Türkiye ve Avrupa açısından Aralık 2025'de yayınlanan en önemli belge, ABD tarafından açıklanan "ABD Ulusal Güvenlik Stratejileri Raporu" oldu. Rapor maddelerinin içerikleri yeni unsurlar değil: Trump'ın ikinci kez başkan seçilmeden önce seçim vaatleri arasında bulunan taahhütlerini kapsamakta. Bunlar ABD'ni tekrar büyütmek (MAGA, Make America Great Again), ülkenin kaynaklarını ABD için kullanmak, Avrupa'nın artık "köhne" bir kıta olduğunu ifade etmek gibi seçim vaatleri.
Ulusal Güvenlik Stratejilerinin Orta Doğu ile ilgili bir takım açılımlarını, hem Suriye Özel Temsilcisi hem ABD'nin Ankara Büyükelçisi olan Başkan Trump'ın yakın arkadaşı Emlak kralı olarak da bilinen Tom Barack'ın Türkiye ve ABD'nde verdiği beyanatlarından anlamak mümkün. Barack "Artık ulusal devletlere gerek olmadığını, monarşilerin en iyi yönetim şekli olacağını" belirtmiş bu ve benzeri açıklamaları da infiale yani kızgınlıklara neden olmuştu. Tabii ki bunları kendiliğinden ifade etmedi. Kendisine bu ifadeleri zamanı gelince kullanması için kulağına fısıldayan daha güçlü birilerinin bulunduğunu tahmin etmek zor değil. Meşruiyetle ilgili sözleri ise korkunç Bay Barack bir tepki görmeyince diplomatik nezaket kurallarının dışına çıkmaya alıştı bir kere.
Tüm bunları ABD Ulusal Güvenlik Stratejileri Raporu çerçevesinde değerlendirmek gerekir. 33 sayfalık bu rapor ABD çıkarlarını açıkça vurgulayan ABD'nin ileriye dönük dış politikasının ana hatlarını çizen önemli bir belge niteliğinde. Nasıl uygulanacak? Trump'ın göreve başladığı sırada Çin'e % 70 vergi uygulanacak dedikten sonra bunu iyice aşağılara çekmesi yani politika değişikliği yapması mümkün mü? Bu Rapordan sonra Almanya Başbakanının 10 Aralık 2025'de yaptığı gibi sert açıklamalar devam ederse Trump geri adım atar mı? Gelecek bilinmezlerle dolu ancak gerçek olan bir şey varsa ABD'nin Orta Doğuya gözünü enerji kaynakları nedeniyle dikmiş olması ve bunun için de Türkiye, İsrail ve Arap ülkelerinin yardımlarına ihtiyacı var. Bu ülkelerden ikisi çetin ceviz olarak durmakta. Biri İsrail bu ülkenin artık soykırım olarak devam eden katliamları diğeri ise ABD tarafının Kürt sorunu olarak gösterdiği ve Büyükelçi Barack'ın meşruiyet diye ortalarda dolaştığı kavramın Öcalan'a verilmek istenmesi. Bu konuda en iyi kararı İmralı'ya gitmeme kararı alan CHP vermiştir. Kürtler Kuzey Suriye'de ayrı bir kimlik kazanmak peşindeler. 10 Mart 2025'de uzlaşı sağlanan Suriye Demokratik Güçleri altında birleşmek Kürtlerin işine gelmiyor.
Tekrar ABD'nin Avrupa'yı etkileyecek raporuna gelirsek artık ABD, 80 yıldır (İkinci Dünya Savaşından bu yana) Avrupa'da korumakta olduğu ortak değerleri, insan hakları ve demokrasiyi korumaktan vazgeçmekte. Raporda özetle AB'nin ABD çıkarları ile uyuşmadığı açıkça belirtilmekte. AB'nin düşmanca faaliyetler olarak iklim değişikliği ile uğraşması, NATO'nun kuruluşundan itibaren ABD tarafından maddi ve askeri bakımdan desteklenmesi ABD'ne yük teşkil etmektedir denilmekte.
Rusya ile "stratejik istikrarı" korumak bakımından Ukrayna konusunun biran önce halledilmesi gerektiği belgede kayıtlı. Bu cümlenin açılımını şöyle yapmak mümkün; Avrupalıların ya Zelensky'i tutmaları NATO'dan vazgeçmeleri ya da NATO İttifakında ABD'nin kalmasını istiyorlarsa Zelensky'den vazgeçmeleri gerekecek. Tabii tüm bunların sonuçlarını zaman içinde göreceğiz.
Bu rapor ile ABD'nin Orta Doğuya yerleşmesi söz konusu. Bu nedenle bölgede biran önce barışın kendi çıkarları doğrultusunda tesisinden yana. Bunun için Türkiye, İsrail ve Arap ülkelerinin desteğini istiyor. Arapları İbrahim Anlaşmaları çatısında toplamak Arapların İsrail ile barış yapmalarından yana. İsrail'in Suriye'de kalıcı olduğu konusunda Suriyelileri ikna etme çabasında. İsrail'in artık soykırım denilen katliamları ABD'nin hızını kesmekte. ABD'nin Türkiye'den istediği Kürtlerle barış (kimse kimseyle savaşmıyor ki hele bu zamanlarda) için Öcalan'a meşruiyet tanınması. Bu konudaki en iyi kararı CHP verdi. İmralı'ya gitmedi.
Raporda IŞID, HTŞ gibi radikal terör örgütlerinin yasaklanmasını istiyor. ABD çıkarları açısından bölgede savaş veya terör faaliyetlerini sonlandırmak başlıca amacı.
ABD'nin çıkarları daha birçok maddede kayıtlı. Raporun kısa sürede hazırlanmadığı aşikar. Onun için ilgili kuruluşlarımızın gerekli değerlendirmeleri yaparak açıklamalarda bulunması gerekli. İç çekişmeleri sonlandırıp bir fayda sağlamayacak kısır iç döngüden biran önce çıkmak gerekecek. En sıkıcı olan da Trump'ın Sayın Cumhurbaşkanının arkadaşı olduğunu vurgulayarak Avrupalı liderlerin aracı olmasını istediklerini belirtmesi olmuştur. Türkiye'nin ve Sayın Cumhurbaşkanının aracıya ihtiyaçları yok ki. Bu ve benzeri konularda hemen açıklama yapılması diplomasi gereği olduğu kadar aynı zamanda ulusal egemenlik ve itibar sorunu.
ABD Avrupa'ya desteğini kesiyor mu?
ABD Avrupa'ya desteğini kesiyor mu?
Paylaş: