Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Bağımsız ulusal ekonominin satır başları

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Bağımsız ulusal ekonominin satır başları
Bağımsız ulusal ekonominin satır başları
Paylaş:
Geçen hafta, Cumhuriyet ve Demokrasi için yeni bir yol haritası ve bazı çözümler önermiştik. Bu önerilerin ilgi görmesi üzerine bu hafta da ulusal ekonomimizin küresel emperyalist kafesten kurtulup, bağımsız bir ulusal ekonomiye dönüşmesi için bazı önerilerde bulunduk. Çünkü bir milletin gerçek bağımsızlığı, kendi parasını, kendi üretimini ve kendi teknolojisini yönetmesiyle mümkündür.

I. Dünya küresel emperyalizmden ulusal emperyalizme evriliyor
Dünya Savaşının ardından kurulan küresel finans sistemi, ABD’nin merkezde yer aldığı bir ekonomik emperyalizm modeline dönüşmüştü. Bu küresel emperyalist sistemden ABD başta olmak üzere bütün dünya büyük zararlar gördü. ABD devleti dünyaya jandarmalık yaparken verdiği bütçe açıklarını Yahudi Bankerlerin Fed’inden aldığı borçlarla kapattı. ABD’nin bugün 36 trilyon devlet borcu var.
ABD; yıllarca kendi üzerinden dünyaya ‘’serbest piyasa’’, ‘’açık ekonomi’’, özelleştirme’’ ve "dış yatırım" vaazı veren Yahudi Bankerleri bugün terk etmeye çalışıyor. Küresel jandarmalığın masraflarından kaçınıyor. Bu yüzden doğan 36 trilyon dolar dış borcunu azaltmaya çalışıyor. Gümrük duvarlarını yükseltiyor.
Donald Trump’la başlayan “önce Amerika” yaklaşımı, artık yeni bir ekonomik dönem başlattı. Bu dönemde ABD artık küreselci değil, ulusalcı emperyalist oldu.
Bu bir ironi değil, bu yeni gerçekliktir.
Eğer sistemin bekçisi bile sistemi terk ediyorsa, Türkiye hâlâ niçin eski reçetelerin peşinden koşuyor?

II. Eski Reçetelerin Türkiye’si
Türkiye; 80 yıllık küreselci emperyalist reçetelerin hastalıklarıyla yaşıyor;
1. Ekonomisi kur-faiz ikilemine hapsedilmiş: Her şey dolara endeksli, TL’nin değeri piyasaların değil beklentilerin oyuncağı. Ekonomi dolar düşerse nefes alıyor, yükselirse enflasyona boğuluyor.
2. Büyümesi yabancı sermayeye bağımlı; Kendi tasarrufu yok, borçla yatırım yapıyor, üretmeden tüketiyor.
3. Ekonomisi finansal ve kentsel rantlara dayalı: Üreten değil, spekülasyon yapan kazanıyor. Sanayi değil, beton destekleniyor.
4. Neo-liberal ezberlerle yaşıyor: IMF reçeteleri, uluslararası tefeciler ve derecelendirme kuruluşlarının ezberleriyle ve onların çizdiği yolda ilerliyor.
Ama artık ABD’nin bile terk ettiği bu küreselci ekonomik model sürdürülemez. Çünkü bu model bağımsız değildir ve kendi vatandaşına değil küresel sermayeye hizmet etmektedir.
Öyleyse; bizim “bağımsız bir ulusal ekonomi modele” ihtiyacımız var.

III. Nedir Bağımsız Ulusal Ekonomi?
‘’Bağımsız Ulusal Ekonomi’’ demek, sınırları kapatmak değildir. Bağımsız ulusal ekonomi demek;
• Kendi kararını kendi alan bir ulusal ekonomi demektir.
• Kritik sektörlerde (enerji, iletişim, savunma, gıda) dışa bağımlılığı azaltmak demektir.
• Yabancı yatırımcı tarafından yönetilen değil, yabancı yatırımcıyı yöneten bir ekonomi demektir.
• Ulusal parayla ticaret, yerli veri egemenliği, milli finansal sistem demektir. Ulusal ekonomi; ekonomik modelde bağımsızlık, üretimde egemenlik, tüketimde bilinç demektir.

IV. Bağımsız Ulusal Ekonominin Satır Başları

1. Ekonomik Yapıyı Değiştirmek: Türkiye ekonomisinin temel yapısını, finansal ve kentsel rantlar oluşturmaktadır. Bu finansal ve kentsel rantlara dayalı bu ekonomik yapı terk edilerek, yüksek teknolojili üretime dayalı bir ekonomiye geçilmelidir.
2. Stratejik Üretim Mülkiyetinin Geri Kazanılması: Emperyalist süreç boyunca Türkiye’nin üretim mülkiyetinin hemen tamamı özelleştirme adı altında ve çok ucuza bedellerle yabancılara teslim edilmiştir. Bağımsız bir ekonomi için bu yatırımlardan kritik olanlarının geri kazanılması gerekmektedir.
3. Üretim faktörlerinin maliyet ve kaliteleri yeniden düzenlenmelidir:
• Emek Faktörü ve Ücretler: Niteliksiz işgücüne dönüşen emek piyasasının geliştirilmesi için verimliliği artırıcı yeni bir emek piyasası düzenlenmelidir. Emek piyasasında ücretleri düşürmek yerine, emeğin verimliliğini artırmak gerekmektedir.
• Sermaye Faktörü ve Faiz: Milli tasarruf sistemi geliştirilmeyerek, sermaye piyasası yok edilmiş ve ekonomi yabancı sermayeye dayandırılmıştır. Bunun için milli sermaye piyasaları güçlendirilmelidir.
• Enerji Faktörü ve Fiyatları: Enerji her yıl 70 milyar dolar verilerek dışarıdan ithal edilir hale gelmiş, üretimde kullanılan enerji dünyanın en pahalı enerjisi haline dönüşmüştür. Bu konu acilen çözülmeli ve düşük maliyetli enerji için yüksek teknolojili güneş enerjisi ve nükleer yatırımlar yapılmalıdır. Enerji verimliliği sağlanmalıdır.
4. Faktör ve Ürün Piyasalarını Ayırmak: Üretim faktörleri fiyatları rekabetle değil, milli politikalarla belirlenmeli ancak ürün piyasaları rekabete açık olmalıdır.
5. Yüksek Teknolojili Sektörler: Enerji, iletişim, savunma ve tarım teknolojileri gibi stratejik sektörler dünyayla yarışabilecek yüksek teknolojilere ulaştırılmalıdır.
6. Parasal Bağımsızlık ve Kontrollü Kur: Çift paralı ekonomiden uzaklaşılmalı ve TL’nin değerini sabit tutan yapay kur politikaları yerine, kontrollü kur rejimleri benimsenmelidir.
7. Siber Egemenlik: Türkiye’nin dijital altyapısı milli hale getirilmelidir.
8. Milli Girişimcilik ve Start Up Ekosistemi: Yeni bir “Milli Girişimcilik Yasası” ile yaratıcı fikir ve teknoloji ekosistemi kurulmalıdır.
9. Eğitim ve Kültür Devrimi: Yeni ekonomik model, düşünsel ve kültürel altyapı gerektirir. Eğitim sistemi sınav odaklı değil, proje ve üretim odaklı hale getirilmelidir.
SONUÇ
Türkiye artık neo-liberal ve uluslararası paradigmalara dayalı kafalar ve politikalarla ekonomisini sürdüremez. Küresel emperyalizmin geri çekildiği bu dönemde, Türkiye’nin üretimini, parasını, teknolojisini ve ticaretini ulusal bir yaklaşımla şekillendirmesi ve bağımsız bir ekonomi kurması kaçınılmaz bir zorunluluktur.