Bitme noktasındaydı, yanlışlar cesaretlendirdi

Türkiye’nin Kuzey Irak”taki Pençe-Kilit operasyon bölgesinde 20 gün arayla bölücü terör örgütü tarafından gerçekleştirilen baskınlarda veya sızma hareketlerinde, 21 askerini şehit vermesi “neler oluyor” sorusunu gündeme getiriyor. Elbette ve önceliklere şehitlerimize rahmetler diliyoruz. Milletimizin başı sağolsun. Konuyu biraz da farklı boyutlardan ele almak gerekir diye düşünüyoruz.

Çünkü…

Eylemi yapanların PKK terör örgütü ve yandaşlarının olduğu kesindir.

Ancak…

“Dış destekler olmadan bu eli kanlı örgüt bu eylemlerin tamamını yapabilir mi?” sorusunun cevaplanması gerekir diye düşünüyoruz. 1984 yılında Eruh baskını ile başlayan PKK terör örgütünün kanlı baskınları ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Bir gerçeği de altını çizerek vurgulamak gerekir.

2002’ye gelmeden önce hemen hemen Türkiye terörü tamamen denecek kadar bitirmişti. Sonradan yapılan yanlışlar ki başta çözüm süreci diye nitelendirilen girişimler, terörü daha da artırmış ve teröristleri cesaretlendirmiştir.

Şimdi…

Esas vurgulamak istediğimiz noktaya gelmek gerekir. PKK terör örgütü, dış destek almadan bunları yapabilir mi sorusuna cevap aramak gerekir. Aslında bu dış desteğin kaynağı apaçık bellidir. Bu örgüte silah yardımı yapan kimdir? Her zeminde ve zamanda destekleyici açıklamalar yapan kimdir? Bayrakları ile o bölgede dolaştıran kimdir? “Bizim kara kuvvetlerimiz” diyen kimdir? Büyük çapta ve ciddi boyutlarda operasyonlara ne zaman başlasak çeşitli bahanelerle engellemeye çalışan kimdir?

Bunlara pek çok maddeler eklemek mümkündür. Bu sebeplerle ve öncelikle bu sorulara cevapları verilmelidir ve alınacak tüm tedbirler verilecek cevaba göre olmalıdır. 1984 yılından bu yana yaşadıklarımız dikkate alınarak ABD ile olan ilişkilerimiz, gizli açık sözleşmelerimiz mutlaka gözden geçirilmelidir.

Tek taraflı sözüm ona “sevda”ya son verilmelidir. Bu Dünyanın en netameli “en tehlikeli” üç bölgesinden biri olan Orta Doğu bölgesinde hür ve bağımsız ve huzur içinde yaşamak istiyorsak, dostlarımızı ve düşmanlarımızı mutlaka tekraren gözden geçirmeliyiz ve yeniden bir tasnife tabi tutmalıyız. Başta NATO olmak üzere tüm anlaşmalar Türk Devletinin çıkarları doğrultusunda ele alınmalıdır. Her seferinde “yas” tutacağımıza “saf” tutalım ve gereğini yapalım.