Dünyada sessiz ama ölümcül bir rejim değişikliği yaşanıyor. Artık yönetim biçimlerinin adı; monarşi, teokrasi, demokrasi değil, yeni küresel rejimin adı BİLİŞTOKRASİ. Bu rejimin alt yapısı; bilgiyi/veriyi taşıyan dijital kodlara, zihinlerimizi formatlayan algoritmalara ve onları dağıtan internet ağlarına dayalıdır. Ama bu rejim; bir avuç elitin kontrol ettiği bir rejimdir.
Adını yeni koyuyoruz ama çoktandır içinde yaşıyoruz. Artık BİLİŞTOKRASİ çağındayız. Biliştokrasiyi yönetenler, yani biliştokratlar yeni rejimin sessiz diktatörleridir artık.
Dünya artık yalnızca gelir eşitsizliklerinin değil, bilişsel eşitsizliklerin de pençesinde. Gelirin %73’ünü kontrol eden %1’lik zümrenin yanında, veriyi, bilgiyi, hatta düşünceyi kontrol eden bir başka elit sınıf yükseliyor. Hedefleri; zihnimizi kontrol ederek, bilinç diktatörlüğü yapmak.
1.Kavramın doğuşu
Biliştokrasi kavramı; bilişim ve aristokrasi kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.
Bilişim, bilginin kodlara dönüştürülüp elektriksel sistemlerle iletildiği ve insan düşüncesini şekillendirdiği bütüncül bir süreçtir. Bu süreç; dünyanın yeni rejimidir. Bilgiyi/veriyi kodlayan, algoritmalara dönüştüren ve dağıtan rejime biliştokrasi, biliştokrasiyi yöneten elit azınlığa ise ‘’biliştokrat’’ diyoruz.
2.Sermayeden veriye
Tarihte aristokratlar toprağı, kapitalistler fabrikaları ve finansçılar parayı kontrol etti. Günümüzde ise kontrol aracı artık bilgi/veri. ShoshanaZuboff’un “Gözetim Kapitalizmi” dediği bu rejim;yalnız sermayeyi değil, bilinci de kontrol ediyor.
Yani, kapitalizmin finansal eşitsizliği otokrasileri doğururken, onun bilişsel versiyonu çok daha tehlikeli bir egemenliği ‘’biliştokrasi’’yi doğuruyor. Biliştokrasi; insan zihnini sistematik olarak yeniden biçimliyor. Artık en zenginler değil, en çok veriye sahip olanlar dünyayı yönetiyor. Bugün artık her tıklama, her beğeni, her arama ücretli birer itaat belgesidir. Farkında olmadan gönüllü yönetilmeye razı olmaktır.
3.Dijital krallar: Günümüzün Biliştokratları
Dijital kralların yani günümüzün biliştokratlarının hemen hepsi ABD’de Harvard, MIT, Stanford gibi üniversitelerde yetişip, bilginin ve bilişimin kodlarını yazıp, ürüne dönüştürmekte, dünyanın geri kalanı ise sadece bu kodları tüketmektedir.
Bilgi; kodlara, kodlar; enerjiye yüklenip dijitalize edilmekte, internet denilen ağlar yoluyla insana ulaştırılıp, insan zihni işgal edilmektedir.
Tesadüftür; bugünün biliştokratlarının hemen tamamı Yahudidir. Ya da baştan Yahudi finansörlerce desteklenmektedir.
Bu bir avuç biliştokratı yakından tanıyalım…
▪ Bill Gates (Microsoft):
Dijital çağın kurucu babası, yazılımların tekelcisi. Microsoft ile başladığı serüven yüzlerce şirketi yutmakla devam etti. O artık, sadece yazılım değil, yeni bir dünya düzeni tasarlıyor.
▪ Elon Musk (X, Starlink, Tesla):
Karasal interneti uzaya taşıyan Musk, Starlink ile dünyanın yörüngesini bilişsel bir ağa dönüştürdü. Aynı zamanda X (eski Twitter) ile kamuoyunun nabzını tutuyor. Attığı tek bir tweet bile milyar dolarlık piyasaları sarsabiliyor. O artık Amerika’nın yeni siyasi yıldızı…
▪ Mark Zuckerberg (Meta):
Facebook, Instagram, Whatsapp… Bu üçlü, 3.6 milyar insana doğrudan erişiyor. Bu sistemde her “beğeni” bir veri vergisidir. Zuckerberg; sanal gerçeklik evrenleriyle artık sadece zamanımızı değil, gerçekliğimizi de yönetiyor.
▪ JeffBezos (Amazon)
Ticaretin yeni kervanları Amazon’dan çıkıyor. Sadece ürün değil, alışkanlık satıyor. Her tıklama, tüketicinin zihinsel şemasını Amazon’a teslim ediyor.
▪ Sam Altman (OpenAI):
ChatGPT gibi yapay zekâ araçlarıyla bilginin üretim biçimini kökten değiştirdi. Artık sadece veriyi kullanmıyoruz, veriyle düşünmeye başlıyoruz. Chat GPT’nin 180 milyon kullanıcısı var.
▪ Larry Page&Sergey Brin (Google):
Günde 8.5 milyar arama yapılan bir platformda algoritmayı onlar belirliyor. Yani, "ne arayacağımızı" bile aslında onlar yönlendiriyor.
4.Bilişsel Eşitsizlik ve Dijital Uçurum
Görüldüğü gibi, biliştokrasi bir avuç biliştokratın elinde. Onlar dijital platformlar üzerinden bir bilinç pazarı oluşturmuş durumdalar. Bu pazarda bilgi/veri bir hammadde, algoritma bir silah, insan ise ‘’zihni zapt edilecek ürün’’ konumundadır. Bu pazarda bir avuç biliştokrat bir tarafta, dünya diğer taraftadır.
Biliştokratlarla insanlar arasında korkunç bir dijital uçurum oluşmuştur. Bir yanda düşünenler, diğer yanda düşünmeyip, ‘’adına düşünülenler’’ vardır. Adeta bir dijital kast sistemi oluşmuştur. Yual Noah Hariri’nin dediği gibi; dünya biliştokrat elitler ve ‘’düşünmeyen gereksizler’’ olarak iki sınıfa ayrılmıştır. Eğer bu uçurum kapatılmazsa, demokrasi yerini dijital mutlakiyete bırakır, toplumlar zihinsel sömürge haline gelir.
5.Türkiye Biliştokrasinin neresinde?
Türkiye’de bir kişi günde ortalama 7 saatini dijital mecralarda geçiriyor.
En çok kullanılan 10 uygulamanın 9’u yabancı menşelidir.
• Arama motorumuz Google,
•Sosyal ağlarımız Instagram, X (Twitter), Facebook,
• Mesajlaşmamız WhatsApp,
• Video izlememiz YouTube,
• Eğlencemiz TikTok.
Kısacası, iletişimden eğitime, haberden duyguya kadar tüm kanallar yabancı algoritmaların kontrolünde.
Türkiye’deki gençlerin dijital alışkanlıklarını analiz eden bir rapora göre, %86’sı gündemini sosyal medyadan takip ediyor. Yani zihin, haber bülteninden değil, algoritma filtresinden bilgi alıyor.
En çarpıcısı; Türkiye'deki 60 milyon internet kullanıcısının verileri, her gün milyonlarca satır halinde başka ülkelerin şirketlerinin sunucularına akıyor.
Bu veri transferleri üzerinden ne kazandığımızı bilmiyoruzama, ne kadar milli bilinç kaybettiğimizi görüyoruz.
Bu biliştokratik felaketten kurtulmak için; acilen bir milli dijital strateji oluşturarak, milli bilinç kaybımızın önüne geçmeliyiz.
Biliştokrasi
Biliştokrasi

Paylaş: