İki zehir yaygın… Önlenemiyor… Biri, “metil alkol ile yapılan” rakının zehri… Büfelerde bile satıyor; “ucuz” diye alanlar ölüyor… Öteki, “Kemalizm zehirdir” diyen Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının zehri… Çalıştaylar, paneller, toplantılar yaygın… Milletvekilleri, belediye başkanları bile katılıyor, konuşuyorlar… Fark: Rakı zehircileri yakalanıyor, mahkemeye veriliyor… Atatürk düşmanlarının zehircileri ise seyrediliyor… Bilmiyorum, adında “cumhuriyet” olan savcılarımız, bu tablodaki acı çelişkiyi nasıl izah edecekler; bir açıklamaya yapsalar da öğrensek… “Cumhuriyet’in Kurucusuna ve de Cumhuriyete” tarikat, tekke artıklarının, “kürkçülük gibi bir ihanet tutkunluğuna da yapışarak” yurt sathında yaymaya çalıştıkları saldırıları”, ne yazık ki, “Atatürk’ün partisiyiz” diyen Ana Muhalefet Partisi önderleri de “gerektiği şekilde” karşılayamıyorlar… Onlar için varsa yoksa, “Cumhurbaşkanı seçimine 3 yıl varken, ‘Ekrem İmamoğlu CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olacak’ mı, olmayacak mı?” sorusunun cevabını “Ekrem İmamoğlu” olarak perçinlemekti; başarıldı. Amma…
Acaba, “ön seçim yapılacak” deyip, “üye olma kampanyası açmak” açıkgözlüğü ile seçtikleri Ekrem İmamoğlu ile, “3’üncü defa aday olacak” Erdoğan mağlup edilebilecek mi?
Dahası da var; hakkında “6 tane ceza ve siyaset yasağı davası” olan Ekrem İmamoğlu’nun “bu engelleri aşarak ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olabileceğine” nasıl inanılıyor; anlayamıyorum!
Hayırlısı…
++++++++
ERDEM VE POLİTİKA…
“Bizim siyasi tarihimiz, aydınlarımızın ölümleri, işkence ve sürgünleriyle bir hayli kabarıktır. Yaşadığı çağın şuuru olan ve etrafını aydınlatan aydının sesinin kesildiği gün, çöküntü kaçınılmazdır. Aydın bir uygarlık savaşçısıdır. Ve uygarlık yenileşmektedir. Özgün seslerle, vicdanlarını dinleyenlerin yeri hapishane olmamalıdır. Siyaset, bir kahramanlık, bir cesaret madalyasına talip olmak değildir ki… Ne acıdır ki ülkemizi çağdaş platformlara taşıyacak yetenekler, zaman zaman acı sonla kaybolup giderler. Devlet de millet de kendine hizmet eden bu nitelikli insanları koruyamaz. Ve sonuçta akil adamlar, siyasette sorumluluk yüklenip, topluma hizmet etmekten vazgeçince, halk ellerinde fenerle Diyojen misali adam arar hâle gelir. Sokrates’in “Hak ve hakikati günlük hayat kavgalarının üstünde tutanları daima benim akıbetim kovalayacaktır” sözleri sanırım topluma hizmet edenler için de söylenmiştir.
Bütün bunlara rağmen halka hizmeti aşk haline getirenler, her zaman vardır. Ve var olacaktır da…”
Ali Naili Erdem
++++++++
Şair Eşref Yaşasaydı, ne derdi?” (cehdizâde - 174)

Nihat Demirkol
+++++++
Sözün Özü…

+++++++++