.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Çağlar Balcı: “Bıçak kemiğe dayandı”

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Meba Giyim Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Çağlar Bağcı, Zeynep Gürel’e sektörün mevcut sıkıntıları ve geleceğe ilişkin beklentilerini anlattı.
Çağlar Balcı: “Bıçak kemiğe dayandı”
Paylaş:
ENGİN TATLIBAL
Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı “Varyemez” filminde, iç çamaşırı üretimi yapan bir sanayici olan karaktere “Neden iç giyim?” diye sorarlar. Kemal Sunal’ın cevabı şudur: “Aç insan çoktur, yoksul insan çoktur, ama donsuz insan yoktur.” Bu mizahi diyalog, ihracattan ve sürekli tartıştığımız diğer tüm unsurlardan bağımsız olarak hazır giyim ve konfeksiyonun aslında tek başına ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Ancak yüksek oranda yerli girdiyle çalışan, istihdamı sürükleyen ve ihracatla döviz girdisini ciddi oranda destekleyen hazır giyim sektörü, maliyetler artarken kurun sabit kalmasının sıkıntısını yaşıyor. Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı ve Meba Giyim Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Çağlar Bağcı’ya sektörün mevcut durumunu sorduk ve özetle “Bıçak kemiğe dayandı” yanıtını aldık...
  • Dış ticarette kur baskısı ve içeride artan maliyetler, ihracatçıyı giderek daha fazla zorluyor. Genel manzarayı ve hazır giyim açısından durumu nasıl görüyorsunuz?
Öncelikle, ekonomi yönetimimiz enflasyonu döviz kuruna bağlıyor ama enflasyon sadece döviz kuru yüzünden artmadı, bunu görmek gerek. Düşük kur, yüksek faiz politikası 2000'lerin başında da uygulanmıştı. Ama bu uygulamanın dönemsel olması gerekiyor. Bunu yıllara yaydığınızda sanayici ciddi anlamda olumsuz etkileniyor. Biz TL değersiz olsun demiyoruz. Ama enflasyon oranında artan bir döviz, enflasyon oranında değer kaybeden bir TL olması lazım. İki seneyi aşkın süredir aynı noktadayız. İlk etkilenen sektör de biz hazır giyimciler olduk. Emek yoğun bir sektör olarak işçilik maliyetlerimizin total maliyetlerin içindeki payı, hiçbir sektörde olmadığı kadar yüksek. Ayrıca hazır giyim sektöründe TL olarak maliyetler de diğer sektörlerden ayrışır. Biz daha çok yerli ham madde kullandığımız için mevcut enflasyon, doğrudan maliyetlerimize yansıyor. Sadece bizim sektör bu sorunu dile getirdiğinde o kadar yankı yapmamıştı, ama şimdi genele yayılınca daha görünür oldu.
  • İhracatçının talep ettiği yönde adımların atılmasına yönelik gerçekçi bir beklentiniz var mı peki?
Seçim takvimine girilmeden bu adımların atılacağını düşünmüyorum. Normal zamanında veya erken bir seçim ne zaman olacaksa o zaman faizler gerçek anlamda inmeye başlayabilir. Döviz kuru o zaman biraz daha serbest bırakılabilir. Sabrediyoruz, sabretmeye çalışıyoruz. Ama inanın artık bıçak kemiğe dayandı. Hazır giyim sektöründe hiçbir imalatçının, ihracatçının şu anda mutluyum diyebileceğini düşünmüyorum ve umutlarımız da gittikçe kırılıyor. Kimsenin moralini bozmak istemiyorum ama gerçekçi olmak zorundayız.
  • Firmalar bu durumla nasıl baş ediyorlar ya da baş etmeye çalışıyorlar?
Krediyle dönen firmalar çok daha zor durumda. Çünkü hammadde tedariki için ödedikleri kredi faizleri, kâr marjının çok üzerinde. Öz sermayesi olan firmaların dayanma gücü biraz daha yüksek. İşin özü, biz artık mevcut müşterileri kaybetmemek için uğraşıyoruz. Bizim sektörde müşteri-üretici bağı çok uzun zamanda kurulur. Numuneler gönderilir, kalite standartları oturtulur, ancak o zaman ihracat başlar ve bu süreç bazen iki seneye yayılır. Bir müşteriyi kaybettiğinizde yenisini bulmanız uzun sürer. O yüzden pek çok firmamız, zarar etmek pahasına işlerini sürdürüyor ki mevcut alıcılarını kaybetmesin.
  • Ekonomi yönetiminden zaman zaman üretim modelinizi veya sektörel faaliyetlerinizi değiştirmeniz yönünde tavsiyeler geliyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de bizden büyük iki tane ana sektör var diyebilirim; otomotiv ve kimya. Örneğin otomotiv sektörü, ihracatını yüzde 90’lara varan oranda ithalat yaparak gerçekleştiriyor. Bizim sektörde bu oran yüzde 30-40’lardadır. Yani içeride hammadde üretimine katkı yapan bir sektörüz. Yatırım miktarına düşen istihdamda oldukça verimliyiz. İstihdamla iç barışa katkı sağlıyoruz. Özellikle kadın istihdamında lider sektörler arasındayız. Fasonlarımızla, üreticilerimizle, boyahanelerimizle ülkenin geneline yayılmış bir üretim ağımız var. Yani bu sektör göz ardı edilemez, ikinci plana atılamaz. Kimse bunu aklından bile geçirmemelidir. Hükümet kanadından ‘artık daha katma değerli, daha teknoloji odaklı sektörlere yönelin’ gibi bazı sözler duyuyoruz, evet. Biz zaten katma değerli ürün yapmak için elimizden geleni yapıyoruz ve teknolojiyi de kullanıyoruz. Yapay zekâ ile yaptıklarımızı gelip görmeleri lazım. Burada gerçek bir sanayi var, gerçek bir üretim var, gerçek istihdam sağlayan, net ihracatçı tek sektör var.
  • Üretimini Mısır gibi ülkelere taşıyan firmalar var, bu bir çözüm mü?
Benim yaptığım üretimden, benim ülkemin kazanması gerekiyor. Üstelik giden firmaların müşterileri de Türkiye üretimleri ile Mısır üretimlerine aynı fiyatı vermiyorlar. Oraya taşıyacağımız know-how ve yapacağımız teknoloji transferi ile Mısırlı firmaların orta vadede üretimlerini artırıp şimdikinden çok daha rekabetçi olarak karşımıza çıkmaları riski de var. Hâlihazırda gidenlerin önemli bir bölümünü de zaten fast fashion yapan zincir mağazalar oluşturuyor.
  • Meba Tekstil’i biraz anlatır mısınız? Ne zamandan beri faaliyet gösteriyorsunuz, ihracat pazarlarınız ve hedefleriniz neler?
1992'den beri hazır giyim sektöründeyiz. Öncesinde kumaş tedarikçisi olarak başlamıştık. Kumaşı çok iyi tanımak gibi bir avantajımız oldu. Daha butik ve katma değeri yüksek üretimle, kalite arayan müşterilere hitap ediyoruz. Ağırlıklı olarak kadın ve ileri yaş kadın ürünlerine odaklanmış durumdayız. Ağırlıklı pazarımız Almanya, Hollanda, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkeleri. İleride Amerika pazarında olmayı gerçekten isteriz. 320 milyon nüfuslu dinamik bir pazar. Son olarak Premier Vision New York Fuarı’nda ciddi firmalarla görüştük. Fiyat tutturma problemi var elbette. Ama dediğim gibi, kolay olmuyor, yıllar sürüyor.

“PANDEMİ, SEKTÖRE ‘ARTI’ YAZDI”
“Pandemi başladığında önce ‘eyvah’ dedik, Ama sonra iş tersine döndü. Hükümetin üretimi tamamen kapatmaması da bizim için en büyük avantaj oldu. O dönemde neredeyse yüzde yüz tam teslimat yaptık müşterilere. Bunu yapan tek ülkeydik. Bu birazda Türk milletinin çevikliğinden ve zekâsından da kaynaklandı. Online satışlar da artınca pandemi, bizim sektöre ‘artı’ yazdı. Şimdi zaten pandemi döneminde kazandığı müşterileri kaybetmemeye çalışıyor ihracatçı.”