Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
GÖZLEM – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayına ilişkin İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi sonuçlarını açıkladı. İmalat sanayinde faaliyet gösteren 1821 iş yerinin yanıtlarına dayanan İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarına göre, Reel Kesim Güven Endeksi eylül ayında bir önceki aya kıyasla 0,4 puan azalarak 100,2 seviyesine geriledi. Yorumunuz?
K – Anket sonuçlarının detayları ilginç. Buna göre sanayici, kendi sektöründeki gidişatın “bir önceki aya kıyasla daha kötümser olduğunu” düşünüyor. Bu “kötümserlik” 2021’in ikinci yarısından itibaren devam ediyor. Sanayici, “gelecek üç aydaki birim maliyeti”nin, “gelecek üç aydaki satış fiyatı”ndan daha fazla artacağını düşünüyor. “Gelecek 12 aydaki sabit sermaye yatırım harcamaları” ile “gelecek üç aydaki toplam istihdam” beklentilerinin 2022’nin ikinci yarısından itibaren düzenli bir düşüş seyri içinde olduğu görülüyor. “Şu andaki kayıtlı toplam siparişler” yani üreticilerin işlerinin canlılığına dönük göstergeler 2021’in ortasından bu yana mevsim normallerinin altında kalıyor. Son üç aya yönelik değerlendirmelerde üretim hacminde artışa karşılık ihracat ve iç piyasa siparişlerinde azalış bildirenler çoğunlukta. Bu tablo aslında Türkiye’de son 3-4 yılda sanayinin içinde olduğu sıkıntıları ortaya koyuyor. Özetlemek gerekirse, sanayicinin iç piyasa ve ihracat satışları beklentilerinin altında. Mevcut siparişleri olması gerektiğine göre düşük. Yakın dönemde ürettiği malın maliyetinin, satış fiyatından daha fazla artacağını düşünüyor. Yatırım ve istihdam tahminleri düzenli bir şekilde düşüyor. Dolayısıyla ya da genel gidişat konusunda kötümser!
GÖZLEM – CHP’nin bulması gereken hedef ile Özgür Özel’in hedefi aynı mı; mücadele partisel mi, kişisel mi; mücadelenin bugünü ve yarını konusunda yorumunuz?
K – Bir defa Özgür Özel, liderliğe “soyunduğu” hatta genel başkanlık koltuğuna oturduğu dönemden sonra, yaşanan gelişmeler ışığında “liderliğini” kanıtladı. Önce yerel seçimlerde, sonra CHP tarihinde, belki 1950’lerin sonlarıyla beraber iktidarın daha önceden görülmemiş bir şekilde CHP’ye saldırdığı, yargının bir bölümü olmak üzere olmadık baskı yöntemlerini kullandığı bir dönemde sessiz durup geri çekileceğine çok büyük bir savunma mücadelesi başlattı. Şimdi Mansur Yavaş’ın başında bulunduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne dönük soruşturmaların da çok açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi, saldırıların çapının genişleyeceği, dozunun artacağı ve hapiste olan Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere yargısal baskının en üst düzeye çıkacağı bir döneme giriliyor. Ekrem İmamoğlu’ndan sonra sırada, Erdoğan’ın suçluluğuna halkı çok daha zor ikna edeceği, Erdoğan’ın hedeflediği seçmen kitlesinde ciddi ağırlığı olan Mansur Yavaş var. Bu süreçte muhalefetin dozunu arttıran ve her hafta iki kere düzenlediği mitinglerle büyük bir mücadeleye girişen Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nu gereğinden fazla gündemde tuttuğuna ilişkin eleştirilere katılmıyorum. Bir defa iktidarın istediği CHP’nin ve Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’nu unutup, onun üzerinden siyaset yapmayı bırakması. Bu yönde ciddi telkinler olduğu konuşuluyor. Bu konu, Erdoğan için bir numaralı hedef haline gelmiş durumda. Sadece böyle olması bile, Özgür Özel’in İmamoğlu’nu savunmaya daha da fazla yer vermesini gerektirir. Kaldı ki İmamoğlu’nu savunmak, süreci böyle yürütmek Özgür Özel’in kişisel bir meselesi değil. Aslında İmamoğlu, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması dışında, şu an Türkiye’de yaşanan haksızlıklar, adaletsizlikler açısından bir mihenk taşı, bir odak olmuş durumda. Onun nezdinde aslında verilen Türkiye’ye hakkı, adaleti yeniden getirme, hukuksuzluğu ortadan kaldırma mücadelesi. Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’nu savunmayı bırakmasını istemek, Türkiye’deki mevcut adaletsiz düzenin devamını kabullenmek anlamına gelir. Bunu yaptığınız anda da elinizdeki en önemli muhalefet kartlarından birini kaybetmiş olursunuz. Öte yandan Özgür Özel’in hataları, yanlışları yok mu? Tabii ki var. Zaman zaman sergilediği hırçınlığı ve acemiliği, bazen de CHP çizgisinden sapmalarını, genel seçmene samimiyetsizlik gibi gözüken yalpalamalarını bir kenara bırakırsak, Özel’in en büyük eksikliği bu muhalefet sürecinde İmamoğlu’na olduğu kadar, ekonomiye de önem göstermiş olmaması. Elle tutulur kayda değer bir ekonomik alternatifi ortaya koyamadı. Bunu halka anlatmadı. Bu yüzden de “CHP yönetemez” algısını bir türlü ortadan kaldıramadı. Seçimlerden bu yana CHP birinci parti olsa da, daha önce hiç görmemiş olsa da, yüzde 30 bandını ciddi biçimde aşamadı, AKP’nin oylarını yüzde 30 bandından düşüremedi ve yüzde 15-20’lerde bulunan “kararsız”ları ikna edemedi. Bunu, Özgür Özel’in muhalefetinde ekonomiye, geçim derdine yeterince önem vermemesine bağlıyorum ve en büyük eksikliği olarak görüyorum.
GÖZLEM – Trump’un “Dünya Liderleri bana yalvarıyor” açıklaması sürecinde, Erdoğan’ın ABD’ye gitmesi konusunda görüşünüz?
K – ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio’ya hafta içinde katıldığı bir televizyon programında Erdoğan’ın “Sayın Trump, ‘Ukrayna-Rusya savaşını bitireceğim’ demişti, bitti mi? ‘Gazze savaşını bitirdim’ dedi bitirebildi mi? Hayır” şeklindeki sözleri hatırlatıldı. Rubio “Liderler istediklerini söyleyebilir ama günün sonunda bir çözüm gerektiğinde Beyaz Saray’a gelmek isterler. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu hafta başkanla görüşmek için Beyaz Saray’a geliyor. Hepsi Trump’la konuşmak, onun sorunu çözmesini istiyor. Gerçek şu ki liderler toplantıların bir parçası olmak için adeta yalvarıyor” diye yanıt verdi. CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan “Bakalım ‘cihan lideri’ Rubio’ya cevap verebilecek mi? Yoksa bu utanç verici sözleri sineye mi çekecek” dedi. Hem bu tür örnekler, hem de Erdoğan’ın Trump ile görüşmek için öncesinde oğluyla görüştüğünü yalanlamaması, bunların da ötesinde Trump’ın Erdoğan’a gösterdiği büyük ilgi, ABD ile Türkiye ilişkilerinde Türkiye’nin çok ciddi maliyetler pahasına Ruhban Okulu, Poyrazköydeki nadir toprak elementleri, Rusya ile ticaret gibi konular dahil çok ciddi ödünler vereceği anlaşılan bir döneme girildiğini gösteriyor. Şimdiden ne kadarına ihtiyaç duyulduğu belli olmayan 300 civarında Boeing yolcu uçağı ve piyasadan ortalama yüzde 25 daha yüksek fiyatla alınacak olan Amerikan LNG’si yani likit doğalgazı için toplam 90 milyar dolarlık anlaşma yapıldığı basında yer aldı.
GÖZLEM – Türkiye, “Suriye konusunda” hedefine varıyor mu? Şara ile Netanyahu arasında iletişimin başladığına dair haber var; ne diyorsunuz?
K – Türkiye, Suriye konusunda olması gereken “SDG’nin ortadan kaldırılması” hedefine ulaşamadığı gibi, bilakis burada güçlü bir Kürt federe yapısının kurulacağı ve bunun İsrail ve tabii ki onun da ötesinde ABD tarafından daha da sıkı bir şekilde korunacağı bir döneme giriyor. Bu dönemin sonucunda Suriye ile Irak Kürt bölgelerinin birleştiği ve bir Kürt devletinin kurulduğu bir süreç yaşanabilir. İşaretler hemen olmasa da işlerin bu yola evrildiğini gösteriyor.
GÖZLEM – Fenerbahçe’deki başkan ve yönetim değişimi oldu; Ali Koç’un gidişi, kulübe ne getirecek, ne götürecek?
K – Ali Koç’un gidişi büyük bir sürprizdi. Bu sürpriz büyük bir tepkinin sonucu oluştu. 7 yılda bir lig şampiyonluğu gelmemesi, sadece bir Türkiye Kupası ile yetinilmesi, bunun da ötesinde istikrarlı bir görünüm vermemesi, sürekli hakemlere, federasyona çatarak, düşman yaratmaya çalışarak aslında “aklında daha kapsamlı bir Fenerbahçe vizyonun olmadığını” ortaya koyması gidişinde etkili oldu. Bu gidişten de o sırada, orada olmuş olan Sadettin Saran yararlandı. Saran’ın hem maddi çapı, hem de geçmişteki yönetim tarzı, algısı bu işi ne ölçüde yürütebileceğinin sorgulanmasına yol açıyor. Koç’un hiç olmazsa maddi konularda hem kendi, hem de işadamlığının verdiği birikimden kaynaklanan bir katkısı vardı. Fenerbahçe’ye maddi katkısı yadsınamaz. Saran’ın bu şartlar altında yapacağı biraz şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyecek. Kişisel tahminim işleri döndürmek için bu süreçte iktidar ile dirsek teması içinde “rant” üzerine kurulu bir yapı oluşturmayı tercih edeceğidir.
++++
Ankara’ya operasyon dozun daha da artacağını gösteriyor
Ankara’ya operasyon dozun daha da artacağını gösteriyor
Paylaş: