.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Çalışmakla gelen başarı hikayesi: Uçak Kardeşler

Okuma Süresi: 7 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Hayrettin Uçak, Global rekabete rağmen ayakta kalmalarının yolunu “Dürüstlük, sözünde durmak ve sahada olmak” ilkeleriyle açıkladı.
Çalışmakla gelen başarı hikayesi: Uçak Kardeşler
Paylaş:
Memleketleri Siirt’ten 1980’li yıllarda önce İstanbul’a ardından İzmir’e uzanan bir yolculukla, önce aile şirketi olarak kurulan ve kurumsallaşan Uçak Kardeşler Gıda AŞ, bugün Türkiye’nin yaş meyve ve sebze ihracatının en önemli aktörlerinden biri. Aile şirketi olarak doğan ve omuz omuza verilen emekle büyüyen firma, global rekabete rağmen ayakta kalmanın yolunu “Dürüstlük, sözünde durmak ve sahada olmak” ilkeleriyle açıklıyor.
Geçtiğimiz yıl 10 milyon doların üzerinde ihracat başarısına imza atan Uçak Kardeşler Gıda AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı olan ve aynı zamanda Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüten Hayrettin Uçak, bir yandan üretim krizleriyle, iklim değişikliğiyle, yüksek maliyetlerle boğuşurken; diğer yandan üreticinin alın terini, markalaşmayı ve sürdürülebilirliği şirket politikalarının temeline koyduklarını dile getirdi.
Gazetemizin sorularını samimiyetle yanıtlayan Hayrettin Uçak, ihracat pazarlarındaki değişimden su krizine kadar pek çok konunun ele alındığı bu söyleşide, sadece bir şirketin değil; tarımın, üreticinin ve Türkiye'nin ihracat potansiyelinin fotoğrafı  paylaştı.
  • Uçak Kardeşler şirket grubunun kuruluş hikâyesini ve gelişim sürecini paylaşır mısınız?
Uçak Kardeşler tabii yıllar öncesine dayanan bir firma. Yaklaşık 1980’li yıllarda kurumsallaşarak bugünlere geldi. 1984 yılından önceki işte aile şirketi, bu Uçak Kardeşler dediğimiz şirket. Aile şirketi olması münasebetiyle 1984 yılından önce, kurumsallaşmadan önceki çalışma şeklimiz işte memleketimiz Siirt'ten ilk İstanbul'a göç etmemizle beraber, İstanbul'da bizim orada bu yaş meyve sebze işine iştigal konusu ile başladı. Çok şükür ki bugün 2025 yılına kadar getirmiş olduk ve hakikaten derseniz ki oradan buraya nasıl geldiniz? Sadece ve sadece hatırladığım kadarıyla yani aklıma gelebileceği tarihten bugüne kadar hep çalışmayla geçti. 7/24 iş olsa, gece gündüz hakikaten tabii bütün aile fertlerimizle beraber, hep birlikte omuz omuza vererek başta dürüstlük, ikinci verilen sözlerin tutulması, üçüncü de zaten bizim büyüklerimizin nasihati, saygı çerçevesi içerisinde hep böyle çalışmayla geçti ömrümüz ve hâlen de çalışıyoruz.
  • Şirketin stratejik hedefleri nelerdir?
Stratejik hedeflerimizin zaten birçoğuna çok şükür ki ulaştık. Bundan sonraki çok büyük stratejik hedeflerimiz kalmadı desek yeri olacak. Çünkü bütün planladığımız altyapımızı, yatırımımızı yaptık. Önemli olan bundan sonra bu yapmış olduğumuz yatırımları sürdürebilir hale getirebilmemiz. En önemli hedefimiz o. Tabii başka hedeflerimiz de var illaki. Ne kadar yok desek de teknoloji değişiyor, her şey modernleşiyor. Tabii tarım üretimi biliyorsunuz zor bir alan. Bu anlamda özellikle tarım üretiminde güncel teknolojiye sahip olup bunu artırma hedefimiz de var.
  • Yaş meyve ve sebze ihracatında karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir? Bunları nasıl aşıyorsunuz?
Yaş meyve sebze de en çok karşılaştığımız sorunlar bir kere üretimde gerçekleşiyor. İstenilen kalitede, istenilen kriterlerde üretilmeyen ürünlerde gerçekten orada çok ciddi zorlanıyoruz. Bazen de ister istemez işte mesela bir tanesi Rusya ile yaşadığımız uçak krizini hatırlıyorsunuz. Öyle durumlar olabiliyor. O dönemde ciddi birçok büyük sorunla karşı karşıya geldik. Fakat hükümetimiz tarafından, özellikle Ticaret Bakanlığımız, o zaman Ekonomi Bakanlığı vardı. Biz ihracatçıya ciddi anlamda bir destek vermesiyle beraber gayet oradaki bütün sorunlarımızı hemen hemen neredeyse çoğunu üstlendi diyebilirim.
  • Sektördeki rekabet koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Uçak Kardeşler'in bu rekabetteki konumunu nasıl görüyorsunuz?
Uluslararası rekabetler ciddi anlamda bizleri şu son 1,5 - 2 senedir biraz zayıflattı diyebilirim. Çünkü rekabet etme şansımız gittikçe azalıyor. Neden derseniz girdi maliyetlerimiz, enflasyonun yükselmesiyle birlikte ciddi anlamda bizleri rekabet etme şansından mahrum ediyor. Mesela bizden 50 sene geride olan Mısır şu anda ciddi anlamda rakibimiz oldu. İran rakibimiz oldu. Fas rakibimiz oldu. Azerbaycan tarımda ciddi büyük boyutlarda üretime başladı. Bunlar tabii ki ister istemez rakiplerimiz oluyor.
Mısır çok avantajlı. Su problemleri yok. İklim çok uygun. Nem yok, rutubet yok. Girdi maliyetleri çok düşük. Onun için biz de mümkün olduğu kadar bunlarla cebelleşmeye çalışıyoruz ve pazarlarımızı kaptırmamak için elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz.
  • Pazar demişken önümüzdeki dönemde nerede potansiyel görüyorsunuz?
     
Şimdi özellikle uzak doğuyu potansiyel görüyoruz. Ama tabii ki bu girdi maliyetlerinin yüksek oluşu mesela uçak kargoyla özellikle hassas olan ürünlerimizi az olanları uçak kargolarıyla göndermek zorundayız. Tabii fiyatların da yüksek oluşu ciddi bir maliyet getiriyor. Onlarla da işte biraz maalesef rekabetimizi zayıflatıyor.
 
  • Yukarıda konuşmanızda sürdürülebilirlik hedefinden bahsettiniz. Sürdürülebilirlik uçak kardeşler için tam olarak neyi ifade ediyor?
Sürdürebilirlik neyi ifade ediyor? Bir ürünün kalitesinin devamını, markanın devamını getirebilmek, bu anlamda sürdürebilirlik bizim için bu çok önemli.
  • Çiftçilerle olan ilişkileriniz nasıl? Bu ilişkileri güçlendirmek için neler yapıyorsunuz?
Çiftçilerle ilişkilerimizi güçlü tutmak için biz sürekli çiftçilerle beraberiz. Yani hiçbir şeyden gocunmadan sahadayız, arazideyiz. İşte gidip de büromuzda oturduğumuz zaman, biz de rahatsız oluyoruz. Ciddi anlamda rahatsız oluyoruz. Ben masa başına geçip de oturduğum zaman rahatsız oluyorum. Sahada olduğum zaman huzur buluyorum ve üreticilerimizle iç içe olduğumuz zaman en azından yapmış olduğu o üretimi kendi gözlerimizle görmek bizi biraz daha gerçekten mutlu ediyor.
Acaba doğru yolda mıyız? Yoksa yanlış üretim mi yapıyoruz? Çünkü burada pazarlarımızın da kriterleri farklı farklı. Avrupa, ilaç kalıntıları değerlerini farklı istiyor. Rusya farklı istiyor. Yani bu üretimi de yapmak bir hayli zor. Onun için bu sorunlarla sürekli içli dışlı olduğumuzdan dolayı, üreticimizle sürekli birlikte olunca onlar bizi bizleri biliyor ve anlıyoruz.
Gerçekten üreticilerimize de en azından sizin aracılığınızla da tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Çok zor bir İş yapıyorlar. Ama bu alın terleri ile yaptıkları üretim, bir ana sütü gibi helaldir.
  • Bir su eksikliğinden bahsettiniz. Yağışlar da çok düşük seviyelerde. Yaşanan iklim ve su krizi tarımı nasıl etkiliyor? Bunun için bir çözüm yolu var mı?
Şimdi tabii su krizi yaşanıyor. Malum iklim çok değişti. Ciddi anlamda kuraklık devam etmektedir. Şu anda aslında tabii ki ciddi iklim değişikliğinden dolayı su yetersizliği söz konusu ki, barajlarımızın zaten seviyeleri oldukça düştü. Bizim burada tabii ki özellikle tarım üretimi yapan bütün kardeşlerimize ve bizlere büyük sorumluluk düşüyor. Suyumuzu her yerde çok idareli kullanmamız lazım. Suların kıymetini bilmemiz lazım ve mümkün olduğu kadar kapalı sistem kullanılması lazım. Bahçelerde mümkün olduğu kadar damlama kullanmamızda yarar olacak.
  • Biz de Hollanda gibi susuz tarıma geçme şansımız yok mu peki?
Zaten şu anda bizde de bu konuda çalışmalar başladı. Yani mesela bazı yerlerde işte mısır mesela çok su tüketiyor onun ekilişini azalttılar, izine tabi tuttular. Uygunsa izin veriyor. Yani aslında bir an önce kontrollü tarıma geçmemiz şart. Bununla ilgili Tarım Bakanlığımızın zaten projesi var. Sözleşmeli tarım, kontrollü tarım. İşte karpuz şu anda bedava. 2 lira, 3 lira, 5 lira karpuz. Yani maliyeti bile değil. Nedir bu? Kontrolsüz üretim. Evet. Kontrollü üretim olsaydı karpuzu kardeşim sen 100 dönüm mü dikiyorsun? Sen 50 dönüm dik. Sen 10 dönüm dik. Öbürüne 5 dönüm, öbürüne böyle bir en azından o köyde veya mezrada veya bir ilçede paylaştırılsaydı üretimin fazlalığı da olmazdı ve herkes en azından emeğinin karşılığını alırdı. Ama evvelki sene işte domateste olduğu gibi sanayi domatesinde. Şu an para etmiyor. Fazla ekiliş olursa belli bir arz ve talebimiz var. Yani nihayetinde tüketilen bir tonajımız var. O tonajın üzerine ekiliş yapsak ne olacak? Arz ve talep fazlası meydana gelecek. Bu sefer ürün paraya çekecek. Peki bunu kim yapacak? Tarım Bakanlığımız çalışıyor. Sözleşmeli tarıma başladılar. Belli pilot bölgeler seçildi. Bunlar şu anda deneme aşamasında. İnşallah tutarsa bundan sonra hızlı bir şekilde rahatlar.
  • Gelecek için planlarınız ve beklentileriniz neler?
Bizim gelecek planımız işte demin de dediğim gibi mümkün olduğu kadar teknolojiyi takip etmemiz, katma değeri yüksek olan hakikaten değerli ürünler üretmeye yönelik. Egzotik meyve üretmemiz efendime söyleyeyim ihtiyacı olan özellikle benimsenen ve üretimi az olan üretim alanlarına geçip onları çoğaltma planlarımız mevcut.
İşletmelerimizi modernleştirmek, makinelerimizi biraz daha yeni sistemlere geçirebilmek, insan gücünü biraz daha azaltabilmemiz, işte efendime söyleyeyim robotlaşmayı artırmak. Şu anda zaten deneme süreçleri devam ediyor. Mesela geçen sene elma bahçesine robotu sokmuşlar, elma toplatıyorlar. Tabii biraz da özellikle yakından izledim. Güzel şeyler bunlar. Bu yolla maliyetlerimizi aşağı çekerek rekabet gücümüzü arttırabilmemiz bizim tek hedefimiz o.
  • Son olarak hem Uçak Kardeşler hem de Türkiye’nin tarımsal ihracatı üzerine genel durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Çok şükür ki biz gene ihracata baktığımız zaman rakamlarımız iyi. En kötü şartlara, en kötü günlerde bile rakamlarımızın son derece artışta olması bizleri son derece sevindiriyor. Çünkü nihayet ülkemize hem döviz kazandırıyoruz hem ciddi anlamda ülkemizde istihdam yaratıyoruz. Tarım üretimi, tarım ihracatı yapan özellikle bizim tabii yaş, meyve, sebze sektöründe ve mamul sektöründe ciddi bir istihdam söz konusu. Burada da çalıştırdığımız insanların istihdamı da çok önemli.
Burada bizim sektörde tahsil çok da önemli değil. Belli bir konu ve konumda tahsil önemli ama onun dışında tarlada çalışacak olan, işletmede paketlemede çalışacak olanların çok efendime söyleyeyim, tahsil aramıyoruz. Çünkü nihayetinde bu insan gücüyle ve becerisiyle yapılacak olan bir iş olduğu için o da tabii bizlerin işte bu piyasada hakikaten ciddi bir fayda sağladığını görmemizi sağlıyor diye düşünüyorum.