Kanlı vicdanlar ve Trump’ın dönüşü

Türkiye’de hemen her gün ayrı bir skandal ve felaketle uyanıyor insan. Daha İliç’te altın madeninin yanındaki çamurun derinliklerine gömülen dokuz işçinin acı sonları, İzmir’de yolda yürürken bastıkları yağmur suyundaki açık telden elektrik çarpan iki canın kaybı, Beşiktaş’taki gece kulübünde yine dumandan boğulan insanlar ve hayatlarını kaybeden Soma, Zonguldak maden işçileri ile 6 Şubat depreminde ölen onbinlerce insan, katledilen kadınlar çocuklar sahte alkolden hayatlarını kaybeden onca insan hep ihmalden ölmediler mi?

Artık vicdanlarımız acıyor değil kanıyor. Kartalkaya’ya özellikle Ankaralıların kış tatili için gittikleri bilinir. Otelin adı “Grand Kartal” imiş. O “grand”ı yani ulu sıfatını hemen oradan çıkarmalı.

Ortada sorumlu yok. Otel kime bağlı? Turizm Bakanlığına. O zaman Turizm Bakanı’nın hemen istifa etmesi gerekmez mi? Türkiye’de gerekmiyor. İliç maden faciasında da suçlu bulunan herkes serbest bırakıldı.

Otel yangınını,  Trump’la ilgili haberleri izlerken İngiliz Yayın Kuruluşu (BBC) Haber TV kanalından “Flaş Haber” olarak izledim. Çok yüksek sayıda can kaybı olduğunu ifade ettiler. Türk resmi çevreleri ise önce 10 sonra 66 daha sonra 76 vefat olduğunu belirttiler. Aileler çocukları ile birlikte öldüler. Yorumlarını ilgi ile izlediğim okuldaşım SBF 88 mezunu Nedim Türkmen, ailesi ile birlikte hayata kötü bir şekilde veda etti. Daha nice aileler kimisi yandı kimisi dumandan boğuldu.

Hayatlarını kaybedenlere Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Suçluların ağır cezalar alacakları konusunda kuvvetli bir inancım yok. Farklı görüşlerde olsak bile bir Parti Başkanının Ankara’dan apar topar götürülüp aynı gece tutuklanması da demokrasi ilkelerine, yargı bağımsızlığına uymadı. Bu konudaki hassasiyetin asıl otel yangının suçluları için gösterilmesi gerekir.

İlerideki aylarda Türkiye’yi asıl endişelendirmesi gereken ABD’nin 47. Başkanı Trump’ın dış politikası ve Amerikan ekonomisinde alacağı önlemler olacak. Trump, yemin sonrası konuşmasında, dış politika konusuna değinmedi. Sadece Panama kanalının ABD’ne dahil edileceğini, Meksika Körfezinin adını Amerikan Körfezi olacağını belirtti.

Trump’ın ikinci dönemde seçtiği yöneticiler Trump’a sadakatle bağlılar. Trump aleyhine açılan davalardan beraat etti. Bu nedenle ikinci dönem Trump’ın önü tamamen açık. Suçluluğunu teyid eden Senatörler, emekli generaller artık yok.

Yemin konuşmasında Kanada ve Grönland’ı kendi topraklarına katacağını ifade etmedi. Bunda Avrupa ve AB’nin verdiği mesajlar etkili olmalı. Özellikle Suriye’den HTŞ lideri Ahmet el Şara, Mazlum Abdi ve İlhan Ahmet gibi Kürt liderlerin ve Netanyahu’nun gönderdikleri tebrik mesajları Trump’ın gururunu okşayan cinsten. Trump, Gazze’yi çok beğendiğini, sahil ve havasının çok güzel olduğunu burada muhteşem işler yapılabilir derken Filistinlileri de Endonezya’ya göndermeyi istiyor. Trump, pragmatik yönüyle, kemikleşmiş sorunlara tuhaf çözümler buluyor. Batı Şeria’ya İsrail’in yerleşmesi için kararnameyi imzalıyor. Trump’ın İsrail yanlısı olduğu ilk ve ikinci dönemde de açık. Hatta yemin töreni sırasında geleneksel olarak bir imamın da ABD’ndeki Müslümanları temsilen konuşma yapması beklenirken İmam Eyüb’ün listeden çıkarıldığını nedeninin ise İsrail’i eleştirerek bu ülkenin Filistinlilere soykırım yaptığını söylemesi olmuş. Trump, iki milyona yakın Filistinlinin Endonezya’ya gönderilmesi planını yemin sonrası Oval Ofis’te gazetecilere açıklıyor. İsrail Filistin savaşında Filistin’in yanında yeralan ve İsrail’i en sert şekilde eleştiren Endonezya makamları ve Endonezya Dışişleri Bakanlığı ise 21 Ocak 2025 tarihinde bir açıklama yaparak bu planı kesinlikle reddetti.

Suriye konusundaki görüşlerini henüz açıklamayan Trump’ın bu öngörülemeyen planlarını yakından takip etmek gerekir. İki milyondan fazla Filistin’in anavatanlarından sürülmeleri ve topraklarını Hawai gibi yazlık cennete dönüştürme fikri epey tartışılacağa benzer. Filistinlilerin Türkiye’ye kabul edilmesi ise zaten 10 milyona yakın mülteci ve sığınmacının bulunması nedeniyle imkansız. Yine de dikkatli olalım derim.

Trump’ın yemin gecesi ofisinde imzaladığı Kararnameler arasında 19 Nisan 2019’da kendisini destekleyen ve Kapitol Binasına (Senato ve Temsilciler Meclisi ile Dışişleri Bakanlığını bünyesinde barındıran bina) girerek binayı talan etmeleri sonucu ağır cezalar alan 1600 mahkumu affetmesi olmuştur.

Diğer kayda değer Kararname ise 1 Şubat 2025’den itibaren Meksika ve Kanada’dan yapılacak ihracata % 25 vergi uygulanmasıdır. Bu sadece Kanada ve Meksika’yı değil Türkiye dahil global ticaret yapan tüm ülkeleri etkileyecek bir karardır. Trump, aynı gece Dünya Sağlık Teşkilatı ve İklim Değişikliği Anlaşmasından ABD’yi çıkaran Kararnameleri de imzalamıştır.

Yeni Başkanın sağının solunun belli olmadığı anlaşılıyor.

Selahattin İnal’ın bestelediği rast makamındaki “Yemin ettim bir kere dönmem geri bunu bil” şarkısı Trump’a çok uygun. Ekonomik krizde olan Türkiye’nin kısır iç politik çekişmeleri bir yana bırakıp dış politika ve ekonomik ilişkilerine ağırlık vermesi gerekir.