.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Faiz indirimi ve dezenflasyon süreci

Okuma Süresi: 7 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Faiz indirimi ve dezenflasyon süreci
Paylaş:
Son PPK toplantısında 250 baz puan indirimle politika faizi %42.5’e düşürüldü. Genel beklenti de bu yöndeydi. Dezenflasyon sürecinde faiz indirimlerinde zamanlamanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Faizin mevcut seviyede bir süre daha tutulması dezenflasyon için daha doğru olurdu. Zira beklentiler hala çok yüksek. TEPAV’ın 4 Mart tarihli raporunda belirtildiği üzere “Türkiye'nin enflasyon hedefine ulaşması “zorlaşıyor.”Son altı ay içinde yıl sonu enflasyon tahminleri 3 kez yukarı yönlü revize edildi. Faiz indirimleri beklentileri yeterince çıpalayamıyor. Kurumlar arasında eşgüdüm yok. Ticaret Bakanı’nın toplantı öncesinde faiz indirimi beklediğini açıklaması PPK. ‘nın işine karışmak gibi oluyor. Muayene katılım paylarındaki zammın enflasyon oranını etkileyeceği gerekçesiyle geri alınması bunu kanıtlıyor. Yıllık enflasyonun azalış eğilimi sürüyor. Hafta başında açıklanan Şubat ayı enflasyonu aylık %2.27, yıllık %39.05 oranlarındaydı. Çekirdek enflasyon oranları da baz etkisiyle gerileme kaydetti. 12 aylık ortalamalara göre enflasyon hala %53,8.Ancak unutmayalım ki 2003-2021 Şubat dönemindeki aylık enflasyon ortalaması %0.57. Dünyada en kötü enflasyon oranına sahip on ülke arasındayız. Aylık enflasyonumuz 14 OECD ülkesinin yıllık enflasyon oranından yüksek. Döviz kuru ve ücretlerin baskılandığı ortamda fiyat artışları daha fazla oranda yavaşlamalıydı. Türkiye ekonomisi 2024 yılını son çeyreğinde çeyreklik bazda %1.7, yıllık bazda %3 büyüdü. Geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde çeyreklik bazda daralan Türkiye ekonomisi teknik anlamda resesyondan çıkarken tekrar büyüme sürecine girdi. Yıl genelinde sanayi sektörü%0.5 büyürken inşaat sektörü %3.3, hizmet sektörü %3.1 artış gösterdi. Ekonominin dolar cinsi büyüklüğü TL'nin reel olarak değerli olduğu gerçeği ile beraber 1.32 trilyon dolar oldu. Kişi başına düşen gelir ise 15.463 dolara ulaştı. Dünyanın en yüksek gelir dağılımı bozukluğunun yaşandığı gerçeğini de unutamayız. Hesaplamanın resmi nüfus sayımına göre yapıldığını, ülkemizdeki mülteci sayısının büyüklüğünü dikkate aldığımızda bu rakamın daha aşağılarda olacağını hatırlayalım. 2025 büyümesinin %2,5-3 civarlarında olacağı tahmin ediliyor. 2024 yılında kamu harcamaları %84 arttı. Bu yılda da benzer eğilimin devam etmesi halinde büyümenin daha da yukarı yönlü (%4 civarında) gelişmesi söz konusu olabilecek. Bu durumda TCMB’nin işi daha da zorlaşacak. Kredi Garanti Fonu kredilerinin tekrar başlayacağı açıklandı. Beklentilerde ciddi düzelmeler yok. Son haftalarda TL değerlenmesinde de düşüşler var. Döviz tevdiat hesapları ve döviz fonları artıyor. Şirketlerin döviz cinsinden alacak ve borçları arasındaki farkı ifade eden döviz açığının (yaklaşık 142 milyar dolar)%64.5 büyük şirketlere, %18'i ise KOBİ niteliğindeki şirketlere ait. Dezenflasyon süreçlerine ilişkin politikalarda “devamlılık” ülkemizde daima sorun olmuştur. Daha önce muhtelif tarihlerde yaşamıştık. Büyümede duruş belirtilerinin ortaya çıktığı dönemlerde hemen dezenflasyon politikalarında (sıkı para ve maliye politikası, kredi politikaları gibi) gevşemeye gitme eğiliminde oluyoruz. Bu da dezenflasyon politikalarında kesintilere neden oluyor ve enflasyonsuz büyüme süreçlerini engelliyoruz. Bu gelişmeler devam edecek olursa 2025 büyümesinin %3'leri de aşacağını söyleyebiliriz. Bu durumda yıl sonu %24'lük TCMB enflasyon tahmininin önümüzdeki enflasyon raporlarında %29-30'lara doğru yine revize edilme sonucunu doğurabilecek. Nitekim piyasa analistlerinin yıl sonu tahminleri de bu yönde. Dezenflasyon süreçlerinin başarıya ulaşabilmesinin koşullarından birisi, Merkez Bankasının bu politikayı sürdürürken diğer kurumların destekleri özellikle maliye politikası yönünden başarı için gerekli koşullardan birisi. Bir diğeri sonuçları tam anlamıyla alınıncaya kadar ısrarlı olmak ve sürekli kesintilerle akamete uğratmamak. Kamunun özellikle nakit bazlı bütçe politikalarının programla uyumunu bozacak nitelikte ayrıştırmamak. Para politikasında TCMB’yi araç bağımsızlığı yönünde sıkıştırmamak. Faiz indirimlerinin gerek zamanlaması gerekse oranları konusunda çok hassas olup beklentilerdeki (özellikle hane halkı ve reel sektördeki) düzelmelere paralel hareket etmek. Nihayet toplumun tüm katmanlarının uzlaşını sağlamak için yönetimlerin özel çabası gerekiyor. Bu da “GÜVEN” unsuru için son derece önemli.