Eğitim ve gelişim kavramlarını merkezine alan İnci Vakfı’nı benzer sivil toplum kuruluşlarından ayıran önemli özellikler var ki bunların başında burs ya da proje desteği vererek çekilmeyip, hayatına dokunduğu insanın gerçekten üreten bir birey haline gelmesi için çalışmak geliyor. Ailenin üçüncü nesil temsilcisi Ece Elbirlik Ürkmez, şu an bu çalışmaların başındaki isim. “Başkan” yerine “güç kaynağı” titrini kullanmayı seçen Ece Hanım’dan İnci Vakfı’nın felsefesini, faaliyetlerini ve gelecek vizyonunu dinledik...
40’ıncı yılını dolduran İnci Vakfı’nın hikayesini dinlemek isteriz sizden...
Vakfımız resmi olarak 1985'te Cevdet İnci tarafından mütevelli heyet ile birlikte kuruldu. Eğitim konusunda çalışıyor olmamızın kökeninde aslında Cevdet İnci’nin yaşam öyküsü var. İlkokula kaydını, altı yaşındayken annesinin çantasından kendi kimliğini alıp müdüre giderek kendi başına yaptıran bir anneannenin, Memnune İnci'nin ve ilkokul mezunu olmasına rağmen makineler tasarlayan ve bunlarla jant üretimine başlayan Cevdet İnci'nin neslinden geliyoruz. İkisi içinde eğitim çok önemliydi. Cevdet Bey iş yerinde çalışıp üreterek vatanına ve milletine fayda yaratmaya, katma değer sunmaya, istihdam sağlamaya çalışırken Memnune Hanım da evde beş kızını büyütüp, eğitimlerini eksiksiz biçimde almalarını sağladı. İkisi de çocuklarının okumaları ve okuduktan sonra üretime ve iş yaşamına katılmaları konusunda çok ısrarcı ve azimli olmuşlar. Kızlarına “Sizin çeyiziniz diplomanızdır” demişler. Bu yaklaşımın da İnci Vakfı olarak bizim temellerimizin atıldığı yeri doğru gösterdiğini düşünüyorum. Cevdet İnci kendi çalışanlarına bu anlamda verdiği destekleri kurumsallaştırmak amacıyla Vakfın temellerini attı. Burs programları ile başlayan çalışmalarımız, bugün farklı program ve projelerle çeşitlenmiş durumda. Biz ülkemizdeki en önemli konulardan birinin eğitim olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizde üniversiteye gitme oranı geçtiğimiz yıllarda arttı; ancak üniversite mezuniyetinden sonra üretime katılan birey sayısında ilerleme kat edebilmiş değiliz.18-30 yaş arası gençlerin üçte biri şu anda evdeler. Ne eğitimdeler ne bir işte çalışıyorlar ve biz de bu gençlere odaklanıyoruz. Cevdet Bey’den sonra Vakfımızın başkanlığını Şerife İnci Eren yürüttü. Ben ise üçüncü kuşağın ilk temsilcisi olarak 2020 yılından beri görevdeyim. Amacımız, eğitim yoluyla toplumda üreten birey sayısını artırmak. Eğitime erişimi kısıtlı olan bölgelerde ve kısıtlı olan çocuklarla, gençlerle çalışıyoruz. Çocuklarımızın iş ve üretim süreçlerine katılmada en çok zorlandıkları noktanın sosyal ve yaşamsal beceriler olduğunu görüyoruz. Bir şekilde eğitim aldıklarında teknik bilgiye sahip oluyorlar; ancak bunun ötesinde artık iş yaşamında daha çok ihtiyacımız olan şey sosyal beceriler, iletişim becerileri, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili bilgiler, etik konular ve yaklaşımlar. Buradan hareketle, genellikle okul müfredatının dışında kalan bu sosyal becerilere odaklanıyoruz tüm programlarımızda. Kuruluşumuzdan bu yana “Eğitime destek, geleceği hizmet” mottosuyla çalışıyoruz. Bu motto, Cevdet İnci’nin ortaya koyduğu ve vakıf senedimizde de yer alıyor. Son yıllarda da yine bunu destekleyici olarak “Hayal, hedef, hareket” diyoruz. Her şeyin hayal etmekle başladığına inanıyoruz ve çalıştığımız kesimlerde en büyük eksikliğin de “hayal etmek” olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki hayallere çok alan açılmıyor. Hayalin devamında bir hedef ve o hedefe varabilmek için hareket etmek... Ege Bölgesi odaklı çalışıyor olmakla birlikte tüm Türkiye'yi kapsayan programlarımız var. Ayrıca Avrupa Gönüllülük Programımızla da Avrupa'da da partner olduğumuz, ortak çalışmalar yürüttüğümüz kuruluşlar var.
Biraz daha somutlaştırmak ve detaylandırmak gerekirse... Sözünü ettiğiniz programlardan ve içeriklerinden söz eder misiniz?
Bizim her yaştan öğrenciye yönelik farklı programlarımız var. Bunları teşvik programları ve deneyim programları olarak ayırıyoruz. Teşvik programlarımızda burs programımız var. Her sene çağrıya çıkarak eşit şartlarda burs sağlıyoruz. Yaklaşık yarısı üniversite öğrencisi olmak üzere 600 kadar bursiyerimiz var. Maddi desteğin yanında, öğrencilerin istihdam edilebilirlik becerilerini artırmaya yönelik olarak üniversiteli öğrencilerle her ay en az bir kez, bazen de iki kez çevrimiçi toplantılarda bir araya geliyoruz. Etik, toplumsal cinsiyet eşitliği, teknolojik konular gelişme ve yenilikler, CV hazırlama ve mülakat teknikleri ve iletişim becerileri gibi konularda bilgiler veriyoruz öğrencilerimize. Ayrıca burs alan öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerinde yer almaları şartını koyuyoruz. Son yıllarda başlayan ve büyüyen “Hasat Hibe Programı” var. Bu da yüksek lisans öğrencilerine yönelik hava, su ve toprağı kurtarıcı, onarıcı, sürdürülebilirlik ve teknoloji bazlı projelere yönelik iki senede bir gerçekleştirdiğimiz bir hibe programı. Bu hibe programımızda da yine açık çağrıyla tüm Türkiye’den başvuruları topluyoruz ve bağımsız jürimizin değerlendirmesiyle projeleri seçiyoruz. Hasat Hibe Programı kapsamında ayrıca mentorluk programımız ve patent desteği gibi desteklerimiz de var. “Hem İşte Hem Eğitimde” programımız ile genç kadınların mesleki eğitim yoluyla üretime katılımlarını teşvik ediyoruz. Ne işte ne eğitimdeki kadın oranlarının yüksek olduğu İzmir ve Manisa bölgelerinde, kadınların işgücüne katılımını artırarak üretim anlamında pozitif etkiler yaratmayı hedefliyoruz. İnci Vakfı olarak tüm projelerimizde gözettiğimiz konuların başında kadın erkek eşitliğini geliyor. 015 yılında Bornova İlçe Halk Kütüphanesi’nin kitap ve Anadolu Isuzu firmasının araç desteğiyle Gezici Kütüphanemizi oluşturduk. Aracımız sayesinde kitapları farklı okullara taşıyabilme olanağına sahip oluyoruz. İlk günden bu yana eğitim imkanlarına erişimi kısıtlı bölgelerdeki ilköğretim öğrencileri başta olmak üzere 140 binin üzerinde kişiye ulaştık. Kod’İnci projemiz kapsamında devlet okullarında okuyan, imkanları kısıtlı, yazılım konusunda meraklı olan öğrencilerin gelişimine destek olmak ve onları geleceğin mesleklerine hazırlamak amacıyla “kodlama eğitimleri” veriyoruz. İnci Holding grup şirketlerinden Maxion ortaklı Jant Grubu şirketimiz ile otomotiv yan sanayi sektörüne nitelikli teknik eleman yetiştirmek ve meslek edindirme amacıyla 1 Aralık 2017’de Yunus Emre Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi İnci Vakfı-Maxion İnci Şubesi’nin açılışını yaptık. Merkezimizde şu anda CNC operatörlüğü ve makine bakım onarım üzerine eğitim alan öğrencimiz ile birlikteyiz. Buradaki kız öğrenci sayımızın 14’e yükselmesinden dolayı da mutluluk duyuyoruz. Gençlerin kişisel, eğitimsel, sosyal, sivil ve mesleki gelişimlerini teşvik ederken, kendi ülkelerinde veya yurt dışında topluma yarar sağlayan projelerde gönüllü olmaları, çalışmaları veya ağ kurma faaliyetlerinde bulunmaları için fırsatlar yaratan, toplumsal ihtiyaçları karşılamayı hedefleyen yeni bir Avrupa Birliği girişimi olan ve kısa adı ESC olan Avrupa Dayanışma Programı’nın ilk ve tek lider kuruluş akreditasyonuna sahibiz. 2023 yılında sekiz genç ile başladığımız gönüllü değişim hareketliliğini 2024 yılında 29 gence çıkarmanın mutluluğunu yaşadık. Vakfımız, özel günlerde eğitime destek olmak isteyen destekçilere web sitesi üzerinden hediye seçenekleri sunuyor. Hayal, hedef ve hareket anlayışımızdan ilham alınarak, İzmirli seramik sanatçısı Mehmet Çıbuk tarafından özenle tasarlanan “40 Yıllık Hatır” kahve fincanı serisi de İnci Vakfı Dükkan’da satın alınabilen ürünler arasında. Ayrıca kurucumuz Cevdet İnci’nin vakfımıza bağışladığı Aydın Sultanhisar’daki 100 dönümlük bahçelerden yetişen zeytin ve zeytinyağı, narenciye, erik ve nar gibi ürünlerin satışından elde edilen tüm gelir de burs fonumuza aktarılıyor. Bir de çocuk orkestramız var.
Sözünü ettiğiniz programlar daha ziyade hangi alanlara odaklanıyor?
İnci Grubu’nun faal olduğu sektörlerden de hareketle imalat sanayisine ve sanayinin kapsadığı alanlara odaklanıyoruz. İstihdamdaki işgücü açığını ilk kapatabilecek olan güç, aslında kadınlar. Ancak kadınlar bu anlamda çok az yer alıyorlar işgücünde. Oksijen kaynakçılığında büyük bir açık var, CNC operatörlüğünde de öyle. Biz diyoruz ki, bir kadının işe bir erkekten daha fazla ihtiyacı yok. Ama sanayinin kadına ihtiyacı var. Biz de bu yönde çalışıyoruz.
İnci Grubu, aile işletmesi organizasyonunda bizde dünya çapında bir örnek teşkil ediyor. Bu işin sırrı nedir?
Bu sorunuza karşılık aklıma gelen noktalardan biri sürdürülebilirlik. Ve sadece kendi sürdürülebilirliğimiz değil, çevreyle beraber sürdürülebilirlik.Çünkü hep birlikte ilerlemek bizim için önemli. Denetlenmezse çok tehlikeli ve yıkıcı olabilecek olan büyüme ve gelişme hırslarını, uzun vadeli olarak “yaşamaya ve yaşatmaya” odaklayabilmiş bir aileyiz sanırım. Bu bizim için çok önemli. Nesillerarası aktarım kültürünü, vizyonumuzun önemli bir unsuru olarak yaşatmaya önem veriyoruz. Bir diğer unsurun adalet olduğunu düşünüyorum. Adalet ailemiz için çok önemli bir kavram ve bir değer. Kişilere göre davranış veya süreç geliştirmektense, adil olan sistemler kurup o sistemleri işletmek bizim için önemli. Bu da liyakat kavramını beraberinde getiriyor. Bir üçüncüsü de sevgi ve saygı. Nesiller arasında birbirimize saygımız her şeyin ötesindedir. Birbirimizi dinlemeye çok önem veririz. Ve bu değer manzumesini oluştururken birinci, ikinci ve üçüncü nesiller beraberce çalıştık. Çalışmaya da devam ediyoruz. Üçüncü neslin bir temsilcisi olarak ikinci nesilden birinin“sen sus, biz böyle düşünüyoruz” dediğini duymamız mümkün değildir. Tam tersi, önceki nesiller gençleri duymaya önem verirler. Biz de onları dinlemeye önem veririz. Bu düşünceler birleştiği zaman da aslında ortak bir sistem oluşturabiliyoruz. Bence bizim sırlarımız bunlarda.
Bölgesel çatışmalar ve marjinalleşen küresel politik bir diskurun ortasındayız. İklim krizi ve onun bir parçası olan su krizi ülkemizi ve pek çok ülkeyi etkiliyor. Böyle bir dünyada eğitime, bilime ve sanata dair tüm dünya liderlerinin dinleyeceği bir konuşma yapacak olsanız neler söylerdiniz?
Benim mesajım elbette eğitim odaklı olur. Çünkü eğitimle temelden çözümün önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle de eğitimde eşitlik ve erişim eşitliği. Şu anda ancak belli kaynaklara sahipseniz çok nitelikli bir eğitime erişebiliyorsunuz. Dünyanın birçok yerinde de durum böyle, sadece Türkiye'de değil. Bunu daha kapsayıcı hale getirmek en önemli gündem olmalı. Ülkelerin eğitimle ilgili stratejileri olması gerekir. Askeri stratejilerin en azından yarısı kadar eğitim stratejileri oluştursalar ve bu yönde yönlendirmelerini yapsalar, eğitimin çok daha odaklı ve nitelikli hale gelebileceğini düşünüyorum. Çünkü bugünü, bugünün kaynaklarıyla kurtaramayız. Yarını kurtarabiliriz ancak. Bunun için gençleri eğitmemiz gerekiyor. Eğitim sisteminin baştan değişmesi gerekiyor. Değerlere dayalı derslerin, psikoloji temelli derslerin azaldığını görüyorum. Müfredat ağırlıklı olarak teknik bilgilere dayanmış durumda. Tabi ki belli uzmanlıklar olmalı, ancak bunun yanında sözünü ettiğim sosyal beceriler ve değerleri geliştirici yaklaşımlar da olmalı. Çünkü ancak eğitim sayesinde savaş yerine barış gelebilir, kutuplaşma yerine empati gelebilir. Biz İnci Vakfı'nda çocuklarımızın “aktif, duyarlı ve iz bırakan” gençler olmaları için çalışıyoruz. Bunun için gençlerimizde çok yaygın olan özgüven ve özdeğer eksikliğini gidermeliyiz.
Ece Elbirlik Ürkmez’in Gözlem okuyucuları için önereceği kitap nedir?
Peter Singer’ın “En Büyük İyilik” adlı kitabından etkilendiğimi söylemeliyim. Singer aslında tartışmalı bir yazar, bu kitaptaki görüşleri de çok tartışıldı. Etik ve diğerkamlık kavramlarını tartışıyor ve iyiliği de stratejik olarak şekillendirmeyi anlatıyor.
+++++++++++++++++
"Amacımız eğitimle üreten birey sayısını artırmak”
Cevdet İnci’nin, zamanının ötesine geçen vizyonuyla 1985’te kurduğu İnci Vakfı 40’ıncı yılını geride bırakıyor.
Paylaş: