.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

“Avrupa kıyılarında marka olma hedefiyle ilerliyoruz”

Okuma Süresi: 7 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Türkiye'nin lider yat yakıt ikmal firması Asmira Group, Montenegro’dan Hırvatistan’a uzanan operasyonlarıyla “Avrupa kıyılarında yerel bir marka olma” vizyonunu kararlılıkla hayata geçiriyor.
“Avrupa kıyılarında marka olma hedefiyle ilerliyoruz”
Paylaş:
 IBIA Yönetim Kurulu'nda Türkiye'yi temsil eden Asmira Group Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, şirketin küresel stratejilerini, teknolojik yatırımlarını ve çevreci yaklaşımını tüm yönleriyle Gözlem Gazetesi’ne anlattı.
 
  1. Bir Türkiye markası olarak “Tüm Avrupa kıyılarında yerel bir marka olma” vizyonunuzu hayata geçirmede bugüne kadar en önemli kilometre taşları neler oldu?
En önemli kilometre taşı yurt dışında ilk ticari operasyonumuza başlamamızdı. O da “birçok ilk” gibi tabi ki kolay olmadı. Şu an hali hazırda 5 ülkede iştiraklerimiz var. Bunların arasında Türkiye, Montenegro ve Hırvatistan’da, toplam üç ülkede fiziki operasyonumuz var. İlk fiziki operasyonumuz Montenegro’da başladı. 2018 yılında, hali hazırda işletiyor olduğumuz, Portonovi Marina’nın Yakıt Terminalini işletmek üzere; o zamanki ortaklarımız ile anlaştık ve ihaleye ortak teklif verdik. İhale bu ortaklıkta kaldı. Ancak 2019 yılında işletme hazır hale gelmedi. 2020 ise pandemi sebebiyle pas geçilmek zorunda kaldı. 2021’de tam başlayacak iken ortaklarımız sektörden çıkma kararı aldı. Hiç bilmediğimiz bir pazarda tek başımıza devam edecek miyiz, yoksa geri adım çıkacak mıyız soruları arasında kaldık. En sonunda cesaretimizi toplayıp tek başımıza devam kararı aldık. Beş hafta şahsen operasyonu başlatabilmek adına Montenegro’da aralıksız mesai yaptım. Sonuçta Portonovi Marina Yakıt Terminali’ni yüzde 100 bize ait olan iştirakimiz, Montenegro’da yerleşik Asmira&Co şirketi olarak başlatmayı başardık. Bu çok önemli bir kilometre taşıydı. Eğer o gün Montenegro’dan çıkma kararı alsak veya başaramasak muhtemelen bugün uluslararası bir şirket değildik.
  1. IBIA Yönetim Kurulu’na seçilmenizle birlikte, Türkiye’nin küresel bunker endüstrisindeki temsili ne yönde güçlendi? Bu prestijin Asmira’ya katkıları nelerdir?
Ben IBIA’nın (International Bunker Industry Association – Uluslarası Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği) üçüncü Türk yönetim kurulu üyesiyim. Hali hazırda da 2 Türk olarak yönetim kurulunda görev alıyoruz, Unerco Genel Müdürü Sn. Ufuk Erinç ile beraber. İki Türk olarak, Türk Denizciliğini ve Türk Bunker Sektörünü temsil ediyor olmamız Türkiye Bunker Marketi’nin üzerindeki ilgiyi mutlaka arttırıyor. Örn: son IBIA Üye Toplantısı’nda; Akdeniz’in ECA (Emission Control Area)’ya girmesi konusunda ben İstanbul ve diğer Türk Limanları üzerine odaklanmış önemli veri ve beklentileri paylaştım. Oldukça teveccüh gördü ve soru aldık. Bu çerçevede Türk Bunker Sektörü’nü temsilimizi arttırdığımızı düşünüyorum. Asmira Group Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası adayı sıfatıyla girmiş olduğumuz IBIA Yönetim Kurulu vesilesi ile muhakkak ki hem İMEAK Deniz Ticaret Odası’nı hem de Asmira’yı uluslararası platformlardaki bilinirliğine bir nebze de olsa katkı sağlanmış oluyor tabi ki.
  1. Uzun vadede Asmira’yı nerede görüyorsunuz? 5–10 yıl içinde elde etmek istediğiniz lider konum nedir?
Biz Türkiye’nin lider yat yakıtı ikmal firmasıyız. Bu son 10 senedir bu şekilde. Bunu koruyup, orta vadede Akdeniz’in “marina yakıt istasyonu işletmecisi” olarak en geniş ağa sahip organizasyonu olmak ve uzun vadede yakıt dışında denizcilik, yatçılık, lojistik faaliyetlerini hem Türkiye’de hem de faaliyette olduğumuz Avrupa ülkelerinde realize etmek en önemli hedefimiz. Durmadan bu hedeflerimiz için çalışıyoruz.
  1. Nisan 2025’te filoya kazandırdığınız “Kumbor” tanker gemisi, yaşça genç (“daha genç, daha teknolojik”) ve 800 DWT kapasiteye sahip. Bu yatırım, operasyonel kapasitelerinizi nasıl genişletti?
Kumbor Aliağa’daki ilk ve tek yeni nesil çift cidar tanker. Genç yaşı ve yeni regülasyonlara uygun inşa ve donanımı sayesinde Aliağa’daki hiçbir liman ve terminale yaş sınırı sebebiyle giriş yasağı bulunmuyor. Bu giriş serbestisi, ikmal çeşitliliğimizi arttırarak bizi daha rekabetçi hale getirdi. Kumbor gibi bir deniz tankerinin Aliağa’da eksikliği o kadar hissediliyordu ki, bu yatırımımızdan dolayı birçok büyük yakıt firması bize teşekkür etti. Düne kadar yalnızca yakıt tedariki yaptığımız bu büyük oyunculara, artık deniz taşımacılığında da lojistik hizmet vermeye ve bazı işlerde ortak operasyonlar yürütmeye başladık. Bu önemli adımı atabildiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Kumbor, bizim yurt dışında ilk fiziki operasyona başladığımız Montenegro’nun Kumbor Bölgesi’nin adını taşıyor. Montenegro nasıl bizim yurt dışındaki ilk adımımız olarak, uluslararası bir şirket olmamızdaki kilometre taşı ise, Kumbor da Ege Bölgesi Bunker Piyasası’nda oyunun kurallarını baştan yazacak ve bizi uzun vadede tanker filo işletmeciliğine taşıyacağına inandığımız oldukça stratejik bir yatırım.
  1. Karadağ (Portonovi) ve Hırvatistan (D’Marina Zadar) gibi Avrupa’da stratejik marina projelerine girişinizde karşılaştığınız operasyonel ve regülasyonel zorluklar nelerdi?
Marina akaryakıt istasyonu işletmeciliği bizim en kuvvetli kasımız, ve bizi her zaman iki adım öne taşıyan en prestijli operasyonlarımızdan biri. En iddialı olduğumuz bu iş koluyla her iki ülkeye de giriş yaptığımız için, bu işler özelinde çok büyük bir operasyonel zorluk yaşadığımızı söyleyemem. Hatta başlar başlamaz her iki ülkede de, sektörün standartlarına ve dinamiklerine önemli katkılarımız olduğunu rahatlıkla belirtelim. Bizim yaşadığımız en büyük zorluk, Türkiye’deki “Asmira” bilinirliğinden yoksun bir şekilde ve ölçek olarak Türkiye’deki ölçeğimize göre çok daha mütevazi ölçeklerle bu ülkelerde başlamak zorunda olmamızdı. Kurumsal süreçler ve paydaş kazanımı tarafında bu konu bizi zorladı. Ama hızlıca “Asmira” bilinirliğini de bu ülkelerde yaydık, ve ilave başka ticari konularla ilgili teklif ve davetler almaya başladık.
  1. Frauscher Boats’un Türkiye distribütörlüğü ve yat kiralama işine geçiş, denizcilik sektörüne sunulan hizmet anlayışınızı nasıl çeşitlendirdi?
Yatçılık faaliyetleri bizim “yakıt dışı işler” olarak nitelendirebileceğimiz ve realize etmiş olduğumuz ilk faaliyet alanlarını oluşturdu. Artık yalnızca bir yakıt firması olarak değil, denizcilik ve yatçılık faaliyetlerinde bulunan bir firma olarak anılıyor Asmira. Bu yakın zamanda realize etmek üzere olduğumuz diğer “yakıt dışı işler” e adım atmamız konusunda bizi cesaretlendiren önemli bir mihenk taşı oldu.
  1. Denizcilik ve enerji alanındaki global kriz dönemlerinde Asmira Group’un finansal dayanıklılığı nasıl sağlandı? Risk yönetimi stratejilerinizde nelere odaklanıyorsunuz?
Bizde “güçler ayrılığı” dengesi var. Ne tamamen satış ne de tamamen finansal risk yönetimi çerçevesinde yönetilmiyor firmamız. Ne de benim veya başka bir mesai arkadaşımızın şahsi yönlendirmeleri ile. Bu çerçevede her birimin yetki ve sınırları belli. “blackswan – kara kuğu” en çok dikkat ettiğimiz kavram. Gerçekleşme ihtimali düşük ama sonuçları kadastrofik olabilecek riskleri ifade eden bu kavram, hep gündemimizde. Türkiye’de iş yapıyor olmanın verdiği bir refleks var. Hep en kötü senaryo ve bunun çıkışı var kafanızda. Bizde şimdiye kadar bu çerçevede yönettiğimiz işletmemizde şimdiye kadar ciddi bir sıkıntı ile karşılaşmadık. Umarım bundan sonra da aynı disiplin içinde işletmemizi yönetmeye devam edeceğiz.
  1. Avrupa pazarında, özellikle AB ülkelerinde yakıt ve marin hizmetlerinde rekabet avantajınızı ne teşkil ediyor?
“Türk misafirperverliği” ve “denizci” olarak düşünebilmek iki önemli başarı anahtar ifadelerimiz. Türk misafirperverliğini her bir misafirimize gösteriyoruz. Bu oldukça büyük teveccüh görüyor. Her ikmale gelen tekneye, aldığı yakıt miktarına bakılmaksızın, kahve teklif edilmesi, çocuklara dondurma ikramı, misafirlerimizin teknelerindeki usturmaçaları kullanmasına gerek bırakmayan iskelelerimizde sabit bağlı usturmaçalar, tekne güvertesine kirletmemek için hortumlara geçirilen naylon kılıflar ve burada saymakla bitiremeyeceğim birçok “Asmira standart ve misafirperverliği” bizim en büyük rekabet avantajımız. Biz sattığımız her bir litreden kaç para kazandığımıza değil; misafirlerimizin mutluluk seviyesini performans kriteri olarak alan bir firmayız. Bir diğer artımız ise, bizim iskelelerimizde akaryakıt satış personeli olarak çalışan arkadaşlarımızın birçoğu denizci veya denzicilikle ilgili tekne ve denzciliği bilen arkadaşlarımızdır. Gelen misafirlerimiz kendileri gibi denizciler tarafından karşılandığını bilir ve hissederler.
  1. IBIA’da yer almanız sayesinde sürdürülebilir yakıt politikaları veya alternatif enerji alanlarındaki gelişmelerin firmaya etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yalnızca IBIA değil, ayrıca İMEAK Deniz Ticaret Odası meclisinde ve yönetim kurulunda yedek üye olarak aldığım görevler çerçevesinde yeni yaklaşımları elleçlemek ve sektör bileşenleri ile paylaşmak görevlerim arasında yer alıyor. Bunu İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndaki görevlerim çerçevesinde ulusal olarak, IBIA YK üyesi olarak uluslarası yapmak adına geliştiriyor olduğumuz içerik ve paylaşımlar muhakkak ki benim şahsen ve dolaylı olarak Asmira’nın kurum olarak algısını geliştiriyor ve teknik bilgi tarafında destekliyor.
  1. Denizde ve karada akaryakıt satışı (Asmira Energy) ile lojistik-aracılık (Tacklog) hizmetlerine aynı çatı altında devam etmenin ekonomik sinerjileri nelerdir? Akaryakıt dağıtımı süreçlerinde “taşıt tanıma sistemi”, dijitalleşme örneğiyse; bu sistem sayesinde operasyonel verimlilik ve maliyet avantajları nasıl gerçekleşiyor?
Bu iki an iş kolumuz, tam anlamıyla kol kola yürüyen iki operasyon. 11 ayrı sabit yakıt ikmal noktamız ve 20’ye yakın öz mal kara tankerinden oluşan lojistik operasyonumuz içinde sinerji ile beraber birçok fırsat barındırıyor. Zaten bu iki ana ticari faaliyete bakan arkadaşlarımız da bütün süreçte kol kola hareket ediyorlar. Ofisimizde odaları bile yan yana. Yoğun rekabete açık bu iş dallarında, entegre karın oluşturulması ve operasyonel verimliliğe bağlı fırsatların yakalanması dışında başka çare yoktu. Arkadaşlarımız da bu konuda üstün performans gösteriyorlar.
  1. Bunker sektöründe çevre dostu yakıtlar, karbon ayak izi azaltma gibi hususlara firmanız ne düzeyde odaklanıyor? Yakıt kalitesi ve çevreci uygulamalar hakkında planlarınız neler?
İMEAK Deniz Ticaret Odası, sektör bileşenleri ve EPDK ile yapmış olduğumuz arama toplantıları ve çalışmalar çerçevesinde Bio bileşenli yakıtların, alternatif yakıtlar içinde, kısa vadede ve bir süreliğine Türkiye’ye en uygun alternatif yakıt olduğuna karar verip regülatif ve ticari alt yapısını organize ettik. Bu çalışmalar çerçevesinde kendi firmamızda buna uygun uzun vadeli planlar yapıyoruz.
  1. Gelecek yıllarda denizcilik ve lojistikte örneğin yapay zekâ, otonom gemi pilotajı, dijital platform entegrasyonu gibi teknoloji yatırım planlarınız var mı?
Muhakkak. Biz firma olarak ticari ölçeğimizin çok üstünde bir dijital yatkınlığı ve kullanımı olan bir kurumuz. Dağınık bir yapımız olması da bizi ayrıca motive etti tahmin ediyorum bu konuda. Operasyonel olarak seyrin dijitalize olmasından önce, yatçılık tarafındaki faaliyetlerimizde deneyimin ve ön alımların dijitalize olması; geri bildirimlerin sahadaki operasyonel süreçlerin dijitalize olması üzerine oldukça yoğun çalışmalar yapıyoruz. Kendi iç işleyişimiz içinde ise, insan – insan ilişkisinden makine – makine ilişkisine geçişi önemsiyoruz. Bunun için kendi içimizde yazılım geliştirmecimiz bulunmakta.
  1. Merkezi İzmir olmak üzere Avrupa operasyonlarında yerel yönetimler ve paydaşlarla iş birliğini nasıl kuruyorsunuz? Bölgesel istihdam, çevre politikası ve yerel ekonomi üzerindeki etkinizi anlatır mısınız?
Biz İzmir merkezliyiz. Ama iş yaptığımız her yerde de lokaliz ya da olmaya çalışıyoruz. Biz Montenegro’da Karadağlı gibi, Hırvatistan’da Hırvat gibi, İstanbul’da İstanbullu gibi olmak zorundayız. Bunun için de her zaman oradaki lokallerle ve orada hızlıca yerel dinamiklere ayak uydurabilecek kişilerle beraberiz. Yerel olmayı önemsiyoruz. Vizyonumuzda olduğu gibi: “Avrupa Kıyılarında Yerel bir marka olmak” Bunu gerçekleştirmenin ilk adımı oraya gitmek ise, ikinci adımı yerel olmak, üçüncü adımı ise kendi standartlarınızı taşımak. Biz şu ana kadar bu üçünü çok iyi yapabildik. Umuyorum bundan sonra eklenecek ilave ülkelerde de aynı başarıyı yakalayacağız.