.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Bir kentin kalitesi, yerel medyasının gücüyle ölçülür

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Bir kentin kalitesi, yerel medyasının gücüyle ölçülür
Bir kentin kalitesi, yerel medyasının gücüyle ölçülür
Paylaş:
Bir kentin yaşanabilirliği, sadece fiziksel altyapısıyla, ekonomik verileriyle ya da kültürel birikimiyle ölçülemez. Gerçek kalite; özgürlük, katılım ve şeffaflık gibi temel değerlerin o kentte ne kadar içselleştirildiğiyle doğrudan ilgilidir.  Bu değerlerin toplumla buluşmasında en etkili araç ise hiç kuşkusuz yerel medyadır. Ancak Türkiye genelinde olduğu gibi, İzmir özelinde de yerel medyanın etkinliği ve gücü günden güne zayıflamaktadır. Oysa yakın geçmişte yerel gazeteler sadece haber veren değil, aynı zamanda gündem belirleyen, halkın sesi olan ve kamu otoritesi üzerinde denetim işlevi gören kurumlardı. Örneğin; Yeni Asır gazetesi, zamanında yüz binleri aşan tirajı ile sadece İzmir’in değil, tüm Ege’nin nabzını tutar, kamuoyunun şekillenmesinde başrol oynardı. Bugün gelinen noktada, bırakın yerel yayın organlarını, ulusal basın bile ciddi ölçüde güç kaybetmiş durumda.

Dijitalleşme: Fırsatlar ve sınırlar

Geleneksel basının zayıflamasında, dijital medya devriminin büyük payı var. İnternet haberciliği; anlık erişim kolaylığı, düşük operasyonel maliyetleri ve geniş kitlelere ulaşma potansiyeliyle birçok avantaj sağladı. Ancak bu yeni medya düzeni beraberinde ciddi zorluklar da getirdi. Yerel dijital medya organları, çoğu zaman sınırlı bütçelerle, yetersiz teknik donanımlarla ve küçük kadrolarla ayakta kalmaya çalışıyor. Kendi ekonomik modellerini geliştirmekte zorlanan bu yapılar, kurumsallaşamıyor; dolayısıyla uzun vadeli, kaliteli ve bağımsız yayıncılığı sürdüremiyor. Bu kırılgan yapı, zamanla haber kalitesinin düşmesine, habercilik etiğinin zedelenmesine ve kamuoyunun nitelikli bilgiye erişiminin azalmasına neden oluyor.

Demokratik toplumun temel taşı: Özgür ve güçlü yerel medya

Oysa sağlıklı, etik ve tarafsız habercilik; demokratik toplumun can damarıdır. Yerel medya yalnızca bilgi aktaran değil, yurttaşın sesi olan, yerel sorunları görünür kılan, halk ile yerel yönetimler arasında köprü kuran bir kamusal güçtür. Ancak bu işlevini yerine getirebilmesi için ekonomik olarak bağımsız olması bir zorunluluktur. Ne var ki bugün yerel basın, bu bağımsızlığı sağlamakta giderek daha çok zorlanmakta; ilan ve reklam gelirleri dramatik biçimde düşmekte, kamu desteklerinden ise sınırlı ölçüde faydalanmaktadır. Basın-İlan Kurumu yalnızca belirli kriterleri sağlayan günlük gazetelere sınırlı bir destek sunmaktadır. Oysa pek çok dijital yayın organı ya da haftalık çıkan gazeteler (örneğin “Gözlem” gibi) bu destekten mahrum bırakılmaktadır.

Sorumluluk kimde?

Bu noktada devreye kentlerin asli kurumları olan belediyeler, meslek odaları, ticaret ve sanayi odaları ile sivil toplum kuruluşları girmelidir. Bu kurumlar, medya kuruluşlarından özel bir talep beklemeden; toplum yararı, demokratik bilinç ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda, objektif kriterler temelinde hareket ederek yerel medyaya destek vermelidir. Bu destek yalnızca maddi kaynak sağlamakla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda medya çalışanlarının mesleki gelişimlerini destekleyen programlar, etik yayıncılığı teşvik eden ödüller ve içerik kalitesini artıracak eğitimlerle de pekiştirilmelidir. Ancak bu desteklerin sürdürülebilir olması için, destek veren kurumların basının eleştirel niteliğine saygı göstermesi; kendi aleyhlerine yapılan haberlerde dahi demokratik tahammül ve hoşgörü gösterebilmesi gerekir. Zira gerçek gazetecilik, sadece alkış değil; gerektiğinde yapıcı uyarılarla toplumu ve yöneticileri daha iyisine yönlendirme gücüdür.

Kötü gazeteciliğe karşı sistematik destek

Bugün “gazeteci” ya da “haberci” kisvesiyle mesnetsiz, kişisel hesaplarla hareket eden, tehdit kokan ve etik dışı yöntemlerle çalışan kimi kişi ve yapılar, halkın yerel medyaya olan güvenini de zedelemektedir. Bu olumsuz tablonun panzehri ise geniş bir toplumsal mutabakatla örülmüş, şeffaf, adil ve kalıcı bir destek mekanizmasıdır. Ekonomik bağımsızlıkla güçlenen bir medya, ancak o zaman kamu yararını önceleyen bir yayıncılığı sürdürebilir hale gelir.

Sonuç: Özgür basın, özgüvenli kent

Başta belediyeler ve odalar olmak üzere tüm kamu ve yarı kamu kurumlarının bütçesi halktan alınan vergilerle oluşur. Bu nedenle, yerel medyaya yapılacak her katkı; doğrudan doğruya "halktan alınanın, halk yararına kullanılması" anlamına gelir. Bu katkı bir “hibe”, bir “bağış” ya da “lütuf” değil; kent adına yapılması gereken bir vecibe, hatta bir toplumsal yatırımdır. Yerel medya, doğru işlediğinde; bulunduğu kentte yaşayan herkese güven, saygınlık ve aidiyet duygusu kazandırır. Özgür ve güçlü bir yerel basın, hemşerilik bilincini pekiştirir, temiz toplum idealine katkı sunar ve yaşanılan kente değer katar. Bu sorumluluk “bizi aşar” denerek ötelenemeyecek kadar kıymetlidir. Hiç şüphe yok ki; bu destek sistematiği şeffaf biçimde, yasal zemin üzerinde, somut kriterlerle oluşturulmalı; keyfiyete açık olmamalıdır. Çünkü bu stratejik mesele, günün sonunda doğrudan ya da dolaylı yoldan tüm topluma büyük kazanımlar sağlayacaktır.