Çöpün felsefesi de olur muymuş demeyin. Çünkü çöp, sadece atığın değil; insanın varoluş biçiminin aynasıdır. Çöpün yaşamla, yaşam felsefesiyle çok yakın bir alakası var. Aslında temel yanlışımız; yaşamın ne olduğunu bilmemekten geliyor. Dünyanın bütün çöpleri, yaşamın ne olduğunu bilmemekten doğuyor.
Açıklamaya çalışalım:
Bugün bilim — daha doğrusu bilimsel ekoloji — bize açıkça söylüyor: Yaşam bir enerji döngüsüdür. Her şey birbirine dönüşür, dönüşerek yeniden var olur. Ne zaman döngüyü bozarsak, tıkarsak, orada çöp ürer. Kısaca çöp; yaşamın enerji döngüsünün bozulmasıyla oluşur. Gelin şimdi, sadece evlerimizin değil, bilincimizin ve -sözde- uygarlığımızın çöplerine bakalım.
1. Fiziksel çöplerimiz
Her şeyi tam olarak döndürememek, sıfır atıkla çarkları çevirememek yüzünden dünya her yıl yaklaşık 2.3 milyar ton karasal atık/çöp üretiyor. Bu rakam 2050’de 3.8 milyar tona çıkacak.
Bu çöplerden her yıl 11 milyon ton plastik, okyanuslara karışıyor. Pasifik Okyanusu’nda, Türkiye’nin üç katı büyüklüğünde bir plastik ada yüzüyor. Bu plastik kıta, yalnız doğayı değil, insanlığın utanma duygusunu da boğuyor.
Her yıl milyarlarca deniz canlısı bu plastik yaşam tuzaklarında yok olup gidiyor. Bırakın denizleri, gökyüzünü bile çöplüğe dönüştürdük. Bugün yörüngede yaklaşık 40 bin parça uzay enkazı dolaşıyor. Her biri geçmiş bir teknolojinin deney atığı; bir başka çağın metalik günahı.
Yani insan, kendi ilerlemesini bile çöp üretmeden başaramıyor. Doğa ise kendi döngüsünde sıfır atıkla yaşarken, insanın ürettiği hiçbir atığı tanımıyor, döngüsüne almıyor. Bu nedenle; karasal, denizsel ve uzaysal çöplerin bir ortak paydası var. Bunların hepsi döngü dışıdır, hepsi doğal döngüden dışlanmıştır.
2. Düşünsel ve duygusal çöplerimiz
Bugün “bilgi çağı”nda yaşadığımız söyleniyor. Ama o bilginin çoğu doğanın döngüsüne değil, insan egosunun döngüsüne hizmet ediyor. Her yıl 3 milyondan fazla akademik makale yayımlanıyor. Bunların çoğu kimse tarafından hiç okunmuyor, hiçbir bilince dokunmuyor.
Bilgi artık doğayı anlamanın değil, düşünsel kirliliğin aracına dönüşmüş durumda. Zihinlerimiz veriyle dolu ama anlamdan yoksun. Artık düşünmüyor, sadece çöp depoluyoruz. Zihinlerimiz plastik şişeler gibi; tek kullanımlık fikirlerle dolu, anında tüketilip atılan bilgilerle kirlenmiş.
Ezberler, tekrarlar, bağlamsız bilgiler — yani “zihinsel çöpler” — çağımızın yeni atıklarıdır. Artık yazarlar/çizerler bile düşünüyorum zannederken önyargılarını tekrarlıyor. Günümüzde insanın zihinsel sindirim sistemi çökmüştür. Artık bilgi sindirilemiyor, bilgelik üretilmiyor.
Ruhsal dünyamız da aynı şekilde kirleniyor. Korku, bilinç eksikliğinin çöpüdür. Umutsuzluk, hedefsizliğin çöpüdür. Kıskançlık, özgüven eksikliğinin çöpüdür. Bunlar insanın iç dünyasında biriken duygusal çöplerdir. Nasıl doğa plastikle tıkanıyorsa, insanlık da duygusal çöplerle tıkanıyor. Artık yalnız doğayı değil, ruhlarımızı da sıfır atıkla döndürmemiz gerekiyor.
3. Toplumsal ve uluslararası çöpler
Savaşlar da birer çöp üretimidir. Yalnız şehirleri değil, insanlığın vicdanını da yakar, bilincini de kirletir. İkinci Dünya Savaşı, 75 milyon insanın ölümüne ve yaklaşık 1.5 trilyon dolarekonomik kayba neden oldu.
Bu bir savaş değil, enerjinin yanlış kullanımıydı. Enerji, yaşamı döndürmek için değil; yaşamı ölüm çöpüne çevirmek için harcandı. Bugün hâlâ bu ölüm döngüsünden ders almayan bir uygarlık içindeyiz. Savaş çarkları dönüyor, silah sanayi büyüyor; yani çöp büyüyor. Birleşmiş Milletler bile artık bir uluslararası çöplük haline geldi.
Kuruluş ilkeleri kağıt üzerinde kaldı. Gazze’de akan kanı durduramayan, Ukrayna’da barışı kuramayan, iklim anlaşmalarını bağlayıcılıktan çıkaran bir sistemin adı “birleşmiş” olamaz. Bu kurum artık “Birleşmiş” değil, “Dağılmış” ulusların diplomatik çöplüğüdür.
4. Emperyalizm: En yıkıcı çöp üretim sistemi
Emperyalizm doğanın değil, insanın ürettiği en büyük çöp üretim sistemidir. Kaynakları zıtlaştırır, enerjiyi paylaşmaz, döngüyü tıkar. Zengin ülkeler tüketirken, yoksul ülkeler birer çöplüğe dönüşür. Adalet, özgürlük, bağımsızlık bile bu sistemin çöpü haline gelir.
Küresel kapitalizmin görünmeyen çöpleri, yalnız plastikten değil, insanlık onurundan yapılmıştır. Ekonomik bağımlılıklar, finansal sömürüler, döviz kurları, ithal teknolojiler…
Hepsi birer milli döngü bozukluğudur. Kur bağımlılığı ve borç ekonomisiyle yönetilen her ülke, kendi milli enerjisini yitirir, giderek çöp üretmeye başlar. Bu nedenle emperyalizm yalnız doğayı değil, ulusları da çöplüğe çevirir.
5. Çöpten bilinç üretmek
Hepimizin, bütün insanlığın görevi; çöpsüz bir dünya, çöpsüz bir bilinç inşa etmektir. Doğayı kirleten atıklardan ve bilinci kirleten önyargılardan kurtulmalıyız. Gerçek temizliğe; maddeyi döngüyle, düşünceyi anlamla buluşturduğumuz zaman ulaşırız.
Bunun için -zannımca- akıl yürütme sistemimizi değiştirmeliyiz. Karşıtlık üreten, rekabet üreten, lineer akıldan; dostluk ve işbirliği üreten ve doğadan referans alan döngüsel akla sıçramalıyız.
Bu yazıyı bir alıntı ve teşekkürle bitiriyorum.
Yazıyı yazarken yaptığım okumalarda; Ömer Faruk’un yazdığı, Yeni İnsan Yayınevi’nin yayınladığı ‘’Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp’’ isimli kitaba rastladım. Yazar; ‘’Siyasal anlamda iyi ve kötüye -benim deyimimle lineer akla- göre örgütlenmiş bir toplum; çöp ve kötülük üretir. Değersizleştirme, aşağılama, küçük görme gibi tüm yargılar ‘’çöp’’ ile birlikte ortaya çıkmıştır.’’ diyerek fiziksel çöpten, toplumsal çöpe yürüyor. Çöpten bilinç üretiyor.
Haddimizi aşmadan, çöp üzerine yürüyen bu yaklaşımı kutluyor, bilge yazar Ömer Faruk’a teşekkür ediyorum.
Çöpün felsefesi ve çöplerimiz
Çöpün felsefesi ve çöplerimiz
Paylaş: