Zeytinde büyük çelişki: Rekor üreticiyi vurdu

UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, zeytin ve zeytinyağının stratejik bir ürün olduğunu belirterek üreticisinin mutlaka desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de 2024 yılında 3 milyon 750 bin ton üretimle Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran zeytin üretimi, üreticisinin yüzünü güldürmedi. Zeytinyağı üretiminde maliyetlerin artmasına rağmen geçen yıl üreticiden 240 TL’ye alınan zeytinyağının bu yıl 140-150 liraya kadar düştüğünü belirten Ulusal Zeytin Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan, “Eğer üreticiyi yok edersek, üretiminde dünya ikincisi olduğumuz üründe de dışa bağımlı hale gelerek, bir sürü döviz kaybına uğrarız.” uyarısında bulundu.

Son yıllarda zeytin ve zeytinyağı üretiminde rekor kıran Türkiye’de zeytin üretimi 2001 yılında 600 bin ton seviyelerindeyken 2021 yılında bu rakam 1 milyon 520 bin tona yükseldi. Geçtiğimiz 2024 yılında da bir önceki yıla oranla yüzde 50 artış yaşanan zeytin üretimi 3 milyon 750 bin tonla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.

Artışın ana etkeni artan ağaç sayısı

Zeytin üretimindeki artışın ana sebebinin Türkiye’de 2001 yılında yaklaşık 100 bin olan zeytin ağacı sayısının 200 binin üzerine çıkmasını gösteren UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, ağaç başına üretimin çok artmadığını burada ana etkenin ağaç sayısındaki artış olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de iklim koşullarının İspanya ve İtalya’ya göre daha iyi gittiğinin ve üretimdeki rekorda bunun da bir payı olduğunu dile getiren Dr. Tan, “Bu yıl zeytin yağmurların gecikmesiyle ilk başta küçüldü sonrasında her iki, üç günde bir yağmurlar yağdı ve zeytin nispeten irileşti. Ağaç başı verim 40 kiloya çıkarsa o zaman 8 milyon ton üretim olur. O zaman zeytinyağında da liderlik için İspanya’nın yanına iyice yaklaşırız. Gelecek yıllarda bu olabilir.” dedi.

Tüm dünyada fiyat yükselmişti

Mevcut zeytin üretiminin 2 milyon 800 bin tonunun zeytinyağı yapımı için ayrıldığını da dile getiren Dr. Tan, artan rekolte ve üretim maliyetlerine rağmen zeytinyağının litre fiyatında yaşanan yüzde 50 gibi bir düşüşün üreticinin sezonu zararla kapatmasına sebep olduğunu söyledi. Bundan önceki iki yılda dünyada da zeytinyağının çok az olduğunu hatırlatan Dr. Tan, “Türkiye’de rekolteler stokla birlikte iyiydi. Dünya üretici fiyatları geçen yıl 10 avro/ kg seviyesine yükseldi. Bu yükseliş bizden değil dünya zeytinyağı arzındaki noksanlıktan kaynaklanmıştı. Üreticimiz o fiyatlara alıştı ve 475 bin ton zeytinyağı üretimine girerken o fiyatlara göre yükselen maliyetlerle ağaçlarına bakım yaptı ve bu sezon sadece hasatta yüzde 100 lük bir artışla karşılaştı.” şeklinde konuştu.

Maliyetler arttı fiyatlar geriledi

Zeytinin doğal olarak var ve yok yılları olduğunu da dile getiren Dr. Tan, “Bu sene dünyada da zeytinyağı üretimi iyi seviyede. Sezon başında Avrupa’da küresel ölçekli bir firma, fiyatlar yüzde elli hatta daha fazla oranda düşecek açıklamasını yaptı. Piyasa manipüle oldu. Oysa fiyat arz ile talebin buluştuğu yerde olmalıydı. Fiyatlar sadece Türkiye’de düşmüyor. Tüm ülkelerde geçen yıla göre fiyatlarda yüzde 50’ye yakın hatta daha fazla düşüklük oldu. Bütün dünya ülkelerinde yaşandı. Üretici tabi böylesine bir rekor yılında daha iyi bir kazanç beklerken bu fiyat düşüklüğü hayal kırıklığı yarattı. Türkiye’de geçen yılki gübreyle bu seneki gübre arasında yüzde 70-80 fiyat artışı var, işçilik maliyetleri yüzde 100’ün üzerinde arttı. Fiyatlar geçen seneye göre geriye gidince de büyük bir huzursuzluk oldu.” ifadelerini kullandı.

“Destekler tekrar başlatılmalı”

Türkiye’de destek programlarının yeterli seviyede olmadığını da aktaran Dr. Tan, üretici, ihracatçı, sanayici ve tüketicinin iki yönlü olarak desteklenmesi gerektiğini söyledi. Üreticiye verilen üretim yardımı ya da primin seviyesinin yükseltilmesinin şart olduğunu söyleyen Dr. Tan, “Zeytinyağı fiyatları çok düştüğü zaman Avrupa Birliği’nde olduğu gibi üreticiyi korumak için stoklama yardımları devreye girmeli. İhracatı katma değerli arttırıp üreticinin de ihracatçının da daha fazla kazanması için ambalajlı ihracata, önceleri olduğu gibi küçük ambalajlı bir ve beş kilogram ambalajlara desteklerin tekrar başlatılması gerekiyor.” dedi.

“İthalatçı duruma düşebiliriz”

Türkiye’nin zeytinin anavatanı olduğunun altını çizen Dr. Tan, “Türk zeytinyağı çok değerli. Zeytin ve zeytinyağında da millî bir duruşumuz olmalı. Eğer zeytinciliğimizi gelecek yıllarda da çok daha büyük seviyelere getirmek istiyorsak bu tek taraflı memnuniyetle mümkün değil. Zeytinyağı zaten çok eski yıllardan bu yana 3-5 defa gerçek değerine yakın oldu. O da geçtiğimiz iki yıldaydı. İlk defa üreticiler biraz para kazanıyordu ki o da biri var yılıydı, biri yok yılıydı. Üreticilerin sevinçleri kursağında kaldı. Üretim kolay değil. Üreticileri yok edersek Türkiye, zeytinyağında da o zaman birçok üründe olduğu gibi dışarıya bağımlı, ithalat yaptığımız bir sürü döviz kaybına uğradığımız ürünlerden birisi haline gelebilir.” ifadelerini kullandı.

AB ile ilk gündem maddesi olmalı

Avrupa Birliği’nin (AB) Türk Zeytinyağı’na koyduğu 100 tonluk kotanın da Türk Zeytinyağı üreticisini çok etkilediğini dile getiren Dr. Tan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii ki bunlar AB ile yapılan ikili anlaşmalarla mümkün kılınan şeyler. Tunus’ta AB üyesi değil, o da 3. Ülke konumunda ama Tunus’a yıllık 57 bin 400 ton kota verilirken bize bin ton bile verilmiyor. AB ile yapılan ikili görüşmelerde bu konu ilk taviz maddesi olmalı. Yapılacak anlaşmalarla AB’ye ambalajlı ve dökme zeytinyağı ihracatının artırılması Türk üreticisinin ve ihracatçısının da yüzünü güldürecektir.”