Belediye başkanları…

Şu ana kural unutulmamalıdır.

Kim nereye atanır veya seçilirse, atandığı veya seçildiği görevi hakkıyla yerine getirmekle mükelleftir. Üstlendiği görev ile birlikte ilgili veya ilgisiz başka işlerle de uğraşmak, hem verilen görevin aksamasına yol açar ve hem de bir görev kargaşası yaratır.

Şimdi…

Hemen hemen bu zamana kadar, bazen daha ziyade Belediye başkanları genel olarak seçildikleri “şehremini-şehrin emin insanı” görevi ile birlikte ve ne yazık ki seçildikleri partinin iç işlerine karışmak gibi bir zaafı taşır olmuşlardır. Bu bazen o kadar ileri boyutlara ulaşmakta ki parti için doğal iç mücadelede tamamen taraf olma, taraf tutma ve bu konuda belediye imkanlarını kullanma gibi bir yola baş vurmakta ve bunun sonucu olarak belediye hizmetleri yerine parti iç mücadelenin tarafında yer alarak asli görevlerini unutur hale gelmişlerdir.

Böylesine bir tutum, sadece yüklendikleri görevin aksamasına yol açmakla kalmamakta, partililer ve dolayısıyla seçmenler, seçim zamanı gelip çattığın da, parti içi mücadelede yer alan belediye başkanını sandıkta cezalandırmakta ve bunun sonucu olarak alınabilecek seçim kaybedilebilmektedir.

Bu tarz durumlara geçmişte çokça rastlanmıştır.

Bu sebeplerle, aynı tutum ve davranışların yenilenmemesi için parti genel merkezlerine ve bilhassa genel başkana çok önemli görevler düşmektedir. Yapacakları uyarı ve telkinlerle, belediye başkanlarına esas görevleri hatırlatılmalı, tüzük hükümleri gereği partiyi yönetme görevinin il ve ilçe teşkilatlarında olduğu ve hatta “Grup başkanının ilçede ilçe başkanının, il de il başkanının” olduğu hatırlatılmalıdır. Herkese siyasi hiyerarşide görevi ne ise onu yerine getirmekle hükümlü olduğu belirtilmelidir.

31 Mart sonrası yeni dönemde partileri ne olursa olsun, belediye başkanlarının kendi görev çerçevesi içinde kalmaları gerektiği, il ve ilçe teşkilatlarının da yapılan belediye hizmetlerini halka anlatmakla görevli oldukları hususu altı çizilerek kendilerine anlatılmalıdır.