İktidar ve teknoloji (Bin yıllık mücadele)

2021 yılı itibariyle İDEAS/RePEc araştırma veri tabanına göre dünyada en çok alıntı yapılan 10 ekonomist arasında olan Daron Acemoğlu’nun Simon Johnson ile beraber kaleme aldığı “İktidar ve Teknoloji” kitabının çevirisi yeni yayınlandı. Bu haftaki yazımız bu kitapla ilgili olacak. MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) den en yüksek fahri unvan olan Enstitü Profesörlüğü unvanına sahip olan yazar, refahın ve yoksulluğun tarihsel kökenleri, yeni teknolojilerin ekonomik büyüme, istihdam ve eşitsizlik üzerindeki etkileri konusunda araştırmalar yapıyor. Kitap, ilerleme nedir sorusuna cevap arayarak başlıyor. Kitabın sonunda biyografik bir makale de var. Kitabı “ilerlemenin asla kendiliğinden olmadığını göstermek için” yazdıklarını ifade ediyor yazarlar. Sosyal gücün temellerini değiştirmeden yeni ve daha kapsayıcı bir teknoloji vizyonunun ortaya çıkabilmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor. Daron hocayla yapılan son röportaj geçen haftaki Oksijen Gazetesi’nde yayınlandı. Gerek kitapta vurgulanan hususlar gerekse röportajda belirtilen görüşlerin kabaca ana hatlarını bu hafta siz okurlarımızla paylaşmakta yarar gördük.

“İktidar ve teknoloji ilişkisi de teknolojiye demokratikleşme aracı olarak yön verilmesi gerekir. Sosyal medya insanları siyasetten soğutuyor. Teknoloji ile geleceğimizin kurtarılacağını düşünmek yeterli değil. Teknoloji ne iyi ne de kötü olarak görülmeli. İstihdama katkıda bulunmayan demokrasinin geleceğini tehlikeye atan bir yönü de olabilir teknolojinin. Yapay zekâ hem umutlandırıyor hem de korkutuyor. Otoriter rejimler kendileriyle ilgili bilgileri kısıtlamak istiyor. Bu bir problem. Çin ve Rusya örnekleri bunu gösterdi. Yapay zekâ konusunda teknolojinin tehdit ve fırsatları tam olarak net değil. Teknolojinin demokratik kontrolü konusunda çalışmalar yapılmalı.”

“İnsanlık tarihinin son bin yılı refah paylaşımı getirmenin yanından bile geçmemiş sayısız icatlarla dolu. Tarımdaki teknolojik ilerleme nüfusun yüzde 90’ını oluşturan yoksul köylülere neredeyse hiçbir fayda sağlanamadı. Gemi teknolojisindeki ilerlemeler okyanus ötesi ticareti mümkün kıldı. Ancak aynı gemilerle milyonlarca insan Afrika’dan Yeni Dünya’ya taşındı. Kuşaklar boyu süren baskı sistemlerinin inşasını mümkün kıldı ve hala bugüne kadar devam eden korkunç bir mirastan söz ediyoruz.”

“İngiliz Sanayi Devrimi’nde de aynı şekilde yaratılan büyük servet artışından işçiler yeterince faydalanamadı. Gelirlerinin artmamasına karşın aksine yaşam koşulları daha kötüleşmiş ve çalışma saatleri azalmıştır. Kanıksanmış bakış açılarını sorgulamayla cesaret eden karşı fikirler ve örgütlerin artışı gerekiyor. Teknolojinin dizginlerini dar bir elit kesimin elinden almak, 19. Yüzyıl İngiltere’si veya Amerika’sına göre daha zor olabilir. Ama bu, en az o zamanki kadar hayati öneme sahip bir meseledir.”

“20. yüzyılın başlarında serpilen refah paylaşım mekanizmaları son 40 yılda dijital teknolojilerde yaşanan gelişmelerle zayıflamıştır. Yapay zekanın gelişiyle birlikte, geleceğimizin tarım geçmişimize benzeme ihtimali gün geçtikçe artmaktadır.”

“İnternetin ve sosyal medyanın demokratikleştirme potansiyelini arttırdığı yöndeki görüşlerin aksine dijital araçların özü itibariyle antidemokratik olduğu yönünde de görüşleri ileri sürülüyor. Tarihçi Yuval Noah Harari “Teknoloji tiranların tarafını tutar.” tespitinde bulunuyor. Daron Hoca ortak yazar arkadaşı ile birlikte bu bakış açılarının ikisinin de yanlış olduğunu ileri sürüyorlar. Tarih boyunca el ele yürüyen iki kavram olarak değerlendirildi. Teknoloji çoğu zaman gücü elinde bulunduranlar tarafından yönlendirildi, ancak her zaman toplumun yararı gözetilmedi. Bugün teknoloji küçük bir grubun kontrolündeyken, iktidar ile teknoloji ilişkisini yeniden düşünmek elzem.”

Kitabın arka kapağında yer alan şu sözlerle yazımızı sonlandıralım. “Daron Acemoğlu ve Simon Johnson bu ilişkiyi tarihsel süreçte ele alıp teknolojiye gözetim değil, demokratikleşme aracı olarak yön verilmesi gerektiğini savunuyorlar. Ekonomi ve tarihten ustalıkla süzdükleri bilgiler ışığında yeni bir vizyon öne sürüyorlar.”