.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Demokratik kapitalizmin krizi

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Demokratik kapitalizmin krizi
Paylaş:
Küresel kapitalizme inancın sarsıldığı bir dönem yaşıyoruz. Kapitalizm ve demokrasi arasındaki evliliğin ne kadar sorunlu hale geldiğini Financial Times Gazetesinin ekonomi baş yazarı Martin Wolf “Demokratik Kapitalizmin Krizi” adlı 2023 yılında yayınlanan kitabında çok mükemmel bir şekilde analiz ediyor. Kitap dört ana bölümden oluşuyor. Bunlar sırasıyla “Kapitalizm ve DemokrasiÜzerine, Yanlış Giden Ne Oldu, Demokratik Kapitalizmi Yenilemek, Tarihin Menteşesi.” Kitap Kapitalizm ile demokrasi arasında var olan kırılganlığın nasıl düzeltileceği konusunda görüşlerin düşündürücü bir sentezi. (Ben Bernanke Federal Rezerv Eski Başkanı) Kitap hakkında Rubini, Sir Angos Deaton (2015 Nobel Ekonomi Ödülü Sahibi), Carmen M. Reinhart (Harvard Ekonomi Profesörü) sitayişkar övgülerde bulundular. Yazar, demokratik kapitalizmin hala en etkili sistem olmasına karşın özgürlük, demokrasi ve aydınlanma gibi temel batı değerlerinin hayatta kalması için yeni bir değişime gitmenin zorunlu olduğunu söylüyor. Demokratik kapitalizmin krize girme nedenlerinin başında Rantier (kayırmacı) kapitalizmin yükselişi geliyor. Kapitalizm ile demokrasi arasındaki evliliğin başarılı olması için Acemoğlu ve Robinson'un (2019) dar koridor adını verdiği şeyi bulmalıyız. Bu koridor hem devlet hem de toplum özerkliğine izin veren hassas dengeyi ifade eder. Kitap derin bir araştırma ve emeğin ürünü. Kitabın arkasındaki referanslar 30 sayfayı buluyor. Yazar kitabı iki nedenle yazdığını belirtiyor. Kişisel ve tarihsel 2008 finansal kriz sonrası kapitalist sistemden endişelerinin arttığını ifade eden Martin Wolf ekonomik krizlerin sonucunda mutlaka siyasi sistemlerde bozuluyor. Ekonomik büyüme birçok açıdan her şeyin özüdür. Tarım toplumundan kentli topluma geçiş ekonomik büyüme ile olmuştur. Kapitalizmin kendisi, haklarını talep eden çok daha eğitimli ve çok daha katılımcı bir nüfusa olan talebi ve ihtiyacı arttırdı. Büyüme önemli ölçüde yavaşlar, eşitsizlik de artarsa son 15 yılda olduğu gibi sistemin işleyişi bozulur. Barışçıl bir demokrasi istiyorsak insanlarımızın gerçek bir umuda sahip olması gerekli bir koşul olup asla yeterli değildir. Demokratik kapitalizmi korumak için büyümeyi olabildiğince arttırmak ve refah sistemlerindeki boşlukların kapatılması gerekli. Özellikle eğitime daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Kitap kapitalizmin demokrasiyi etkisizleştirdiğini “statü kaybı”yla açıklıyor. Dünyada birçok kapitalist ülkede bireylerin hem gelirlerinin hem de haklarının azalması sonucunda popülist liderlerin satısı attı. (Trump, Orban, son Almanya ve İtalya seçimlerindeki gelişmeler) kapitalizm, sendikaları ve işçi partilerini etkisizleştirdi. Küresel şirketler ekonomilere hâkim oldular. Bugünkü medya ortamında küresel çetelenin hakimiyetini azaltmak mümkün mü? Kapitalizm “hiper süper bireyler” ortaya çıkardı. Bu ortamda parlamentolara, mahkemelere ve siyasi kurumlara güven azaldı. Bu yüzden diyor yazar, popülist adaylar ve sistem karşıtlarının oyları artıyor. Dünyada “Demokratik Kapitalizm” bölümünün önsözünde belirttiği tespitler bizce çok önemli.“Üç büyük dönüşüm yaşanıyor. Birinci demokratik kapitalizmin aşınması ve demagojik, otokratik ve totaliter kapitalizmin yükselişi, ikincisi Çin'in süper güç olarak yükselişi, sonuncusu özgürlüğü, barışı ve iş birliğini korumak istememiz yok etmeye yönelik olağanüstü kapasitemiz göz önüne alındığında bunu yapmanın ne kadar zor bir görev olduğu açıktır. Kitabın “sonuç” bölümünü “Vatandaşlığın Yeniden İnşası” oluşturmaktadır. Bu inşanın gerekleri hayatı derecede önem arz ediyor; “Demokratik devletlerin ilk kaygısı vatandaşların refahının ne durumda olduğunu takip etmesi. Her vatandaş kollektif haklarını korumak için diğer çalışanlarla iş birliği (sendikalaşma) yapabilmelidir. Vatandaşlar ülkelerine kimlerin gelip çalışabileceğini ve vatandaşlık hak ve yükümlülüklerini kimlerin kendileri ile paylaşabileceğine karar verme hakkına sahiptir. Siyaset sadece en zenginlerin değil tüm vatandaşların etkisine açık olmalıdır. Politika herkes için bir güvenlik ağı sağlarken güçlü bir orta sınıf yaratmaya ve sürdürmeye çalışmalıdır. Irk, etnik kökeni, dini ya da cinsiyeti ne olursa olsun tüm vatandaşların devlet ve yasalar karşısında eşit muamele görme hakkı vardır. İnsanlar bireysel olduğu kadar kollektif olarak da hareket etmelidir. Bir demokrasi içinde tüm insanlar “birlikte hareket etmek” ve “vatandaşlık” bilincinde düşünmeyi hiç unutmamalıdırlar. Eğer Tüm bunları yapmazsak demokrasi başarısız olacak ve özgürlüklerimiz de buharlaşacaktır. Tehlikeyi görmemiz çok uzun sürdü. Şimdi şu an büyük bir korku ve zayıf bir umut anıdır. Umudu gerçeğe dönüştürmek istiyorsak tehlikenin farkına varmalı ve hemen şimdi mücadeleye başlamalıyız.”