Enflasyonla mücadele zorlu bir süreç

Aralık ayı enflasyonu açıklandı. TÜFE aylık yüzde 2,93, yıllık yüzde 64,77 oldu. Yıllık enflasyon İTO endeksine göre yüzde 74,88 ENAG grubuna göre ise yüzde 127,1 olarak açıklandı. Aylık enflasyonun yarısı sadece gıdadan geliyor. On iki aylık ortalama enflasyon ise yüzde 53,86 olarak gerçekleşti. Aylık enflasyon ortalamaları son on iki ay yüzde 4,14, son 24 ay yüzde 4,71 ve son otuz altı ayda ise 3.65. bu oranlar enflasyonun kontrolünün ne denli zor olduğunu açıkça gösteriyor. 2021 yılında aşırı faiz indirimlerinin yarattığı tahribat sonucu bozulan dengeler hala düzelemiyor. Fiyat istikrarının önceliği konusunda sürekli dile getirdiğimiz vurgulamalar bu nedenle çok önemli. Enflasyon problemi 1950’li yıllardan bu yana bir türlü radikal olarak çözemediğimiz kronik sorunlarımızdan başlıcası. Dünyada enflasyon gelişmeleri konusunda IMF ve TÜİK verilerinden hareketle Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomi sunumundaki grafik bu konuda ne kadar ayrıştığımızı gösteriyor. Gelişmiş ülkeler en düşük (Maksimum yüzde 10’lar civarı) gelişmekte olan ülkeler ve dünya ortalamaları benzer durumda (maksimum yüzde 10’lar civarında) iken ülkemiz “Rasyonele Dönüş Programı”na rağmen yüzde 70’lere doğru hızla yol alan bir süreci yaşıyor. Umudumuz 2024 Mayıs-Haziran tepe noktasından (muhtemelen yüzde 70-75’ler civarı) sonra yılsonunda TCMB‘ye göre yüzde 36’ya, piyasa beklentilerine göre ise yüzde 40-45’lere inmesini bekliyoruz. Savaşta olan Ukrayna, İsrail, Filistin ve Rusya’da bile enflasyon yıllık bazda yüzde 3,8-11,4 oranları arasında. G-7 ülkeleri dahil toplam 20 ülkenin enflasyonunun (yüzde 63,9) üstünde enflasyonumuz mevcut. (Yüzde 64,77)

 

Ekonomi yönetimindeki değişiklik sonrasında büyümede fedakârlık yapılmaması için önden yüklemeli tek seferde faiz artışı yapılması yerine kademeli bir artış politikası tercih edildi. Ancak gerek beklentilerinin bozulması gerek kur şoku ve gerekse fiyatlama davranışlarındaki ataletin etkisiyle 2023 yılında enflasyonda geri çekilmeyi sağlayamadık. 2023 yılı sonunda yüzde 64 olan enflasyon 2023 sonunda da aynı seviyede kaldı. Bu oran son 22 yılın en yüksek kapanışı. 2021 sonunda 100 TL olan bir ürünün bugünkü fiyatı TÜİK enflasyonuna göre 270,7 TL, İTO’ya göre 337,5, ENAG’a göre 539,7 TL oldu. Enflasyonu düşürmek istiyorsanız politika faizini arttırırken para arzının da azaltılması gerekirdi. (Yüzde 60’lar civarı). Kamu giderlerinde tasarrufa gidilerek önemli miktarda kısıntı yapılması halinde para arzı azaltılacak ve böylece sadece tüketici değil kamu da elini taşın altına koymuş olacaktı. Geçen hafta içinde Merkez Bankası “2004 yılı Para Politikası Raporu” nu açıkladı. Raporda her zamanki gibi orda vadeli enflasyon hedefi yüzde 5 olarak belirtilmiş. 2024 ve 2025 yılları için açıkça belirtilen bir hedef yok. Enflasyon tahminleri var. Beklenti ve fiyatlamaların rasyonelleştirilmesi için sonradan revize edilse bile açıkça hedefin belirtilmesi gerek iletişim gerekse yönlendirme açısından faydalı olabilirdi. Döviz kuru politikasında dalgalı kur rejimi uygulanacağı belirtiliyor. Hatta döviz kurunun “arz talep dengesi” ne göre oluşacağı belirtilmesine rağmen bugünkü uygulamada döviz kurunun kontrollü bir şekilde enflasyon oranın altında dalgalanmasına izin verilmesi piyasalarca bilindiğinden bu konudaki çelişki iletişim açısından bir olumsuzluk yaratıyor. Enflasyonda gidilecek daha çok yol var. Eğilim hala yüksek, talep çok azalmadı. Mevsimsel düzeltilmiş kredi kart kullanımları ve tüketici kredileri artmaya devam ediyor. Kur geçişkenliğinde de bir azalma yok. Enflasyonda atalet ve katılık devam ediyor. Çekirdek göstergeler de benzer trendde. Kısa vadede daha net sıkılaşma gerekiyor. Tüketim malları ithalatı Ocak-Kasım ayında yüzde 8.2’den yüzde 13’e yükseldi. Merkez Bankası itibar açığı (TÜFE-politika faizi) hala negatif 20 seviyesinde. En büyük pay da otomobil ithalatında. Asgari ücret, memur ve emekli zamları da talebi bir miktar arttıracak. Ayrıca ortalama tüketim ve harcama analiz edildiğinde 2019-2022 yılları arasındaki dönemde gıda ve ulaştırmanın payı artarken eğitimin payı azalıyor. Bu da geleceğimiz açısından uzun vadede iyi bir şey değil. Maliye politikası para politikası ile eşgüdümlü olarak sıkılaşmak zorunda. Erkenden faiz indirimlerinden gevşek para politikasından söz etmemek gerekiyor. Fiyat istikrarı mücadelesinde en önemli unsurlar; doğru iletişim, veri şeffaflığı ile beraber ‘Beklenti Yönetimi’dir. TÜİK, TCMB, BDDK, SPK gibi kurumların açıkladıkları verileri, hesaplamaları şeffaflık gereği paylaşmaları bu kurumlara olan güveniş arttıracak ve beklenti yönetimi de böylelikle kolaylaşmış olacaktır. Son olarak Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasıyla bağlantılı olarak şu hususu belirtmeden geçemeyeceğiz. Sandık demokrasisiyle yetinen ülkelerin hiçbirinde başta fiyat istikrarı olmak üzere sürdürülebilir büyüme ve refah artışı yaratılamıyor.