Engelleri birlikte aşalım
Engelleri birlikte aşalım
Paylaş:
Gelin, bu hafta görmediğimiz engelleri birlikte aşalım... Hiç sordunuz mu? 11 milyon engelli varsa ben onları neden görmüyorum? Bu kadar çok sayıda bahsedilen engelliler nerede?
Yaşadığımız çevre kimimiz için bir özgürlük alanı, kimimiz için bir hapishanedir. Engelliler için, sıradan yaşadığımız hayat çoğu zaman aşılmaz birer engel, sessiz bir çığlığın yankısıdır. Onlar, evlerinde ve kendi sosyal yoksunluğunda yaşamaya mahkûmdurlar. Yarın her birimizin engelli adayı olma ihtimalimizi de göz önünde bulundurarak ve kendimizi bir an onların yerine koyarak bu hafta yazımı bunun üzerine yazmayı düşündüm.
Erişilebilirlik, engellilerin eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal yaşama tam katılımını sağlayan en temel unsurlardan biridir. Kamu kurumlarına, toplu taşımaya, teknolojilere ve dijital platformlara erişim büyük bir sorundur. Erişilebilirlik eksikliği, engellilerin bağımsız yaşamları ve toplumun içinde olmalarını sınırlar.
Günümüzde engellilerin yaşadığı zorluklar yalnızca fiziksel engellerle sınırlı değil. Onlar için asıl engeller, toplumun her alanında karşılaştıkları erişim ve bakım eksikliklerinden meydana gelir. Erişilebilirlik, bir topluma engellilere sunulan en temel haklardan biri olmasına rağmen, birçok ülkede bu sorunlar devam ediyor, büyük eksiklikler ve adaletsizlikler hep karşımıza çıkıyor.
Gözümüzün önünde yükselen binalar, modern caddeler ve parklar...
Şehirler, her bir köşesiyle büyük bir cazibe merkezi gibi görünse de, aslında herkes için bu böyle değildir. Günümüz karmaşasında engelliler için yaşanabilir bir dünyanın hayalini kurmak, tekerlekli sandalye kullanıcısının bakışlarını fark etmemek, ya da görmeyen engelli bir bireyin yürüyüş yollarında yaşadığı sorunları görmemezlikten gelmek mümkün müdür? Her gün biraz daha derinleşen çukur ve kaldırım problemleri, engelsiz bireyler için basit bir yolda yürümekten başka bir şey ifade etmese de, engelli bireyler için bu yollarda ilerlemek adeta bir savaş vermek demektir.
Bir an düşünün! Bir parka gitmek, pazara gitmek, bir kafe de sevdiklerinizle buluşmak... Bunlar hayatın basit, sıradan olayları gibi görünüyor. Ancak engelli bir birey için bu o kadar basit değildir. Yüksek bir kaldırım, tekerlekli sandalye kullanan birine "Buraya girme" der adeta. Merdivensiz bir bina girişi, beyaz baston kullanan birine "Burası senin için değil" diye fısıldar. Bu görünmeyen engeller, aslında en ağır yüklerdir.
Erişilebilirlik, sadece rampaların varlığı ya da bir asansörün var olduğu anlamına gelmez. Erişilebilirlik, tüm insanların onurlu ve bağımsız bir şekilde toplumda yer alabilmesi demektir. Bir insanın, kim olduğu veya hangi fiziksel ya da zihinsel duruma sahip olduğu ayırt edilmeden, eşit haklara sahip olması demektir. Ancak gerçek şu ki, erişilebilirlik büyük bir sorun olmaya devam etmektedir.
Öte yandan dijital dünya da erişilebilirlik sorunları barındırıyor. Özellikle son yıllarda dijitalleşme hız kazanırken, birçok dijital platformun ve teknolojinin engelli bireyler için uygun olmaması, eğitim ve iş dünyasında fırsat eşitsizliğine yol açıyor. Örneğin, görmeyen bir birey için uygun olmayan bir web sitesi, onun temel bilgiye ulaşmasını dahi engelleyebilir. Engelli bireyler, teknolojiye erişemedikçe, dünyanın bir ucundaki özelliklere, insanlara ve olanaklara ulaşamıyorlar. Oysa dijital dünya, engelleri aşmak için önemli bir araçtır.
Engelli bireyler her gün hayata karşı sessiz bir mücadele veriyorlar. Onların bu mücadelesi, hepimizin mücadelesidir. Her birimiz, bir adım daha atmalı, el uzatmalı ve bu dünyayı herkes için daha yaşanabilir kılmalıyız. Çünkü gerçekte, özgürlük herkesin hakkıdır ve bu hak kimsenin engeline takılmamalıdır.
Devletin ya da mahalli idarelerin toplumun verimliliğini arttırması gerekiyor. Eşit şekilde herkesin hakkına saygı gösterilmesi ve bu hakların korunmasını sağlamak, insan onurunu desteklemek anlamına gelir. Engelliler, toplumda yaşayan diğer insanlar değil; bu toplumun tam merkezinde, aynı haklara ve aynı saygıya sahip bireylerdir. Bizler, yürüdüğümüz yollarda, her binanın girişinde, her toplu taşıma aracında, "Bu şehir benim için kolay, peki ya onlar için?" diye sormalıyız. Belki de o zaman, gerçek anlamda engelleri görmek için ilk adımları atabiliriz.
Toplum olarak bir araya gelerek, herkesin eşit şartlarda yaşadığı bir dünya için çalışmayı hedefliyoruz. Çünkü bu dünya, hepimizin!