Yerel seçimlere nerdeyse bir ay kaldı. Adaylar peş peşe projelerini açıklıyor. Bunların çoğu elle tutulur, gözle görünür projeler. Bazıları da “çılgın” diye adlandırılıyor. Trafiğin rahatlatılması, konut yapımı, çöp tesisi, körfez geçişi gibi daha çok halkın görebileceği yatırımlar üzerinde duruluyor. Afetlerle mücadele, afet yönetiminde risklerin azaltılması gibi şu anda pek hissedilemeyen konular üzerinde pek durulmuyor. Oysa başta deprem olmak üzere her afette insanlar telaşa kapılıyor, kaygılanıyor, umutsuzluğa kapılıyor. Bu nedenle afet risklerini azaltmak adayların baş hedeflerinden birisi olmalı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) sınırları içinde doğa ve insan kaynaklı çok sayıda tehdit bulunuyor. Bu durum birçok riskin oluşmasına neden oluyor. Bu risklerin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması, ileride ortaya çıkabilecekler için ise hazırlıklı olunması gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye çapında “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı” (AFAD), “İl Afet ve Risk Azaltma Planları” (İRAP) hazırlattı. İRAP İzmir için 8 tehlike sıralıyor: 1- Deprem, 2- Heyelan vb, 3- Sel, 4- Endüstriyel Tesis Kazaları, 5- Yangın, 6- Meteorolojik ve İklim Değişikliği Kaynaklı Afetler, 7- Tıbbi Afetler, 8- Salgınlar. Buna göre İzmir İRAP, 27 hedef ile 227 eylemden oluşuyor.
Görüldüğü gibi oldukça kalabalık bir liste var. Geçen yılki Kahramanmaraş ve Hatay depremleri öncesinde de benzer hedef ve eylemler saptanmış ancak gerekli önlemler alınmadığı, riskleri azaltmak için çalışma yapılmadığı için büyük yıkımın önüne geçilememişti. Demek ki tehlikeyi saptamak kadar riski azaltıcı çalışmaların yürütülmesi de çok önemli.
Türkiye’de deprem senaryosu ve ‘deprem master planı’ çalışması ilk kez 1966-69 yıllarında İzBB tarafından gerçekleştirildi. O dönemde incelenen bina sayısı 120 bin civarındayken bugün bu sayı 30 ilçede 840 bine ulaştı; alt yapı kapsamı da genişledi. Bu nedenle İzmir Master Plan çalışması yeni bilgilere göre acilen yenilenmeli. Ayrıca 2011 yılında başlayan ve halen Bayraklı, Bornova ilçelerinde yürütülen bina envanteri çalışması tüm ilçeleri içine alacak şekilde genişletilmelidir.
Çalışmalar halkın yanı sıra özel sektörün de en geniş katılımı ile mahalle ve işyeri seviyesinde yürütülmeli. Mahallelerin acil ilk müdahaleyi yapabilecek ve dışarıdan destek gelene kadar kendi kendilerine yeterli olabilecekleri imkân ve kabiliyete sahip olmaları gerekir. Bunun gerçekleşmesi için muhtarlarla birlikte Mahalle Afet Gönüllüleri yapısı oluşturulmalı. Bu yapı bizzat muhtarlık çerçevesinde kurulmalı ve yürütülmelidir.
Binalarda deprem risklerini azaltmak için Başkan Aziz Kocaoğlu zamanında başlatılan yerinde yapılan Kentsel Dönüşüm çalışmalarına ve yöntemlerine özel önem verilerek, onun zamanındaki gibi ayrı bir Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı bünyesinde yürütülmelidir. Yine eşgüdümün sağlanması için İzBB bünyesindeki Deprem Risk Yönetim ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Afet İşleri Daire Başkanlığı ile birleştirilmelidir. Bu birim afet yönetiminde risk değerlendirmesiyle işe başlayarak bu risklerin yönetiminde öngörülen stratejileri belirlemeli, planları geliştirmeli ve belediye içerisindeki ilgili birimleri koordine etmelidir. Buca’daki afet müdahale merkezi geliştirilmelidir.
İlçe merkezlerinde yeterli sayı ve büyüklükte toplanma ve geçici barınma alanları belirlenerek bu alanlarda gerekli altyapı (su, tuvalet elektrik vs) oluşturulmalıdır. Kentteki denizyolu taşımacılığı için müsait tesisler bir afet anında kullanılacak kapasiteye ulaştırılmalı ve yardımların İzBB çerçevesinde dağıtımı planlanmalıdır. Bu kapsamda komşu iller ile destek planlaması önemlidir.
İzBBküresel ısınmanın olumsuz etkilerine karşı sera gazı salımını azaltıcı uygulamaların destekçisi ve takipçisi olmalıdır. Bunun için raylı sistemin ve elektrikli otobüslerin yaygınlaşması esastır.
Su israfının azaltılması için halkın bilinçlendirilmesi ve hat kaçaklarının önlenmesi için tedbirler alınmalı, çiftçiler daha az su kullanma gerektiren ürünler yetiştirme ve damlama sistemini kullanmaları konusunda eğitilmelidir.
Küresel ısınmanın da tetiklediği orman yangınlarına karşı İzBB itfaiyesi bünyesinde yapılanma daha da geliştirilmeli, gönüllü itfaiyecilik teşvik edilmelidir. Erken uyarı sistemi etkin kılınmalıdır.
Sık sık yaşanan su baskınları ve taşkınlara karşı ayrık yağmur suyu kanallarının yapımı yaygınlaştırılmalı, dere ıslahlarına ağırlık verilerek şehir merkezlerindeki selleri durdurmak amacıyla yamaçlarda aşırı suyun akışını kesecek gölcükler öngörülmelidir. Adayların bu görüşlerden yararlanması umuduyla…