Ve sonra sormaya başlayalım: Bir; Bugün, “ülkemizde, siyasal denetim doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin” elinde midir?..
İki; “Bugün, “ülkemizde, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun, tüm yurttaşlar” eşit sayılmakta mıdır?Ne diyordu, “ABD’nin kurucu 3 başkanından biri olan ve ABD ‘Bağımsızlık Bildirgesini’ yazan” Thomas Jefferson: “Hükümetsiz bir basını, basınsız bir hükümete tercih ederim. Özgür ve demokratik bir hükûmet, dünyadaki ‘en güçlü’ hükümettir. Hükümetler sansüre geçit vermemelidirler ve bu, ancak basının özgür olması ile olabilir. Eğer erdemli bir hükûmet ise kendisine karşı yapılacak herhangi bir saldırıdan korkmasına gerek kalmayacaktır. Doğa, insana ister dinin, ister politikanın isterse de hukukun içinde olmak üzere doğruyu bulup çıkarması için verilmiştir.”
Peki, Demokratik rejimlerde “şart olan” güçler ayrımı sisteminde “Yasama – Yargı – Yürütme” üçlüğüne, neden ‘basın’ eklenmiştir, ‘4’üncü’ güç” olarak?..
Yasama – Yürütme – Yargı’yı “halk adına denetmesi ve halkı bu üçlemenin yaptığı hata, yanlışlar konusunda uyarması, seçim sandıklarının başına ‘doğruları bilerek’ gidebilmesi” için… Yani, “Demokrasi’nin Güçokrasi olmaması” için!
+++++++
SÖZÜN ÖZÜ…
“Bir insanın gerçek değeri, başkalarına karşı gösterdiği sevgi ve saygıyla ölçülür. İnsanlık, içimizdeki merhametin dışa vurulmuş halidir. İnsan olmanın en güzel yanı, birbirimize yardım edebilme gücümüzdür.”
(İnsanlık… Büyük düşünürler, filozoflar ve liderler, insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulamış ve bu konuda derinlemesine insanlık sözleri söylemişlerdir.)
++++++++
ERDEM VE POLİTİKA…
“Yalan yanlış şeylerle Atatürk’ü itham edenler, esasında yenileşmeye karşı olanlardır. Nitekim İslam’da ‘dini kıyafet’ diye bir şey yoktur. ‘Cuma gününün tatil olması’ diye bir şey söz konusu değildir. Şapkaya ‘Yahudi kıyafeti’ diye karşı çıkanların Yahudi ve Hristiyan kıyafeti olarak bilinen kara çarşafa sahip çıkmaları ise bu ithamın arkasındaki gerçek düşüncenin ne olduğunu kanıtlamaktadır. Atatürk Medeniyetçidir. Çağın gereklerine uyan bir ulusu amaçlamıştır.”
Ali Naili Erdem
+++++++
Şair Eşref Yaşasaydı, ne derdi?” (cehdizâde - 175)
.webp)
Nihat Demirkol
++++++++
Kendi ayağına kurşun sıkmak!
İnanamıyorum, “bir iktidar, bir insanın normal yaşam sürecinde yaşadığı olaylardan ders almaz” ve de “siyasi – ekonomik – sosyal tepkilerle uğraştığı bir dönemde” hem de durup dururken… “Okullara da siyaset sokularak, ‘40 bin öğretmenin tayinini çıkarılmasının’ liseli gençleri de önce okul bahçesine, sonra sokağa dökeceği ortada olan” bir adımı nasıl atar?
Ve de… “Milli” Eğitimi, “Siyasi” Eğitim” hâline dönüştürecek bir adımın toplumdan tepki göreceği, nasıl düşünülmez? Sormam gerek; “Böylesine adımlara anaların babaların da tepki koyacağını, sokaklara döküleceğini” düşünemeyen yönetim kadroları, “iktidarı zora sokacaklarının” nasıl farkına varmaz?
++++++++