Perşembenin gelişi…

Atalarımız, “Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur” demiş. Çok isabetli bir teşhis koymuş.

 

-2023 yılı, ülkemiz için çok kötü geçti. İktidarın başarısız icraatları dışında, birçok afet yaşadık, binlerce kayıp verdik. Şehitlerimiz enkaza döndü. Ekonomimiz ciddi darbeler aldı. Terör devam etti. Ekonomik sıkıntılar zirve yaptı.

-Yeni yıl öncesi, 2024 yılının daha güzel olması, yoklukların, yolsuzlukların, yasakların, yozlaşmanın sona ermesi, fikir, ifade inanç ve teşebbüs hürriyetleri ile can ve mal güvenliğinin, hukuk düzeninin, demokrasinin, adil yargı sisteminin geri gelmesi, enflasyon, işsizlik, bütçe ve ödemeler dengesi açığının, borç ve faiz sarmalının sona ermesi, ülkemizin, terörden, uyuşturucu, kumar, kadına şiddet, fuhuş, mafya ve çete vb. belalardan kurtulması, rüşvet, torpil, lüks ve israfın bitirilmesi, din istismarına geçit verilmemesi ve din baronlarının istismarlarının önlenmesi, eğitim ve sağlıkta, kalitenin yükselmesi, liyakat sistemine geri dönülmesi, istikrarlı ve şahsiyetli, milli çıkarlarımızı ve onurumuzu ön planda tutan bir dış politikanın uygulanması vb. konularda az da olsa ümit besliyorduk. Dua ediyorduk.

-Ne yazık ki, hayallerimiz çabuk söndü. Bir Suudi rezaleti yaşadık. Cumhuriyet’in hem de 100. Yılında; Ankara, Samsun, İzmir gibi anlam taşıyan illerimiz varken; üç kuruş için Osmanlı, Türk, Atatürk ve Ehli sünnet düşmanı; haddini bilmez; para şımarıklığı, ABD ve İngiltere’nin kuklası, terör destekçisi, cinayet tertipçisi, inancı uğruna, mübarek beldeleri korumak için, kanı ile çölleri sulayan evlatlarımızı arkadan hançerleyen, hain, kalleş ve karaktersiz, Suud yönetimi ile niçin anlaştık?  Çok kısa süre önce söylenen sözler, yapılan hakaretler, kurulan tezgahlar, ne çabuk unutuldu? Üç kuruş borç aldık diye hemen emir almaya mı başladık? Bu hain bedeviler yasaklamalar getirme cesaretini, nereden bulmuştur? Aylardır, aklı başında olan ve gerçek anlamda milli olan herkes, bıkıp usanmadan uyarılar yaptı. Ama kendini beğenmiş iktidar, her zaman olduğu gibi kulak asmada hatada ısrar etti. Ve rezil oldu. Ama hala başkalarını suçluyor.

-Türkiye Futbol Federasyonu; aslında tayinle gelmiştir. Zira ülkemizde (en küçük detaya kadar) her şey sarayın, tek kişinin emri altındadır. Hiçbir konuda inisiyatif yoktur. İktidarın da tek hedefi, israflarına kaynak bulmak için herkese taviz vermek, topraklarımızı ve işletmelerimizi satmak, vatandaşlık vermek vs.’dir. Milli gururumuzun incitilmesi umurlarında değildir. Zira, aslında “Türk”, “Ne mutlu Türk’üm diyene”, “Andımıza”, “Ehli Sünnet Esaslarına”, “Laikliğe” “Atatürk’e” bakışları , Vehhabilerden farklı değildir. “Hatay Arap toprağıdır.” “Hatay Fransızlarda iken halk daha mutlu idi” “Depremde vefat eden Türk kokuyordu. Arap mis gibiydi” diyen hainlere göz yummaktadırlar. Bu karaktersizler, Suudların İslam alemine ne tür nifak tohumları ektiğinden Filistin’e ihanetlerinden bahsetmezler.

-Bu iktidar her konuda olduğu gibi tarih konusunda da cahildir. Suudi ve Haşimilerin kendilerine verdiğimiz değere ve yaptığımız iyiliklere rağmen ne kadar kalleş ve nankör olduğunu idrak etmez. Etse de umursamaz. Şahsiyetli bir dış politika uygulamazlar. İçeride kaplan, dışarıda kuzudurlar. Devamlı zikzak çizerler. İsrail, Mısır, BAE, Suriye, Yunanistan, ABD, Suudi Arabistan, Almanya, Fransa Rusya vb. ile çok sayıda örnek vardır. Hani NATO üyeliği için İsveç’e geçit verilmeyecekti?

-Maliye Bakanı, “Paraya ihtiyacımız yok” diyor. Döviz rezervi ile övünüyor. Öyleyse ödeyin bu rezillere borcunuzu. Daha fazla şımarmalarına geçit vermeyin.

-Baskılara boyun eğmeyen, dik duran, milli değerlerimizi savunan GS ve FB yönetimlerini kutluyorum. Bu arada yabancı uyruklu futbolculara da teşekkür ediyorum. Bizi yönetenlerden daha milli çıktılar.

-Belli oldu ki; Türk halkı çıkarcılıktan ve kölelik bağlarından kurtulmaz, mahalli idare seçimlerinde aklını basiretle kullanmaz ise 2024 yılı, 2023 yılını bile aratacaktır.

 

NOT: Vehhabilik, Ehl-i Sünnet’e uygun bir mezhep değildir. İngilizler tarafından dizayn edilmiştir. Bir defa Hacca iki defa Umre’ye giden biri olarak, Cidde’de demirlenmiş yatlarda ne rezaletlerin yaşandığını, alkol, uyuşturucu, fuhuş, kadın ticareti, her türlü sapıklık, lüks, israf, rüşvet vb. konuların hangi boyutlarda olduğunu, Suudi ailesinin yurt dışında nasıl yaşadığını biliyorum.