Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
GÖZLEM – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta Bakanlar Kurulu'nu ilk kez Perşembe günü topladı. Gazeteci Osman Diyadin’in iddiasına göre; “Toplantı sonrası bakanlarla bir akşam yemeği planladı. Bu durum da, kulislerde ‘kabine değişikliği mi olacak?’ sorusunu gündeme getirdi. Ne diyorsunuz?
K – Kabine değişikliği olacak. Kabine değişikliği bazı bakanların iki yıl görevde kalıp, görevden ayrıldıktan sonra emekli maaşı alabilmelerini sağlamak üzere haziran sonrasına atılmıştı. Erdoğan bu ertelemede, başta Kartalkaya yangın faciası nedeniyle hedefte olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere, bazı bakanların görevden alınmasıyla bir zaafiyet görüntüsünün ortaya çıkmamasını da amaçlamıştı. Nefes’ten Nuray Babacan Erdoğan’ın, temmuz başında, bakanlar kurulu toplantısında “Bazı arkadaşlarımızla son toplantımız olabilir” dediğini ifade etmişti. Ancak hafta içindeki kabine toplantısı sonrası Cuma sabah itibarıyla yine değişiklik olmadı. Ama ilk etapta Turizm bakanı ile gerici çevrelerce çok eleştirilen Aile bakanı, yandaş sendikalardan bile tepki gören Çalışma bakanı ile Ticaret ve Tarım bakanlarının değişmesi bekleniyor. Erdoğan’ın ekonomideki sıkıntıları Mehmet Şimşek’i alamayacağı için ekonomiyle ilgili diğer bakanlıklara yükleyip iktidara yönelik tepkileri düşürmeye çalıştığı anlaşılıyor. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in eskiden müsteşarlığını yürüttüğü Aile Bakanlığı’nı ya da Çalışma Bakanlığı’nı “çok istediği” ifade ediliyor. Ayrıca 2015’den beri AKP Sözcülüğü görevini yürüten ve 2013 ila 2015 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı yapan Ömer Çelik’in de yeniden Kültür ve Turizm Bakanı olmak istediği konuşuluyor.
GÖZLEM – Bütün tepkilere rağmen, CHP’li Belediye Başkanları görevden alındı, hâlâ alınıyor, tutuklanıyor. Özgür Özel, “Bu başkanların seçildiği seçimlerde, ‘kaç milyon’ TC vatandaşının oy verdiğini” ne zaman açıklayacak?
K – Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu için 14,8 milyon imza, erken seçim için de 20 milyon imza toplandığını açıklamıştı. Görevden alınan 16 mevcut belediye başkanının kaç milyon oy aldığını da biz açıklayalım. Ekrem İmamoğlu son yerel seçimlerde 4 milyon 432 bin 862 oy almıştı. Antalya’da Muhittin Böcek 706 bin 877, Adana’da Zeydan Karalar 550 bin 531, Adıyaman’da Abdurrahman Tutdere 51 bin 299 oy aldı. İstanbul’un ilçelerinden Esenyurt’ta Ahmet Özer 227 bin 608 oy, Avcılar’da Utku Caner Çaykara 121 bin 250 oy, Beylikdüzü’nde Murat Çalık 112 bin 163 oy, Gaziosmanpaşa’da Hakan Bahçetepe 107 bin 636 oy, Şişli’de Emrah Şahan 99 bin 921 oy, Büyükçeklmece’de Hasan Akgün 74 bin 772 oy, Beykoz’da Alaattin Köseler 68 bin 453, Beşiktaş’ta Rıza Akpolat 66 bin 17 oy, Şile’de Özgür Kabadayı 16 bin 302 oy toplamıştı. Adana’nın iki önemli ilçesinden Seyhan’da Oya Tekin 158 bin 116, Ceyhan’da Kadir Aydar 40 bin 758 oy, Antalya’nın Manavgat ilçesinde ise Niyazi Nefi Kara 64 bin 219 oy aldı. Böylece CHP’nin tutuklanan ve/veya görevden alınan 16 belediye başkanının son yerel seçimlerde almış olduğu 6 milyon 898 bin 784 oyu gaspedilmiş oldu. Toplam 6,9, yani neredeyse 7 milyon oy.
GÖZLEM – “Kadim bir geçmişe sahip aziz millet ve büyük devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, yeni, terörsüz, büyük devlet yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çalıp, yen onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır” diyen eski AKP Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı hakkında, Cumhurbaşkanlığından ve AKP’den “hâlâ bir kınama gelmedi. Cumhuriyet Başsavcılıklarından da ses seda çıkmadı. Dahası, Ana Muhalefet de bu sözün üzerine gitmedi. Görüşünüz?
K – Ana muhalefetin konunun üzerine gitmemiş olması bir nebze böyle ne dediği belirsiz, şahsiyeti de sorunlu bir eski milletvekilini ciddiye almama isteği olabilir. Cumhurbaşkanı, dediğiniz gibi ciddi bir tepki gelmeyince konuyu sümenaltı etmeyi tercih etmiştir. Çünkü sonuçta bu şahsı ortaya sürenin de, doğrudan kendisi olmasa bile “o üst akıl” olduğu aşikâr. Sonuçta Erdoğan “Ak Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik. ... Altını çizerek söylüyorum. Cumhur İttifakı olarak, Ak Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyeti ile de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” dedi ve önlerindeki en önemli meselenin “Yeni Anayasa” olduğunu ortaya koydu. Yeni Anayasa demek de bir açıdan 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılıp, 2. Cumhuriyet’e veya yeni Osmanlı Cumhuriyeti’ne evrilmesi demek. 1923’ e “kanlı darbe” demek de bunu tamamlar. Çamlı hakkında, “onunla beraber aynı dönemde AKP Milletvekilliği yapan” Hüseyin Kocabıyık “X hesabı üzerinden” yaptığı paylaşımda "Bu arkadaş AK partinin ve Erdoğan’ın imtiyazlı milletvekillerindendir. 2018 yılında yapılan bir AK Parti toplantısında söz aldı ve ‘bu Türk lafından tiksiniyorum’ dedi. Daha ağır laflar da etti. ...Bakan, grup başkanvekili ve (ikisi hariç) diğer milletvekilleri milliyetimize açıkça, alenen küfreden bu adamı sadece seyrettiler” dedi. Bu anekdot bile kendisinin bilinçli olarak bir görev ifa etmek üzere yönlendirildiğinin göstergesi. Bundan dolayı AKP’den veya Cumhurbaşkanı’ndan bu şahsa ilişkin olumsuz bir açıklama gelmesi, durum bir şekilde hedeflerini bozmadığı sürece, beklenmez. Amaç geçen hafta da ifade ettiğim gibi, iktidarın “Yeni Anayasa” sürecinde yapmak istediği değişikliklere halkı alıştırmak. Öte yandan Cumhuriyet Savcılarının da iktidarın bu baskı ortamında bu şahısa karşı Cumhuriyet’i savunmak için harekete geçeceklerini beklemek iyimserlik olur. Bunun niye böyle olduğunu kılıçlı yemin töreni yapan teğmenlerin ihrac edilmesini sosyal medyadan “Yemin töreninde bunu haykıran teğmenlerimiz ne kanuna aykırı davranmış ne de disiplinsizlik yapmışlardır. ... Ceza verilmesi için baskı uygulanan kurul üyeleri varsa bunu paylaşarak istifa etmelidir” sözleriyle eleştiren ve ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından görev yaptığı Fethiye’den 1226 km uzakta Giresun’a sürgün edilen Fethiye Savcısı Mehmet Çağlayan verdiği savunmada çok güzel özetledi: “Bu sözlerden dolayı suçlanmam ve savunma veriyor olmam, Türkiye’deki ifade özgürlüğünün ve yargı bağımsızlığının ne denli baskı altında olduğunun en açık ve vahim göstergesidir. Bu sözler nedeniyle suçlama yapılması, hiçbir insan hakkının kabul edilmediği, hiç kimsenin hiçbir hususta hukuki güvenliğinin olmadığı, tarihin en baskıcı otoriter sistemini yaratacaktır”. Böyle bir ortamda bu şahısa soruşturma açacak savcının hızla görevden el çektirileceği açık.
GÖZLEM – Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel oy çokluğu ile aldığı, “Tüketici kredisi nedeniyle verilen hapis, takas, mahsup ve benzeri onay ve rıza talimatları nedeniyle bankanın emekli maaşına doğrudan bloke koymasının mümkün olduğuna” dair kararı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ne diyorsunuz?
K – Bu enflasyonist ortamda ve iktidarın ağır ve açık sağcı, liberal politika tercihleri neticesinde dar gelirli “sahibi ve gücü olmayan” kesimleri çok daha kötü günlerin beklediği kesin.
GÖZLEM – Bir de spor sorusu var ülke gündeminde; “Osimhen’nin transferi ne olacak”, bizim sorumuz ise; “Ne olmalı?”
K – Görüntü şu. Osimhen hakikaten Galatasaray’da kalmak istiyor. Napoli’nin Başkanı hem Osimhen’e aralarındaki gerginlikten ve önceki anlaşmazlıklarından dolayı “çektirmek” istiyor. Hem de kendisini, daha büyük bir gelir elde edeceğini düşündüğü Suudi Arabistan’a yollamayı arzuluyor. Galatasaray ise bu garip süreçte adım adım kendi saflarından taviz verip bu başkanın oyuncağı haline geldi. Kendini soktuğu bu durumdan nasıl çıkacağını bilemediği gibi sürece ilişkin düzgün bir strateji de geliştiremiyor. Bir bakıma kendini “rezil ediyor” demesem de “küçük düşürüyor”. İnşallah bu işin sonu iyi olur. Çünkü Osimhen’in, bu süreçten sonra 75 milyon euro bonservisle alınmasının takım arkadaşları ve beklentiler açısından taraftar ve yönetimde yaratabileceği sıkıntılar bir tarafa, kendisinin yıl içinde sakatlanması veya bu yılki performansını yakalayamaması durumunda da ortaya çıkacak moral çöküntüsünü toparlamak zor olur.
Bakanlar emekliliği hak etti, kabine değişikliği yakındır
Bakanlar emekliliği hak etti, kabine değişikliği yakındır
Paylaş: