.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Dünyayı kurtaran adam Iron Man yel değirmeni veya rüzgâr tribünlerine karşı

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Dünyayı kurtaran adam Iron Man yel değirmeni veya rüzgâr tribünlerine karşı
Dünyayı kurtaran adam Iron Man yel değirmeni veya rüzgâr tribünlerine karşı
Paylaş:
Dünya değişiyor. Daha çok bilgi, bazı ön fikir ve yargılarımızı değiştirmemize yol açabiliyor. Her gün, her şeyi tekrar yargılamak gibi zor işlerle karşı karşıya kalabiliyoruz.
Eh, çevrecinin gurur vesilesi yel değirmenleri pardon, temiz aletrik (cereyan) üreten “rüzgâr tribünleri” de acep çevreye zararlı mı? diye soran, münafık ve muhtemelen yabancı ajanları da mı var acaba şeklinde kendimize sorma vakti geliyor mu?
Ne yani? Yenilenebilir enerjinin her türlüsü tertemiz ve OMO beyazlığında değil mi? sorusu bilhassa Batı Avrupa’da epeyce bir kavgaya yol açıyor.
Euzu billahi mineşşeytanirracim, şeytan benden uzakta dur! Bu insanlara da yaranmak zor kardeşim.
Almanya’dan bazı veriler ile yel değirmenleri hakkında fikirlerinizi tekrar gözden geçirmenize hizmet edeyim:
Yel değirmenleri yenilenebilir enerji türünde elektrik enerjisi üretiyor. Ama çevrecilerin sevgilisi linyitten enerji üreten ve havayı ve çevreyi kirleten santrale karşı “amcamın rüzgâr tribünü” tarihte kaldı. Dev cihazlar daha rantabl çalışıyor.

Dev cihazlar 100 hatta 200 metre yükseklikteki tonlarca ağır, içinde asansör olan ve rotorlarında (pervanelerinde) küçük uçaklar çarpmasın diye ışıklar yanıp sönen fabrikalar.
Şimdi Almanya’da 31 bin Megawatt enerji üretiyor yel değirmenleri. 2050’ye kadar 85 bin Megawatt olsun isteniyor rüzgârla üretilen enerji. Politikacılar “pis kömür ve atom santrallerinden” temiz enerjiye geçme kararı aldılar. Çare? Yenilenebilir enerji! Fazla güneş yok Akdeniz ötesinden temiz güneş enerjisini getirmek için projeler üzerinde çalışılıyor ve tabii rüzgâr tribünleri. Amma velakin 700 kadar “çevreci” dernek bu olmasın diye üreticilere savaş açmış durumda.
Nedenleri basitçe denizin içinde veya kıyıda verimli olan santraller karanın içine girdikçe daha az verimli oluyorlar. Der Spiegel Dergisi bu çatışmaya manşetten yer vermişti. Örnekler: Bir Enercon E-126 tipi rüzgâr değirmeni bir dönüşte 7 futbol sahası kadar alandan rüzgârı toplayıp enerji üretiyor. Üzerinde ölen milyonlarca sinek ve böceklerden bazen aerodinamik bozuluyor. 100 veya 200 metre göğe uzanan beton ormanlarını güzel diye insanlara sevdirmek zor. Boyutlar büyüdükçe ve 30 yıllık geri ödeme planları ile olayı rantabl göstermeye meyleden “bilirkişilerin” sayısı artıyor. Ve kâğıt üzerinde “verimli görünen” projeler yatırımcıları üzebiliyorlar.
İngiltere’deki yönetmeliklere göre bir yel değirmeninin evlerden 3 bin metre uzakta olması gerek. Almanya’da 500 metre yakına kadar gidilmiş yerler var ve çoğu artık dava konusu. Pfft pfft diye çıkan sesten mi, yoksa görüntü kirliliğinden mi, yoksa doğal hayata olan zarardan mı dava açılıyor derseniz. Cevap basit: Hepsinden. İlk davalar da kazanılmaya başlandı. Bazı tribünler gürültünün verdiği rahatsızlıktan ancak muayyen saatlerde çalışabiliyorlar. Sadece rüzgar olunca enerji ürettiklerinden bir de muayyen saatlerde çalışınca rantabl olmaktan çıkıyorlar. Çare milyonluk yatırımı söküp başka yere taşımak oluyor ki ticari açıdan orta boylu bir felaket.
Deniz kenarındaki “bonfile” alanlar kapıldı Almanya’da. Giderek ülkenin içinde kurulum yerleri aranıyor. Yakında ev varsa evin fiyatı anlamlı düşüyor. Zaten karanın içine girdikçe verim azalıyor.
Leylekler ve bazı atmacalar yel değirmeni pervanelerinde ölüyorlar. Tribün sayısı arttıkça nesilleri tehlikeye giriyor. Çevreciler gene pervanelerde ölen yarasaları bir projenin kokusu çıkınca hemen civardaki ağaçlık yerlere yerleştirmek için çaba gösteriyorlar. Eğer civarda yarasalar varsa enerjiye yatırım yapacak şirketin işi zor. Davalar bilirkişi raporları ve gözlemlerle uzun sürüyor ve genelde izin alınamıyor.