Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Egemenliğin meşruiyeti unutulursa...

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Egemenliğin meşruiyeti unutulursa...
Egemenliğin meşruiyeti unutulursa...
Paylaş:
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladığımız bugünlerde, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi yalnızca sembolik bir hatırlatma değil; günümüzde Meclis koridorlarında, adliye önlerinde ve meydanlarda yükselen direniş sesleriyle ondan vazgeçilmezliğin de bir göstergesidir.
1920’de Anadolu’nun dört bir yanından yükselen kararlılıkla atılan Meclis’in temelleri üzerinde yükselen bu ilke, bugün TBMM'de Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın seçilmiş milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmesi gerektiğine dair Anayasa Mahkemesi kararını okutmasında, muhalefet milletvekillerinin "Milletin iradesine sahip çıkacağız" diyerek kürsü işgalinde, Yozgatlı çiftçinin "devlet turpunan şalgamınan yönetilmez... Adaletle hukuk ile yönetilir" çığlığında somut bir karşılığını buluyor. Bu ilke seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını protesto eden muhalefet milletvekillerinin,19 Mart 2025’teki eylemlerinde kendini göstermiştir
Halkın ve muhalefetin vermek istediği asıl mesaj nettir; yasama organı milletin iradesinin temsilciliğini, hukuk dışı politik müdahalelere ve baskılara teslim etmeyecektir.
Meclis’in dışındaki meydanlarda da millet, haksızlığa karşı duruşunu sürdürmektedir. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla kıvılcımı çakan Saraçhane eylemleri bugün günlük yaşamdan akademik dünyaya, medyadan sendikalara, kentliden köylüye dek uzanan geniş bir yelpazede hukuk, adalet protestoları ile devam etmektedir
Meydanlarda toplanan halk, öğretmenler, öğrenciler, veliler, gazeteciler, düşünce ve ifade özgürlüğü taleplerini artık yüksek sesle dile getiriyorlar. Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle yüzlerce kişinin hakkında soruşturma başlatılması, onların geri adım atmasına engel olamıyor.
Bu direniş dalgası, şüphesiz yalnızca siyasal arenada değil toplumsal bellekte de güçlü bir yankı uyandırdı. Boykotlardan sokak eylemlerine kadar çeşitlenen araçlarla gelişen bu olaylar milli iradenin gasp edilmesi karşısında milletin bir arada durabileceğini göstermesi açısında çok değerlidir
Kadınların özgürlük talebinden işçi hakları savunusuna kadar uzanan dayanışma ağları, egemenliğin yalnızca siyaset kurumunda değil, halkın birbirine kenetlenmesinde somutlaştığını bir defa daha ortaya koydu.
23 Nisan coşkusunu yaşarken unutmamalıyız ki Meclis koridorlarından, sokaklara uzanan direniş sesleri, o egemenliğin asıl sahibinin kayıtsız şartsız millet olduğunu hatırlatıyor.  Millet kendisine verilen bu hakkın sürekli savunulması gerektiğini yeniden hatırlıyor. Egemenlik kavramının içi, milletin her bir ferdinin özgürlük, eşitlik, adalet, refah, güvenlik beklentileriyle dolar; bu beklentiler susturulmaya çalışıldıkça milletin sesinin daha gür çıkacağı bilinmelidir.
Burada birçok defa yazdığımız gibi Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca AYM kararları, yasama başta olmak üzere tüm organları bağlar. 16 Nisan 2025’de TBMM Genel Kurul'da, gezi davasından hüküm giymiş Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi'nin milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin milletvekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğunu söyledi.
Emir, Meclis kürsüsünden yapılan bu okumanın geç kalmış ama yerinde bir adım olduğunu belirterek Hataylıların iradesi ile seçilmiş olan Can Atalay’ın vekilliği hukuken düşmemiştir. Düşürülememiştir. Bu gecikme, yasama yargı ilişkileri ekseninde milletin doğrudan temsil hakkının ne denli kırılgan olduğunu gösterirken, kararın yüksek egemenlik makamı sayılan Meclis kürsüsünde duyurulması, millet iradesinin gasp edilemezliğine bir kere daha güçlü bir vurgu yapmış oldu
Kararın okutulması esnasında yaşananlar, yükselen tansiyon, Meclis iç tüzüğü ve demokrasi kültürü açısından tartışma yarattı. AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, “divan teşekkül etmediği”ni ve iç tüzüğün ihlal edildiğini ileri sürerken; CHP’li Murat Emir, AYM kararının yerle bir edilen millet iradesini yeniden inşa ettiğini vurguladı. Bu çetin tartışma, yasama organının hem hukukî hem de politik sorumluluğunun nasıl iç içe geçtiğine işaret ederken, tarafsızlığını da nasıl kaybedebileceğini gözler önüne koyuyordu.
23 Nisan’dan birkaç gün evvel gerçekleşen bu okuma, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne güncel bir yorum getirdi. Egemenliğin kaynağı olarak halk, karar süreçlerinin hem siyasi hem de hukukî alanlarda hayata geçirilmesini talep eder. Atalay kararının Meclis’te duyurulması, salt bir prosedür değil; milletin temsilcilerinin, anayasal garanti altına alınmış hakları, zamanında ve eksiksiz uygulama iradesinin göstergesidir
AYM kararı ile Yargıtay’ın milletvekilliği düşürme kararı arasındaki 9 aylık uyumsuzluk, demokrasiye dair güven sarsıntısına neden olmuştur. Bu uyumsuzluğun TBMM kürsüsünde giderilmesi, hem yargı yasama uyumunun hem de millet iradesinin korunmasının demokratik rejimin omurgasını oluşturduğunu hatırlatıyor
Sonuç olarak, AYM Atalay kararının Meclis’te okunması; salt hukuki bir gereklilikten ibaret değil, aynı zamanda halkın kendi egemenliğini savunma iradesinin, karar alma mekanizmalarına nüfuz edebildiğinin somut kanıtıdır. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi, bu tür kritik anlarda yeniden teyit edilmeli ve Meclis ile diğer kamusal alanlarda sürekli olarak canlı tutulmalıdır.
Bugün, 23 Nisan’da, kuruluş ruhuyla direnen muhalefet milletvekillerine, meydanları dolduran hak savunucularına, emeklilere, çiftçilere, seslerini duyurmaktan çekinmeyen gençlere ve yıllardır süren mücadelelerle kazanılan haklara omuz veren herkese selam olsun. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü, yalnızca bir tarih notu değil; her yeni günde yeniden kazanılması, yazılması, söylenmesi gereken bir kararlılıktır. Millet iradesinin en yüksek sesle yankılandığı bugünde bir kez daha haykıralım: Biz var oldukça, egemenlik milletindir.