.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Bizde vatan, onlarda toprak ve Barrack

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Bizde vatan, onlarda toprak ve Barrack
Bizde vatan, onlarda toprak ve Barrack
Paylaş:
İsrail + ABD politikalarıyla Türkiye’nin ve Türklerin yaşadığı çatışma yüzeysel bir çatışma değildir; bu, kökeni kavramlara ve akıl yürütme biçimlerine uzanan derin bir çatışmadır. Bizim “VATAN” dediğimiz şey, onlarda “TOPRAK”tır; bizde vatanın ruhu vardır, onlarda toprağın mülkiyeti. Onlar, toprak üstündeki insanları bile toprağın kendisi gibi alınabilir, satılabilir, kullanılabilir, bölünebilir unsurlar olarak görürler. Satın alınabilir olanları bulurlar, fonksiyonlandırırlar, kendilerine bağımlı hâle getirirler. Yani önce işbirlikçileri bulurlar; sonra o işbirlikçilerine vatanı toprak yaptırırlar.

I.Bizde “VATAN” diye bir kutsal vardır
Biz Türklerde vatan, bir toprak parçasının ötesindedir; çocukluğumuzun kokusu, dedelerimizin mezarı, annemizin duası, türkülerimizin sesidir. Vatan, tarihimizin oluşturduğu kolektif bilincimizdir. Bu yüzden vatan savunması ekonomik bir tercih değil; varoluşsal bir reflekstir. Ekmeğimiz azalabilir, gelirimiz düşebilir; ama vatan söz konusu olursa, o beylik lafta söylediğimiz gibi “her şey teferruat” olur.  Çünkü biz doğayı temel alan bir akıl yürütme biçiminden geliriz. Doğa, toprak, gök, su, insan aynı döngünün, aynı bütünün unsurlarıdır. Biz bu bütüne “vatan” deriz. 
Sözün özü; vatan bizim döngümüzdür, kaderimizdir, kutsalımızdır.

II. Onlarda vatan yoktur, toprak vardır
İsrail+ABD’de vatan yoktur; toprak vardır. Onlar Tevrat mitolojisinin çatışmacı aklıyla şekillenmişlerdir. Doğayla tanışmamış, doğanın uyum dilini öğrenmemişlerdir. Toprak onlar için bir kimlik değil, bir metadır. İşgal edilir, satın alınır, bölünür. Onlarda vatan yoktur, toprak vardır. 
• ABD’nin kuruluşu bunun en kanlı örneğidir. Avrupa’nın sömürgecileri Amerika’ya ayak bastığında 15 milyon Kızılderili doğayla uyum içinde yaşıyordu. Onları yok ettiler; vatanlarını toprak yaptılar. Bugünkü 10 milyon km² ABD’nin 6 milyon km²’si işgalle, geri kalan 4 milyon metrekare ise, -yani ABD’nin %40’ı- Yahudi bankerlerin kredileriyle satın alınmıştır.
Louisiana; 15 milyon dolara Fransızlardan, Florida; 5 milyon dolara İspanyollardan, Mexican Cession 25 milyon dolara Mexica’dan, Alaska; 7,2 milyon dolara Ruslardan satın alınmıştır. 
•    İsrail de aynı yöntemi izlemiştir. Bugünkü 20.000 km² İsrail toprağının tamamı, 1901’de kurulan Yahudi Ulusal Fon (Jewish National Fund/JNF) ve Rothschild tarafından verilen paralarla satın alınmıştır.
İsrail; 20.000 kilometrekarelik toprağını çoğaltmak için  “Vadedilmiş Topraklar”’ mitolojisiyle ABD’li Evangelistleri peşine takmış, suyu Türk’ten, insanı kandırılmış Kürt’ten 400.000 kilometrekarelik İsrail Kürdistanı kurmaya soyunmuştur. Bu yüzden yaklaşık 100 yıldır Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş, Arapları paramparça etmiş, şimdi de Türk vatanını parçalamaya ve vatanımızı toprak haline getirmeye çalışmaktadır.

III. İsrail+ABD ile Türkiye’nin derin çatışması
Yahudiler ve Hristiyanlar; Tevrat kökenli diyalektik yani çatışmacı, rekabetçi, düşmanlaştırıcı akıl yürütme biçimiyle düşünürler. Bu düşüncede vatan yoktur, toprak vardır. 
Biz Türkler doğaya dayalı ve doğanın döngüsünü yaşamlarının merkezine alan, düşmanlaştırmayan uzlaştıran, rekabeti değil işbirliğini esas alan bir akıl yürüme biçimine sahibiz. Bu akıl yürütme biçimi bizi, topraktan vatana götürür.  Bizde vatan; bağ kurulan, kök salınan, kimlik kazanılan bir kader mekanı olarak algılanırken onlarda vatan toprağa dönüşür, satın alınabilir, bölünebilir, kullanılabilir bir ekonomik metaya dönüşür. 
• Bu farklılığın kaynağı eski kavramlardan da beslenir. İbranice’de, “Eretz”’; arzulanmış, tahsis edilmiş, “vadedilmiş toprak”’ anlamına gelir. Yani toprak bir doğa varlığı değil, bir hak iddiasıdır. Keza İngilizce’de, “Land”; çitle çevrilmiş ve sahiplenilmiş alan demektir. Bu kavramda İbranicede olduğu gibi toprağı doğanın bir parçası olmaktan çıkarır, onu bir ekonomik metaya dönüştürür. 
Biz Türklerde ise “vatan”; yalnızca yaşanılan yer değil, insan ve doğa arasındaki sessiz anlaşmadır. Kaderle kurulan bir mekandır.
• İşte bu yüzden Türklerin İsrail+ABD ile çatışması,”VATAN” vetoprak konusunda derin kavramsal farklılıklara dayanır. Türklere göre; satın alınan toprak ‘’VATAN’’ değildir. O yüzden; ABD’lerin, İsrail’lerin vatanı yoktur, onların satın aldıkları toprakları vardır. 

IV.Yahudi güdümlü büyükelçilerin yürüttüğü çatışma ve Barrack
Görüldüğü gibi; Türkiye ile İsrail+ABD arasında “vatan ve toprak” algılarının farklılığına dayanan derin bir uyumsuzluk ve çatışma vardır. Bu derin çatışma II. Dünya Savaşı’ndan beri diplomasi perdesi arkasında Yahudi güdümlü veya Yahudi kökenli Büyükelçiler tarafından keskinleştirilmiştir. Özellikle ABD’nin Ankara’daki üç Yahudi kökenli büyükelçisi — Abramowitz, Grossman, Edelman — Türkiye’yi yönetimlerine müdahale ederek İsrail’in bölgesel planlarının parçası haline getirme politikası yürütmüşlerdir.
Bugün ise diplomatik perdenin tamamen kalktığı bir dönemden geçiyoruz. Şimdilerde T.J. Barrack adlı bir finans oligarkı; hem ABD’nin Ankara Büyükelçisi, hem de Suriye özel temsilcisi olarak atandı. Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri Fonlarının ve Trump Organization’ın ortağı olan Barrack; bütün diplomatik kuralları bir kenara atarak, Türkiye’nin kaderini mikrofonlarda kesip biçmeye başlamıştır. 
Barrack; Türkiye’ye, Cumhuriyetin “VATAN”’ anlayışını bırakmasını, onun yerine çok etnisiteli, çok mezhepli, monarşik bir Osmanlı modeline geçmesini önermektedir. Bu tavrıyla Barrack; İsrail adına Türkiye ve Suriye’yi beraber dizayn etmeye ve Türk topraklarını parçalayarak, Büyük İsrail Projesine hizmet etmeye çalışmaktadır.

V. Sonuç olarak; 
Biz biliyoruz ki bu toprakları vatan yapanlarla, bu topraklarda çıkarı olanların hesapları hiçbir zaman aynı olmaz. İsrail+ABD ile yaşadığımız gerilim, bir çıkar kavgası değil; vatan-toprak ayrımına dayanan kadim bir zihniyet çatışmasıdır.
Bu çatışmayı diğer Amerikalılar gibi Barrack da kavrayamamakta,  Türkiye’ye basit ve ucuz önermelerde bulunmaktadır.
Doğru olan; Barrack’ın bu yanlış değerlendirmelerini ve ucuz önerilerini yanına alıp, ‘’bizim vatanımızı’’ terk edip kendi topraklarına geri dönmesidir.