.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Enver Paşa

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Enver Paşa
Enver Paşa
Paylaş:
Atatürk, Türk Tarih Kurumunu, Türk ve Türkiye tarihinin evrensel çağdaş bilim perspektifinde incelenebilmesi, bu konuda yapılacak akademik çalışma ve araştırmalara destek olunması, yurttaşların da bu konudaki bilinçlerinin artırılabilmesi amacı ile 15 Nisan 1931 tarihinde kurmuştu. Kurum, 94 yıldır bu amaçlar doğrultusunda sayısız kitap ve araştırma yayınladı. 2025 yılında çıkardığı kitaplardan birisi de Mustafa Çolak tarafından yazılan 'Enver Paşa' kitabı.

4 Ağustos, Enver Paşa'nın ölüm yıldönümü idi. 4 Ağustos 1922'de, yanında Teşkilat-ı Mahsusa’nın liderlerinden Kuşçubaşı Hacı Sami'nin de yer aldığı bir kısım eski ittihatçılar ile birlikte, Türkistan'ın bağımsızlığını sağlamak için Ruslarla mücadele ettiği Buhara'nın Belcuvan bölgesindeki Abıderya köyü yakınlarındaki Çegan Tepesinde ölmüştü. Ne hazindir ki, kendisinin Harbiye Nazırı ve Genel Kurmay Başkanı olduğu Birinci Dünya Savaşı başlarında, İttifak Devletleri Çanakkale'ye saldırdığında, eğer başarılı olup Boğazlara ulaşırlarsa, ana karargahı, Anadolu’nun içlerine ve Kafkasya'ya taşıma planlarını bizzat kendisinin başında olduğu heyet oluşturuyordu. Ancak, Mustafa Kemal liderliğinde kahramanlar düşmana Çanakkale'de geçit vermeyince, bu plan uygulanmadan tozlu raflarda yerini aldı.

Enver Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde hem siyasi hem de askeri bakımdan derin izleri olduğunu kimse inkar edemez. Tarihe meraklı olmasa da okuyucularımızın çoğu, O'nun Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşında Almanların yanında savaşa sokan ana etken olduğunun ya da Sarıkamış'ta yanlış stratejileri yüzünden on binlerce askerin donarak şehit edilmesindeki baş rolünü bilir.

Almanya, Birinci Dünya Savaşını, 'Blitzkrieg' adını verdikleri savaş stratejisi ile başlattı. Siyasi emelleri ise, Avrupa ülkelerini ve o ülkelerin hakimiyet alanında olan yerleri kendi emperyalizm sınırlarına almak, dolayısı ile deyim yerinde ise dünyayı sömürgeleştirmekti. Nitekim başarısız olmalarına rağmen,bu emellerine ulaşabilmek için İkinci Dünya Savaşında tekrar sahneye çıktılar.

Tekrar o zamana dönersek, Birinci Dünya Savaşında Almanların ünlü 'Blitzkrieg' planları, Rus Doğu Cephesinde ve Fransızlara karşı girişilen batıdaki cephede aksamaya başladı.  2 Ağustos 1914 tarihinde zaten Osmanlı-Alman ittifak anlaşması imzalanmıştı, dolayısı ile Almanların zorlandıkları doğu ve batı cephesindeki bir kısım Rus ve Fransız & İngiliz askerinin bu bölgeden başka cephelere kaydırılması bir zorunluluk haline gelmişti. Nitekim, Osmanlı savaşa dahil olduğunda, Ruslar Kafkas Cephesi ve İngilizler de Süveyş Kanalı için ordu birliklerini buralara kaydırmak zorunda kaldılar. 18 Mart 1915 ile 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşen ve Birinci Dünya Savaşının seyrini değiştirdiği kadar Türk Kahramanlığını da destanlaştıran Çanakkale Savaşlarından yukarıda bahsetmiştik. 

Dönemin Payitahtında görevli Alman askeri misyon başkanı Liman von Sanders, Osmanlı İmparatorluğundan beklentilerini biraz da iktidardaki Enver Paşa ve şürekasının ağızlarına bal sürecek tarzda şöyle ifade ediyordu: Sizler, sadece boğazları savunmak ve uzaklardaki sınırlarınızı korumakla kalmayacaksınız, Mısır ve İran'ı yeniden fethedecek, Kafkasya’daki soydaşlarınızı bağımsızlığa kavuşturacak, Hindistan ve Afganistan'a etkinizi ulaştırırken, Avrupa'da da müttefikiniz olan biz Almanlara büyük yardımda bulunmuş olacaksınız... Bu vizyonun, hayalperest İttihatçıların İslamcı ve Türk kanadının duygularına hitap etmediğini kim söyleyebilir?

Ancak aynı Liman von Saders, Enver Paşa'nın Kafkas Rus Ordusuna karşı yaptırmak istediği taarruza karşı çıkıp, kendisine teklif edilen III. Ordu Komutanlığını kabul etmeyecek kadar da basiretlidir. Dönemin ordu komutanı Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa'yı, ' bu mevsimde bu coğrafyada bir taarruzun telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacağı' konusunda açıkça uyarır ve emir, o şekilde olacaksa istifasının kabulünü ister. Ne kadar trajiktir ki, ordu komutanlığını üzerine alan Enver Paşa, bizzat bölgede tüm yetersizlikleri görüp, askerlere de ' Askerler, hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarık yok, sırtınızda paltonuz olmadığını da gördüm. Lakin karşınızdaki düşman sizden korkuyor'' diyecek kadar gerçeklikten kopuk bir halde taarruz emrini verir ve on binlerce asker, donarak şehit olur! Rus kaynakları, kendi kayıpları için 32.000, Osmanlılar için de 60.000 rakamını not ederler. Bunlardan 23.000'i çatışmada şehit olurken kalanlar soğuğa ruhlarını teslim etmişlerdir!

Sarıkamış felaketi sonrası, taarruza karşı çıkan Liman von Sanders, Enver Paşayı bu konuda destekleyen genel kurmay başkanı Brosart von Schellendorf ve III. Ordu kurmay başkanı Felix Guse'nin görevden alınması için harekete geçtiğinde, bu uygulamayı durduran yine Enver Paşa olacaktır! Guse'nin, Sarıkamış ile ilgili savunması kan dondurucudur! O'na göre, kışın saldırı yapılmayıp savunmada kalınsa idi, salgın hastalıklarla askerlerin çoğu zaten ölecekti. Hiç olmazsa taarruz ile bir kısım Rus askeri yok edildi. Hasta yatağında ölen askerin düşmana zararı olamaz!

Tarih, Enver Paşa gibi, rasyonaliteden yoksun hayalci kişiliklerin devletin en üst kadrolarını işgal ederek ülkeyi nerelere sürüklediğinin ibretlik öyküsünü tüm gerçekliği ile bizlere yeniden hatırlatıyor.