Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
GÖZLEM – BirGün Gazetesi’nin haberine göre, “TBMM lokantasında staj yapan küçük yaştaki meslek lisesi kız öğrencilerinin, yıllardır Meclis çalışanları tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığı” öne sürüldü. “Bazı çalışanların stajyerlere ‘Küçük sevgilim’ şeklinde mesajlar attığı belirtildi. Soruşturma sonrası bir aşçı tutuklandı, biri memurluktan, ikisi işten atıldı. İkisi de idari ceza aldı. “Yıllardır” zamanlaması “skandalı” çok büyütüyor; görüşünüz?
K – TBMM, Türk milletinin vekillerinin yer aldığı, ülkedeki ortamın sınırlarını çizen yasama faaliyetlerinin yürütüldüğü, devletin adeta bir kaç ana merkezinden bir tanesi. Devletin en tepe noktası. Burada pek çok milletvekilin ve konuklarının yemek yediği alandır “yıllardır” süren bir “taciz” silsilesinin devam ediyor olması ve bunun idare ve vekillerce fark edilmemiş olması, burada denetim sürecinin işlemediğini gösteriyor. Buraya giren çıkan vekiller, içeride kamu görevlisi olarak çalışanlar, bunların amirleri, iş arkadaşları, kimse böyle “yıllardır süren” bir taciz faaliyetini fark etmemiş mi? Fark edip de bunu önlemekle ilgili bir sorumluluk üstlenmemiş mi? Bu durum maalesef genel olarak Türkiye’nin son dönemde gittikçe artan şekilde görüldüğü gibi liyakatlı kadrolarca doğru-düzgün yönetilmemesinden, her alanda kanunsuzluk ve hukuksuzluğun hüküm sürmesinin ve paye görmesinin artık iyice yaygınlaşmasından ve kişileri “cezalandırılmayacaklarını örnekleriyle gördükleri için” suça, saldırıya teşvik eden bu genel ortamdan kaynaklanıyor. Diğer yandan, böyle önemli bir olay silsilesinin ayrıntıları ve kapsamı çok önemli. Artık her çeşit “cinsel saldırı”, “küçük sevgilim” gibi bir mesaj da olsa, tecavüz gibi büyük bir suç da olsa, medyada “taciz” ifadesiyle anlatılıyor. Sanki olanı yazmak, daha fazla bilgi vermek suçmuş ya da ayıpmış gibi.
ÖZLEM – CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın, “İktidar AKP’lilerin yakınlarını sınavsız ve mülakatsız şekilde işe alıyor. Hiç mi utanmıyorsunuz?” sözlerine, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin “Evet utanmıyoruz, yaptığımız işten gurur duyuyoruz” diyerek yanıt verdi. Siz ne diyorsunuz?
K – Söz konusu milletvekili, hakim ve savcı kura töreninde de, yüzlerce görev bekleyen hakim savcı adayının önünde yeğenini yine “utanmadan” ismini zikrederek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanıştırmış ve söz konusu yeğen kurada Konya hakimliğine atanmıştı. Yüzlerce hakim-savcı adayı beklerken, “bir kayırma yapılabilirmiş” kaygısı bile taşımadan kendi yeğenini Erdoğan’a tanıtması Erdoğan tarafından da garipsenmiş midir bilemiyorum ama söylediği gibi bu konularda “utanılacak” bir şey görmemesi bu vekilin kalitesinin seviyesini ortaya koyuyor.
GÖZLEM – Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizini yüzde 39,5’tan 38’e düşürdü. Nasıl yorumluyorsunuz?
K – Erdoğan ekonominin büyümesini enflasyonla mücadeleden daha önemsiyor. Ama politika faizlerindeki düşüş, kredi faizlerinde ciddi bir düşüş getirmeyecek. Mevduat faizlerinin yüksekliğinden dolayı da ekonomik faaliyeti canlandırmayacak. Bu nedenle politika faizlerindeki düşüşün büyümeyi ciddi biçimde etkileyeceğini düşünmüyorum. Bu durumda da 2026 yılı için gerçekleşmeyeceği belli olan yüzde 16’lık enflasyon hedefiyle, “sabit ve dar gelirlilerin maaş ve ücretlerini kısıtlayarak enflasyonu indirmeye çalışıyor görünmek” büyük bir aldatmaca haline geliyor. Sıkıntıyı bu kesim çekmeye devam edecek. Bu şartlarda ekonomi rahatlamayacağı için, faiz düşüşüyle artan reel faizi gelirinden de başta uluslararası finansal kuruluşlar olmak üzere rantiye faydalanacak.
GÖZLEM – Kurultay sonrası CHP’de yeni yönetim şekillendi. CHP’deki süreci nasıl görüyorsunuz?
K – Özgür Özel artık, Ekrem İmamoğlu’nun hapisten çıkamaması olasılığına karşılık Cumhurbaşkanı adayı olarak kendisini öne çıkaracağı bir stratejiye geçmiş gözüküyor. Bunda hiç şüphesiz son dönemde haftada iki miting ile iktidara karşı yürüttüğü sert muhalefetindeki başarının payı da var. Değişim öncesinden beri yanında olan A takımının, öncekilere göre son Kurultay’dan çok daha güçlü çıkmasının etkisi de var. Ancak İmamoğlu’ndan ümit kesilecek olsa veya bir B Planı oluşturma zorunluluğu gerekse bile, Erdoğan’a karşı başarı şansı en yüksek olan Mansur Yavaş’ı “atlayarak” Özel’in kendisini öne çıkarmaya başlaması “sonuç verecek akılcı bir strateji” olarak gözükmüyor. Evet, son dönemdeki soruşturmalardan ve verilen soruşturma izinlerinden anlaşılabileceği gibi Mansur Yavaş da iktidar tarafından yargı baskısı altına sokulacak. Ancak, Kürt seçmenin en azından belli kesiminin yeni açılım nedeniyle Erdoğan’a oy verebileceği bir süreçte “artık Mansur Yavaş’ın bu kesimden oy alamayacak olması” gerekçesi, görece önemini yitirdi. Muhalif merkez ve sağ oyları toplamak daha önemli hale geldi. Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün 25-29 Eylül 2025 tarihleri arasında 2 bin 17 kişi üzerinden hazırladığı “Türkiye’de Milliyetçilik Haritası” raporunda “Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda muhalefetin olası adayları arasında sadece Mansur Yavaş’ın ilk turda yüzde 43,4 ile yüzde 38,7 oy oranına sahip Tayyip Erdoğan’ın önünde yer alabildiği görülmektedir. İmamoğlu’nun adaylığında hata payı içerisinde, Erdoğan’la hemen hemen aynı oyu almaktadır. (Erdoğan yüzde 42,8, İmamoğlu yüzde 40,3) Özgür Özel’in adaylığında ise Erdoğan ilk turda yüzde 47,9, Özgür Özel ise yüzde 35,7 oy almaktadır” ifadeleri yer alıyor. Tabii bu raporun AKP’nin Apo ziyaretine desteği öncesi yapıldığı dikkate alınmalı. Gündemar’ın, Apo ziyareti çağrısı döneminde 2 bin 250 kişi ile yaptığı araştırmada ise cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Erdoğan’a karşı her üç muhalif adayın da yarışı kazanacağı ancak oy farkının en çok Mansur Yavaş’ta olacağı sonucu çıkıyor. Buna göre Erdoğan karşısında; Yavaş’ın yüzde 60-40, İmamoğlu’nun yüzde 58-42, Özel’in ise yüzde 53,4-46,6 üstünlüğü var. Yavaş’ın yaklaşık 20 puanlık farkı, İmamoğlu’nda 16’ya, Özel’de ise 7 puana düşüyor. Area Araştırma’nın 22-24 Kasım’da 26 ilde yaptığı kamuoyu yoklamasına göre “Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 37,4’ü Mansur Yavaş, 21,5’i Ekrem İmamoğlu, 7,9’u Özgür Özel diye yanıt veriyor. Dolayısıyla nereden baksanız Erdoğan’a göre Özel’in kazanması diğer muhalif adaylara göre daha düşük olasılık ve bu yüzden aday olması da aslında daha “riskli”. Özgür Özel bu gerçeği ve sonuçları dikkate almadan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi kazanamayacağı ihtimalini gördüğü halde göz göre CHP’nin ve dolayısıyla muhalefetin adayı olur mu, bu hatayı yapar mı? Göreceğiz. Benim anladığım kadarıyla, çok ortaya çıkmamaya çalışmakla birlikte, sert muhalefet sürecinin, ola ki Yavaş hakkında da bir yargı baskısı iktidarın istediği sonuca ulaşırsa, kendisini muhalefetin doğal adayı haline dönüştüreceğini düşünüyor.
GÖZLEM – Uzun bir süredir “Okan Buruklu Galatasaray ülkede almadık kupa bırakmıyor, Edirne’den öteye ise ‘bir zamanlar Avrupalardan UEFA Kupalarını Süper Kupaları getiren’ Galatasaray yok”. Monaco maçı da bu tespitleri haklı çıkaran maçlardan biri oldu. İlk yarıda Galatasaray’ın “Edirne’den öte futbolu” vardı, “ikinci yarı futbolu” mağlubiyeti getirdi. Camiada yaygınlaşmaya başlayan “Dursun Özbek Başkan ve yönetimi artık ‘bu gerçeği anlamalı, gereğini bulmalı ve yapmalı” görüşünü paylaşıyor musunuz?
K – Galatasaray Okan Buruk ile Avrupa’da “hayati” önemdeki maçlarda başarısız olmaya devam ediyor. 1-0 Liverpool, 3-0 Ajax galibiyetleri tabii ki çok önemli. Ama hayati olan bu maçtı ve Galatasaray kazansaydı, şampiyonlar liginde ilk 24’ü garantileyecekti. Şimdi çok daha zor olan Atletico Madrid ve deplasmanda Manchester City maçları var. Sırasıyla bu maçlar da hayati olacak. Dolayısıyla Buruk’un elinde iki fırsat daha var. Bu iki maça, özellikle İstanbul’daki Atletico Madrid maçına çok iyi hazırlanmalı. Bu fırsatları değerlendiremezse Türkiye’deki tüm başarısına karşın, antrenörlük kariyeri “buruk” kalır. Uluslararası alanda Fatih Terim, Mustafa Denizli; Şenol Güneş gibi isimlerin ulaştığı mertebelere ulaşamamış olur.
Devletin en tepe kurumunda yaşanan istismar skandalı
Devletin en tepe kurumunda yaşanan istismar skandalı
Paylaş: