Mahalli İdare Seçimleri vesilesiyle Türkiye’de demokrasinin olmadığını, bir defa daha gördük. Kadı ki, her şeyin tek bir kişinin keyfine bırakıldığı, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı, TBMM’nin tamamen etkisiz ve yetkisiz hale getirildiği, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri ile can ve mal güvenliğinin tümüyle yok olduğu, baskı, tehdit, hakaret, iftira ve yasakların bu boyuta ulaştığı; anayasa mahkemesi dahil tüm yargı kararlarına uyulmadığı, seçim güvenliğinin kalmadığı, iktidar tarafından devletin tüm kaynaklarının ve kadrolarının kullanıldığı, bütün partilerde, sadece genel başkanların söz sahibi olduğu bir ülkede, demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Her şey halkın gözünü boyamaya ve bu yüz kızartıcı düzeni sürdürmeye yöneliktir.
-Bu tabloda, 600 milletvekiline, bunların yardımcılarına, bakanlara, yardımcılarına, TBMM çalışanlarına, sarayın danışman ordusuna vb. vb. kişilere ödeme yapmaya hiç gerek yoktur. Sadece genel başkanların mevcudiyeti kafidir.
-AKP ve MHP de zaten söz hakkı ve aday tayini, sadece genel başkana aittir. CHP’de de aynı durum söz konusu olmuştur. Genel Başkan itiraz ve uyarılara rağmen, liyakat sahiplerini değil, yandaşları tercih etmiş, başarı şansını riske atmıştır. Kılıçdaroğlu’nun ekibini tasfiyeyi ön plana almıştır.
-Şimdi adayların (özellikle AKP adaylarının ve Genel Başkanı’nın) bol keseden vaatleri, pembe tablo masalları, yandaş medyanın yalakalık senaryoları gündemleri işgal edecektir. Halbuki:
- Enflasyon, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, faiz ve borç yükü vb. konularda, Avrupa’nın en ön sırasındayız. Lüks, israf, kadına şiddet, eğitim kalitesizliği, yolsuzluklar, rüşvet, kumar, uyuşturucu, fuhuş, ahlaki dejenerasyon, bütçe ve ödemeler dengesi açıkları vb. konularda da dünyada rakip tanımamaktayız. Açık ara birinciyiz. Ülkemiz kırmızı bültenle aranan uyuşturucu baronlarının, çetelerin, mafya liderlerinin cirit attığı bir ortama dönüşmüştür.
- Nüfusumuzun ilk yüzde 20’si, milli gelirimizin yüzde 49,8’ini; son yüzde 20’si ise yüzde 5,9’unu almaktadır.
- AKP Genel Başkanını koruma gideri tutarı 3 yılda 1 milyar 77 milyon TL’dir.
- Varlık Fonu’nun borcu 3 Trilyon 534 milyar TL’ye çıkmıştır.
- AKP döneminde 563 milyar dolar faiz ödemesi yapılmıştır. Bu yıl faize ve borca ödenecek miktar 3,6 trilyon TL olacaktır. (Geçen yıl, kur korumalı mevduat denen ucube uygulamaya 900 milyar TL faiz ödenmiştir.)
- Lüks ve israfın, saltanatın, haddi, hesabı yoktur. Mesela AKP döneminde İstanbul Belediyesi’ne alınan ve 65 milyon Euro ödenen yokuş çıkamayan servisi ve bayisi olmayan, parçası bulunmayan, 50 adet metrobüs hurdaya atılmış durumdadır.
- Ek bütçelere rağmen 2023 yılı bütçe açığı 1 trilyon 325 milyar TL’dir.
- İşsizlik Fonu 196,9 milyar TL olmuştur. 2023 yılında işçilere 21,6 milyar TL; işverenlere ise 39,9 milyar TL ödenmiştir.
- 2023 yılı, Ocak-Kasım döneminde, 28 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yapılmıştır.
- Ocak 2024 bütçe açığı 150,7 milyar TL’dir. (Geçen yıla göre 4,6 kat büyümüştür) Faiz harcaması 121 milyar TL’dir. (Geçen yıla göre yüzde 467 artış vardır) Örtülü ödenek harcaması 285,5 milyon TL’dir. Vatandaşın kredi borcu 1,5 trilyon TL’dir.
- ABD’ye kaçak giden Türk sayısı 50 bini aşmıştır.
- Geçen yıl yapılan operasyonlarda 420 organize suç örgütü çökertilmiştir. Bu durum, vahametin büyüklüğünü göstermektedir. PKK terörünün yanı sıra IŞİD örgütü de azmaktadır. Hüda-Par ve YRP, aleni suçlar işlemekte, teröristleri aday göstermekte, kanunları çiğnemekte ve iktidar tarafından korunmaktadır. TOKİ ev kuralarında, evler, menzil şeyhlerine ve AKP milletvekillerine çıkmaktadır. Din baronları, tüm devlet kadrolarına hakim olmaktadır. Bu tabloya rağmen, sandığa gitmeli ve en doğru tercihi yapmalıyız. Meydanı demokrasi karşıtlarına bırakmamalıyız.