İran’da yeni dönem mi?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile iki ülke arasındaki Aras Nehri’nde inşa edilen Kız Kalesi Barajı’nın açılış törenine katıldıktan sonra helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından gözler İran siyasetine çevrildi.

Reisi, Ortadoğu’da gerilimin tırmandığı bir dönemde ölmesi dikkatleri yeni cumhurbaşkanın kim olacağından ziyade, ülkede asıl söz sahibi olan dini lider Hamaney’in halefinin kim olacağı tartışılıyor. Zira İran yönetiminde Cumhurbaşkanı ikinci planda bulunuyor. Ülke yönetiminde asıl söz sahibi İslam Devrimi Lideri (dini lider) Hamaney. Ancak ölen Cumhurbaşkanı Reisi’nin, 85 yaşındaki dini lider Hamaney’in halefi olarak görülmesi, Hamaney’in ölümü durumunda yerine kimin geçeceği tartışmalarını farklı boyutlara taşıdı.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile birlikte 9 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasının ardından ülkede 5 günlük yas ilan edildi. Reisi’nin naaşı Perşembe günü doğduğu Meşhed kentinde toprağa verildi. Kazasıyla ilgili soruşturma başlatılırken Ortadoğu’da gerilimin tırmandığı bir dönemde katı muhafazakarlar arasında sayılan Cumhurbaşkanı’nın ölümüyle ilgili spekülasyonlar da devam ediyor. Kötü hava koşulları, Batı yaptırımları nedeniyle helikopter parçalarının yenilenememesi hatta suikast, üzerinde durulan olası nedenler.

İran uzmanı akademisyenler, Reisi’nin ölümünün İran’da dini ve askeri sertlik yanlısı siyasi çizginin hakimiyetini güçlendireceği görüşünü savunuyor. Akademisyenlere göre, Reisi, İslam Cumhuriyeti’nde iktidarın zirvesine yakın bir yerde duruyordu. Sağlık durumu uzun süredir konuşulan 85 yaşındaki dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in yerine geçecek isim olarak öne çıkıyordu. Ölümü, Ali Hamaney’in yerine kimin geçeceği konusunda spekülasyonları da artırdı.

Reisi’nin ölümü ülkede rejim karşıtı kesim tarafından da kutlanıyor ve başörtü baskısının sembolü haline gelen Mahsa Amini anılıyor. Ülkenin çeşitli noktalarında sokağa çıkan muhalifler, havai fişekler patlatarak sevinç gösterilerinde bulundu. İranlı bazı kadınların evlerinden video çekerek dans ettiği ve sevindikleri görüntülerini paylaştı. Amini, 13 Eylül 2022’de başkent Tahran’da “başörtüsünü kurallara uygun şekilde takmadığı” gerekçesiyle ahlak polisi tarafından karakola götürülmüş ve 16 Eylül’de Amini’nin ölüm haberi gelmişti. Amini’nin ölümünün ardından İran, günler süren eylemlere sahne olmuştu.

Cumhurbaşkanının ölümü, dünyanın gözünü İran’a çevirdi. Ülkede yeni rejimin nasıl şekilleneceği merak ediliyor. Bu yeni dönem, muhafazakar ve sertlik yanlısı siyasetçilerin hem seçilmiş hem de seçilmemiş tüm iktidar organlarına hakim olduğu bir sistemin sınırlarını test edebilir. BBC Türkçe’nin haberine göre Reisi’nin muhalifleri, 1980’lerde siyasi mahkumların toplu infazında belirleyici bir rol oynamakla suçlanan ve bunu inkar eden eski savcının gidişini selamlayacak ve iktidarının sona ermesinin bu rejimin de sonunu hızlandırmasını umuyor.

BBC’ye konuşan Tahran Üniversitesi’nden Profesör Muhammed Marandi, “Batı, yaklaşık 40 yıl boyunca İran’ın çökeceğini ve dağılacağını varsayıyordu. Ama mucizevi bir şekilde hala burada ve tahmin ediyorum ki önümüzdeki yıllarda da burada olacak” diyor.

Chatham House adlı düşünce kuruluşunda Orta Doğu ve Kuzey Afrika programı direktörü olan Dr. Sanam Vakil’e göre, “Sistem, muhafazakarların birliğini ve Hamaney’e sadakati koruyabilecek yeni bir aday arayışına girerken, Reisi’nin ölümüyle ilgili büyük bir gösteri yapacak ve işlevselliğini göstermek için anayasal prosedürlere bağlı kalacak.”

Dini liderin gücü

İran’da seçilen cumhurbaşkanları ister katı muhafazakâr isterse ılımlı cepheden gelsin, mevcut sistemin yapıları içinde çalışmak zorunda olduğundan önemli değişikliklerin yaşanması dini liderin değişmesine bağlı.

Dini lider, ülkenin temel konularda izlediği politikalarda söz sahibi olmasının yanı sıra başkomutan sıfatı taşıyor ve ülke siyasetinde önemli nüfuz sahibi olan Devrim Muhafızları Ordusu da ona bağlı.

Kanunların İslam’a ve anayasaya uygunluğunun denetlenmesinin yanı sıra cumhurbaşkanı adaylarının, meclis üyelerinin göreve uygunluğu konusunda da karar veren, seçimleri ve referandumları denetleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi de dini liderin kontrolünde. Konsey’in 12 üyesinden 6’sı doğrudan dini lider tarafından atanıyor ve sadece dini lider tarafından görevden alınabiliyor.

Hamaney’e yakınlığıyla bilinen Reisi’nin 2021’de Cumhurbaşkanlığına seçilmesinde de Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin diğer tanınmış adayların seçime katılmasını engellemesi rol oynamış, halkın bu duruma tepkisi İran İslami Cumhuriyeti tarihinde en düşük katılımlı seçimlere yol açmıştı.

Dolayısıyla 28 Haziran’da ilan edilen seçimlerde de sistemin, statükoyu devam ettirecek bir adayı seçtirebilmek için işletileceğine kesin gözüyle bakılıyor.