Partizanlık, hukuksuzluk, liyakatsizlik, denetimsizlik…

Vatanını çok seven; şahsi çıkarlarını ülke çıkarlarının önüne geçirmeyen, Parti ve cemaat taassubunun kölesi olmayan; Kamu kaynaklarını sömürmeyen, haram, helali bilen; kul hakkına saygı duyan; tüm vatandaşlar gibi, ülkemizin içine düştüğü “vahim tabloyu”, büyük bir üzüntü ve endişe içinde izliyoruz.

– Ülkemiz hiçbir dönemde; bu kadar, yaşanmaz hale gelmemişti. Sevgisiz, nefret dolu, acımasız, baskıcı, hukuktan ve demokrasiden yoksun, can ve mal hürriyetinin olmadığı; fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinden yoksun; yargının tam anlamı ile iktidarın emrine girdiği; Terör odakları ile iş birliğinin yapıldığı ve onlardan medet umulduğu, her türlü tavizin verilebileceği; Parçalanma tehlikesinin böylesine büyük olduğu: iktidara biat etmeyenlere, böylesine hakaretlerin, tehditlerin, iftiraların, suçlamaların, göz altıların, tutuklamaların, yapıldığı; duruma düşmemişti.

-Hiçbir dönemde; Ekonomi, eğitim, sağlık hizmetleri, velhasıl tüm kurumlar böylesine çökmemiş ve dejenere olmamıştı. TBMM, bu kadar etkisiz ve yetkisiz hale düşürülmemişti. Milli birliğimiz, Türklüğümüz, inançlarımız, bağımsızlığımız, bayrağımız, toprak bütünlüğümüz, böylesine tehlike saçar olmamıştı. Terörle muhatap olunmamış, federasyon emellerine geçit verilmemişti. Kanlı katillere ve temsilcilerine taviz verilmemişti; pazarlıklar yapılmamıştı.

-Hiçbir dönemde; Yolsuzluklar, rüşvetler, torpiller, kayırmalar, kamu yağmaları, partizanlıklar, israf ve saltanatlar, liyakatsizlikler, denetimsizlikler, muhaliflere baskılar, hukuksuzluklar, keyfilikler, acımasızlıklar, gözaltı ve tutuklamalar; bu kadar zirve yapmamış, aleni olmamıştı. Hiçbir dönemde; uyuşturucu, kumar, fuhuş, sapıklıklar, cinayetler, tecavüzler, din istismarları, mafya ve çeteler, bu seviyeye ulaşmamıştı.

-Hiçbir dönemde; fakirlik, sefalet, işsizlik, ekonomik çöküntü, vergideki ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, bu derece ürkütücü boyutlara ulaşmamıştır.

-Hiçbir dönemde; (Gençleri dinimizden soğutan, kul hakkına önem vermeyen, lüks düşkünü, torpil merkezi) Diyanete olan güven yüzde 16’ya düşmemişti. Bağımsızlığını kaybeden yargıya olan güven de yüzde 21’e inmemiştir.

-Hiçbir dönemde; kamu kaynaklarını, özellikle de kamu bankaları kullanılaгak, medyanın yüzde 83’ü, yandaş yapılmamıştı, Zaten, çok minimuma indirilmiş, muhalif medyaya, böylesine baskı yapılmamış; keyfi tutuklamalar uygulanmamıştır. RTÜK kanalıyla, haksız ve astronomik cezalar uygulanmamıştır. Ve hep aynı uydurma gerekçelere sığınılmaktadır. 12 yıl geçmesine rağmen, GEZİ olayları. Kendi suçları olmasına rağmen, FETÖ ihanetleri. Şu an, terörist başı ile, pazarlık yapmalarına rağmen, “terörle iltisaklı olmak”. Devamlı olarak, Sayın Cumhurbaşkanı ve MHP Genel Başkanı, herkese en ağır hakaretleri, tehditleri, suçlamaları yaptığı halde, Cumhurbaşkanına hakaret AKP’li belediye başkanlarının dosyaları sümen altı edilirken, muhalefet başkanları için suçlar icat etmek…

Bu, fevkalade “ÜRKÜTÜCÜ” tabloya rağmen; Halâ “Pembe Masallar”, “Başarı Hikayeleri “anlatılıyor. Neymiş? “Türkiye Yüzyılı” imiş? Keşke, doğru olabilse. Ama, gerçek rakamlar, bir “ÇÖKÜŞ DÖNEMİ” yaşadığımızı gösteriyor. Ve halktan kopuk iktidar; TÜİK’in gerçek dışı rakamlarına dayanarak, başarılı olduğunu iddia ediyor. Bitmez, tükenmez şekilde “Sabır” tavsiyelerini tekrarlıyor. Aksini iddia ve ispat edenleri susturmak için de her türlü baskıyı uyguluyor. Parti Genel Başkanları dahil, herkesi tutuklatabiliyor. Daha da baskı yapa- bilmek için Anayasaya aykırı da olsa; Yüksek Denetleme Kuruluna, akla ve mantığa sığmaz; Demokrasiyi iyice bitirecek yetkiler sağlıyor. Tam bir pervasızlık, hukuksuzluk tablosu sergiliyor…