Soyer: Yerel seçimler Türkiye’de siyaseti değiştirebilir

Partisi tarafından yeniden aday gösterilmeyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerel seçim sonuçlarının Türkiye’de siyaseti yeniden şekillendirebileceğini söyledi.

31 Mart Yerel Seçimlerinin ardından koltuğunu yeni İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına devredecek Tunç Soyer, Gözlem Gazetesi’nin yayın kurul toplantısına katıldı. Yayın kurulu üyelerinin sorularını cevaplayan Soyer, siyasette ayrıştırma ve kutuplaştırmaya dikkat çekti. Türkiye’nin bir parti devletine doğru evrildiğini ifade eden Tunç Soyer, bunun önüne geçmenin tek yolunun ana muhalefet partisinin iktidarı frenleyecek, mekanizmaları kurmasından geçtiğini söyledi. Soyer, “Asıl büyük görev ana muhalefet partisine düşüyor. Aksi durumda parti devleti noktası ülkenin üzerinden silindir gibi geçer. Ne yazık ki şu an oraya doğru gidiyoruz. Yapılacak şey ana muhalefet partisinin silkinip kendine gelip bu hikâyeyi nasıl frenlerim, dizginlerimi düşünmesi lazım. Fakat şu anda öyle bir gündemi yok” diye konuştu.

“İktidar iyi nabız tutuyor”

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal, siyasal sorunlara rağmen iktidarın oylarında düşüş yaşanmamasını yorumlayan Soyer, “Buna iki açıdan bakmak gerekir. Birincisi, Türkiye kendi başına bir nokta değil. Kainatta, bu dünyanın bir parçası ve dünyada yaşanan bir sosyal iklim var. Bu sosyal iklimden Türkiye de payını alıyor. Totaliter ve popülist iktidarlar dünyanın her yerinde güç kazanıyorlar. Bunun gerekçeleri çok uzun bir konu ama Türkiye de bundan payını alıyor. Totaliter ve popülist bir iktidar güçleniyor. Aynı zamanda Türk toplumunun iktidardan beklentileri konusunda da onun taleplerini karşılayan bir noktada durmayı başarıyor. Yani iktidar açısından bakıldığında bir uluslararası konjonktürün rolü bir de Türkiye toplumunun nabzını doğru tutuyor oluşu diyebiliriz” dedi.

 

“Muhalefet net duruş ortaya koymuyor”

Ana muhalefet partisinin başarılı olamama nedeninin ise popülist söylemlerden uzaklaşamaması ve net bir duruş ortaya koyamaması olduğunu belirten Soyer, “Ana muhalefet partisinin mutlaka alternatif bir duruşu ortaya koyabiliyor olması gerekiyor. Yani bizim beğenmediğimiz eleştirdiğimiz doğru bulmadığımız bir şey varsa iktidar cephesinde o zaman doğrunun ne olduğunu net olarak ortaya koyabilmek lazım. Orada çok berrak bir perspektif ortaya konabildiğini, net bir duruş sergilendiğini düşünmüyorum. Bunun ideolojik omurgasının doğru tarif edilmesi lazım. Değerlerinin doğru ortaya konması lazım ve seçim kazanma perspektifinin dışında doğruları arıyor olmak lazım. Yani popülist siyasetten uzaklaşıp gerçekten neyin söylenmesi gerekiyorsa onun söylenmeye başlanması lazım. Muhalefet uzun süredir bu noktadan çok uzaklaştı. Kendisine ideolojisine yakın olanlardan çok karşı tarafa yakın onların bünyesine katılmasının kendisini güçlendireceğini düşündü mesela. O bir güç vermedi. Ya da kurulan ittifaklarda aslında muhalefetin ne dediğinin anlaşılmadığı bir yere evrildi. Bir ittifak kuruyorsunuz ve o ittifakın bir söylemi olması lazım. O söylem kimin söylemiydi, CHP bunun neresindeydi? Bunlar biraz kayboldu. Özetle belki oy biraz düşer -Onun bir kıymeti olduğunu düşünmüyorum- ama ne söylediğinin anlaşıldığı net duruşun sergilendiği berrak bir tabloya ihtiyaç var. Aksi takdirde ne iktidarı frenleyecek bir güç sahibi olabiliyorsunuz ne de ona alternatif bir güç” diye konuştu.

 

“Parti devletinin önüne geçilemedi”

İktidar tarafından önce toplumda kutuplaşma ve ayrıştırma yaratılıp sonucunda bir parti devleti oluşturulduğunu aktaran Soyer, “Tüm politik söylemler ayrıştırma üzerine, kutuplaştırma üzerine diyorduk. Şimdi bir level daha üzerine çıkıldı. Artık bir parti devleti oluştu.  Artık kutuplaşmış bir toplumdan değil, bir parti devletinden bahsediyoruz. Korkarım Rusya, Azerbaycan’daki gibi yüzde 80-90’larla seçimler kazanılan bir ülke haline geleceğiz. Parti devletinin varacağı yer orasıdır. Ve oraya doğru gidiyoruz. Burada eğer ana muhalefet partisi, ana muhalefet partisi olarak iktidarı frenleyecek, dizginleyecek, dengeleyecek mekanizmalar kuramıyorsa o zaman o parti devleti kuruluyor. Bu nedenle ben her şeye rağmen ana muhalefet partisinin duruşunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. CHP’ye oy verirsiniz vermezsiniz bu ayrı ama CHP bu ülkede demokrasinin sigortasıdır. Sağlıklı düşünebilen AKP’liler için de bu böyledir. Gerçekten istikbali öngörebilen muhafazakârlar, ülkücüler hepsi için de bu böyledir. İktidarın mutlak gücünü sınırlayacak bir şeye ihtiyaç vardır. O da ana muhalefet partisidir. Diğer muhalefet partilerinin de benzer güçleri vardır ama asıl büyük güç, ana muhalefet partisinde olmak zorundadır. Bu olmazsa ayrıştırma kutuplaşmayla gelen parti devlet noktası ülkenin üzerinden silindir gibi geçer. Ne yazık ki şu an oraya doğru gidiyoruz. Yapılacak şey ana muhalefet partisinin silkinip kendine gelip bu hikâyeyi nasıl frenleyeceğini, dizginleyeceğini düşünmesi lazım. Fakat şu anda öyle bir gündemi yok” şeklinde konuştu.

 

“Kararsızlar değiştirecek”

31 Mart Pazar günü gerçekleşecek seçimin sonucunun öngörülemez olduğunu, yüzde 15 gibi yüksek bir oranda kararsız seçmenin bulunduğunu dile getiren Soyer, “CHP’nin küskün seçmeninin, şu anda potansiyeli oluşturan seçmenin, son dakikada tekrar partisine dönüp dönmeyeceği belli değil. Onlar dönerse, CHP oyunu korursa başka bir şey olur. Ama partiyi cezalandırma düşüncesi ağır basarsa başka bir şey olur. Hala yüzde 15 civarında bir kararsız olduğu söyleniyor ki. Bu çok büyük bir rakam. Yüzde 15’in son dakika iradesi bütün hikayeyi değiştirecek. O nedenle bir şeyi öngörmek mümkün değil. Çok şey değişebilir. Yüzde 15 farkla da kazanılabilir, başa baş bir şey de çıkabilir. İktidar partisi en zayıf döneminden geçiyor, 10 bin lira ile insanların geçinmesini beklemek gerçekten mümkün değil. Şu anda AKP’nin en sıkıntılı olduğu bir dönem. Aynı şey CHP için de geçerli. O da en sıkıntılı olduğu dönemden geçiyor. Dolayısıyla belki de 1 Nisan’dan itibaren yeni bir Türkiye kurulmaya başlanacak. Yani tüm siyasi partiler için söylenebilir. 1 Nisan’dan itibaren yeni bir Türkiye kurulmaya başlanabilir. Seçimin sonuçlarına bağlı” ifadelerini kullandı.

 

“Bu ülke muz devletine dönüşemez”

Soyer sözlerine şöyle son verdi: “Her şey güzel olacak. Tüm kalbimle söylüyorum. Bu kültür, bu binlerce yıllık tarih, bir muz devletine dönüştürmez bu ülkeyi. Ben bu ülkenin iyi ve namuslu insanlarının daha çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Onlara bir kapı bir yol açabilirsek, onların gerçekten özlemleri ile talepleri ile buluşabilirsek hikayeyi değiştirmek de mümkün olacak.”