Almanya'da yeni dönem
Almanya'da yeni dönem
Paylaş:
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya'da yapılan erken genel seçimlerden birinci olarak çıkan Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU’nun başbakan adayı Friedrich Merz, yeni hükümeti Sosyal Demokrat Parti ile kurmak istediğini açıkladı. Kurulacak yeni koalisyon hükümetini ekonomide ve siyasette zorlu kararlar bekliyor…
Alman ekonomisi yapısal sorularla mücadele ediyor. Bu durum yeni hükümetin öncelikli olarak ekonomik toparlanma üzerine yoğunlaşmasını gerektiriyor.
Friedrich Merz, hükümet kurma görüşmelerine hız vermek amacıyla SPD Genel Başkanı Lars Klingbeil ve halen görevdeki Başbakan Olaf Scholz ile en kısa zamanda bir araya geleceğini duyurdu.
Seçim sonuçlarını değerlendiren Merz:" Şimdi önümüzde duran görevin sorumluluğunun ve büyüklüğünün farkındayım. Bunu büyük bir saygıyla karşılıyorum ve kolay olmayacağını biliyorum. Hızlı hareket etmek zorundayız ki ülkemizde doğru olanı yapabilelim. Dış dünya bizi beklemiyor. Avrupa’da yeniden var olalım ve dünya Almanya'nın yeni güvenilir bir şekilde yönetildiğini anlasın"
Koalisyon görüşmelerinde öncelikli olarak dış ve güvenlik politikası, göç politikası ve ekonominin güçlendirilmesi gibi üç ana başlığı ele almak istediğini vurgulayan Merz, yeni yasama döneminin vatandaşların merkez siyasi partilere olan güvenini yeniden kazanmak için belki de “son şans” olduğunu açıkladı “Bu dönemde bunu başaramazsak, 2029 yılında sadece olağan bir hükümet değişimini değil, bundan çok daha büyük sosyal kırılmalara neden olacak sonuçlarla karşılaşabiliriz” dedi.
Friedrich Merz, yeni hükümeti en geç 20 ve 21 Nisan’da kutlanacak Paskalya Bayramı'na kadar kurmayı hedeflediğini açıkladı ve önceliğinin Avrupa’yı güçlendirmek olacağını, böylece ABD'den bağımsızlıklarını elde edebileceğini söyledi.
Almanya’da yeni hükümet kurulabilmesi için federal mecliste çoğunluk anlamına gelen en az 316 sandalyeye ihtiyaç var. Seçim sonuçlarına göre, hiçbir parti tek başına bu çoğunluğa ulaşamadı.
Merkez partilerin göçmen karşıtı AFD ile iş birliğini reddetmesi, geriye tek gerçekçi koalisyon seçeneği bırakıyor: CDU/CSU ve SPD’nin koalisyonu. İki partinin toplam 328 sandalyesi ile güçlü bir "Siyah-Kırmızı" koalisyon kurulabilir Böyle bir koalisyon modeli daha önce Almanya’da eski Başbakan Angela Merkel döneminde 2005-2009 ve 2013-2021 yılları arasında da görev yapmıştı.
Tarihinde aldığı en kötü sonuç ile üçüncü sıraya gerileyen SPD'de seçim yenilgisi sonrası beklendiği gibi değişim süreci başladı. Olaf Scholz’un dört yıla yakın süren başbakanlığı sona ererken, bundan sonra sadece milletvekili olarak Meclis’te yer alacağı öğrenildi. Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU ile koalisyon kurulması durumunda da hükümette bakan olarak görev almayacağını duyuran Scholz, partisinin aldığı sonucu "acı verici bir seçim sonucu" olarak nitelendirdi ve sorumluluğun kendisine ait olduğunu söyledi.
Scholz partisi SPD‘nin hala demokrasi ve hukuk için mücadele eden bir güç olarak büyük önem taşıdığını vurguladı ve SPD’nin yeni isimlerin liderliğinde hem politikalarını hem de kadrolarını modernleştirerek, adalete ve toplumsal dayanışmaya ihtiyaç duyanların sesi olmaya devam edeceğini belirtti.
Üç yılı aşkın süredir hükümet ortağı olan Yeşiller, seçim sonuçları nedeniyle önümüzdeki yasama döneminde muhalefette yer alacak.
AFD’nin aldığı oyla ikinci büyük parti haline geldiğine işaret eden Weidel, "Artık 2029‘daki seçimlerde hükümeti kurma görevi alabilecek duruma geleceğiz" dedi. Son seçimlerde AFD’nin oylarını yaklaşık üç yıl içerisinde ikiye katladığını vurgulayan Weidel, partisinin artık "gerçek bir halk partisi" olduğunu savundu.
AFD’nin oylarını iki kat artırması Almanya’daki göçmenler arasında da tedirginliğe neden oldu. Almanya'da ırkçılığın yükselmesi, tabu olan kavramların rahatlıkla kullanılabilmesi Almanya açısından olduğu kadar, göçmenlerin de konumunu zorlaştıracaktır.
Almanya'da kolay olmayan bir dönem başlıyor…