbaşından bu yana artışın yüzde 16,7 ve 12 aylık ortalama enflasyonun yüzde 43,2 olduğu unutulmamalıdır. ENAG’ın enflasyon verileri ise haziran ayında aylık yüzde 3.05, yıllık yüzde 68,68 olarak açıklandı. Gerek içerde siyasi belirsizlik gerekse dışarda jeopolitik ve korumacılık koşullarında bir şok gelmemesi durumunda enflasyonun yılsonunda yüzde 29 civarında oluşacağını bekliyoruz.
Bu arada üretici fiyatları artışındaki gelişmeyi de gözden kaçırmamak gerekli. ÜFE aylıkta yüzde 2.46, yıllıkta ise 1,3 puan yükselişle yüzde 24,45 arttı. Son iki aydır yıllık oran artıyor. Bu artışın devam etmesi halinde TÜFE’de beklenmedik artışlar söz konusu olabilir. ÜFE- TÜFE makası son 22 ayın en düşüğünde. İTO enflasyonunun aylık yüzde 1,77, yıllık yüzde 44,38 olduğunu da göz önüne alınırsa TCMB.’nin artık kesinleşme haline gelen temmuz faiz indiriminde temkinli olmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Faiz’in indirim oranının 350 ve hatta daha yukarı bazda piyasa beklentileri mevcut. Bizce bu konuda aceleci olmamak gerekiyor. Ayrıca yönetilen yönlendirilen fiyat artışları da enflasyonun hızlı düşmesini engelliyor. Doğalgaz fiyatlarına 1 Temmuz’dan itibaren yüzde 24,6 artış yapıldı. Program başlangıcından (Mart 2024) itibaren doğalgaz fiyatı yüzde 149 arttırıldı. Yüksek faize rağmen enflasyonun neden hızlı düşmediğini gösteren bir olgu. Yönetilen yönlendirilen fiyatlamalarda geçmişe endeksleme yapılırken, işçi ve emeklilerin ücretlerinde beklenen enflasyona göre ücret artışı yapılması da bu programın yükünün hangi kesimler üzerine bırakıldığını açıkça gösteriyor. Bir başka dezenflasyon sürecini yavaşlatan neden M3 para arzının yüksek seyri. Mayıs 2025 itibariyle M3 para arzı artış oranı yüzde 44. TCMB.’nin fonksiyonel bağımsızlığının da fiyat istikrarı açısından ne denli önemli olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız. 2017-2020 merkez bankası bağımsızlığının ciddi yara aldığı dönem. Ortalama enflasyon yüzde 8’den yüzde 87,5 oranındaki artışla yüzde 15’e çıkmıştı. 2021-2023 dönemi merkez bankası bağımsızlığının yitirildiği, aşırı düşük faizli irrasyonel politikaların uygulandığı dönem: ortalama enflasyon yüzde 15’lerden önce yüzde 35’e daha sonra yüzde 65’lere yükselmişti. 2023 rasyonele dönüş politikalarından sonra yüzde 65 enflasyondan sonra bu yılsonu itibariyle muhtemelen yüzde 25-30’lara düşmesi. 2004-2016 döneminde enflasyon yüzde 6-10 arası ortalama yüzde 8’di. 2017-2020’de ise enflasyon yüzde 12- 20 olmak üzere ortalama yüzde 15’lerde gerçekleşmişti. (Para ve Finans tweeti) Geçmişteki bu radikal yanlışlıklar bugünkü yapışkan enflasyonu gündemimize taşıdı. Faiz indirimi sonrasında merkez bankasının makro ihtiyati önlemleri (zorunlu karşılık oranları, kredi artış oranları vs. gibi) gevşetmesinde aceleci olmaması gerekiyor. Manşet enflasyon düşüşü destekleyici nitelikte. Çekirdek enflasyonlarda ve hizmet enflasyonunda (yıllık bazda yüzde 50’lerde seyrediyor) katılık devam ediyor. Talebin zayıflaması, döviz kurundaki istikrar ve emtia fiyatlarındaki yavaşlama ile enflasyon görünümü olumluya evriliyor.
Bütün bu tespitlerden sonra programın başladığı noktanın yaklaşık 1,5 yılda bunca fedakârlığa rağmen üç puan gerisindeyiz. 2025 ilk altı ayında iflas sayısının 96’ya, kesin mühlet sayısının ise 822’ye ulaştığını unutmayalım. 2024 yılı tamamında 132 iflas, kesin mühlet 827 olmuştu. TÜSİAD geçen hafta önemli bir makro ekonomik endeks yayınlamaya başladı. (TÜSİAD-RGE) Buna göre 2022’nin başlarından bu yana ülkemizin rekabet gücünde önemli bir azalma var. Sanayide gıda dahil bütün sektörler küçülme eğiliminde. Sanayisizleşen bir ülkenin kalkınmasını ve büyümesini sürdürülebilir kılması mümkün değil. Sanayinin gelişebilmesi içinde öncelikle kalıcı fiyat istikrarı gerekmekte. Rekabet endeksinde olduğu gibi bu sene turizm gelirlerinde de pahalı ülke durumuna geldiğimizden hedeflenen sonuçları alamayacağız. Faizi, döviz kurunu ve sermaye hareketlerini rasyonel korelasyonlar için de yönetemezsek fiyat istikrarını kalıcı halde tesis etmek ve potansiyel büyümemizi sürdürülebilir kılmak mümkün olmayacaktır.
Faiz indiriminin önü açıldı
Faiz indiriminin önü açıldı
Paylaş: