Nüfusu 90 milyona ilerleyen ve coğrafi olarak üç kadim denizin ortasında yer alan bir ülke olan Türkiye’de deniz kültürüne ve denizciliğe olan ilgi ve sevgi yeterli seviyede mi? İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Başkanı ve Yatmar Yönetim Kurulu Başkanı Argun Gündüç, 80’li yıllarda İzmir özelinde tek bir marinadan ve o marinanın ancak dörtte birini dolduracak sayıda tekneden yola çıkıldığı düşünüldüğünde, gelinen noktanın oldukça iyi olduğu görüşünde. Bu seviyenin tekne parkların kurulması ve marina sayısının artırılması gibi çalışmalarla daha yukarıya taşınabileceğini belirten Gündüç, pandemi sonrasında teknelere yönelik talep artışının bugünlerde durduğunu ifade etti söyleşimizde.
Deniz ve denizcilik kültürünün gelişmesi adına son dönemde “1 Milyon Amatör Denizci” gibi kampanyalar yapıldı, farkındalık yaratılmaya çalışıldı. Bugün denizcilik kültürünün Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sektörde 42 yıldır faaliyet gösteriyorum. İlk başladığım dönemde İzmir'de Çeşme'deki Altın Yunus’ta tek bir tane marinamız vardı. Tekne sayısı ise o marinanın ancak dörtte birini dolduracak kadardı. O günden bugüne geldiğimizde gerçekten “denizci ülke” olmuş gibi görünmekteyiz. Çünkü sıfırdan başladık. Bugün marina adetleriyle olsun, tekne adetleriyle olsun ciddi bir yükseliş söz konusu. Ancak artması da mümkün. Bu artışın gecikmesinde benim gördüğüm en önemli etkenlerden bir tanesi ekonomik nedenler. Çünkü tekne sahibi olmak, ekonomik olarak çok kolay değil. Herkesin ulaşabileceği ölçüde tekneler elbette var. Ancak tekneyle birlikte bağlama yeri maliyetleri, marina ücretleri, bakım masrafları ve bütün bunlara ayıracak zaman gibi faktörler de geliyor. Marinaların bağlama ücretlerinin yüksek olması da anlaşılabilir bir durum, çünkü maliyetleri çok fazla. Hemen herkesin artık bir arabası var ama o bir ihtiyaç haline geldi; deniz ve tekne sahibi olmak ise hala lüks bir hobi olarak kabul ediliyor. Genetik bir faktör müdür bilmiyorum ama pek çok insanı deniz tutar. Yelkenlisi olan arkadaşlarım içinde eşini deniz tuttuğu için birlikte çıkamayanlar var; beraber olunamayınca da insanlar bu işten soğuyup teknelerini satma noktasına gidebiliyorlar. Deniz hayatı, tekne hayatı aslında biraz çocuklukta edinilmesi gereken bir kültür. Biz de oda olarak ilkokullara, ortaokullara destek veriyoruz bu konuda. Bazı özel okullarda denizcilik dersi konmasını sağladık. Çocuklara denizi sevdirmemiz lazım.
- Yatmar olarak ne zamandan beri faaliyet gösteriyorsunuz? Ürün ve hizmetleriniz neler?
- Deniz araçlarına ve dolayısıyla deniz araçlarında kullanılan ekipmanlara talep ne durumda?
- Pandemi sırasında ve sonrasında karavan ve tekneye talepte bir patlama yaşandı. Şu an durum nedir?
- Eğer sözünü ettiğiniz talep sürseydi, Türkiye’nin mevcut bağlama yerlerinin kapasitesi ve diğer altyapısı bunu karşılayabilir miydi?