Cehalet demeyeyim, ayıp olur; ilgisizlik, konuyu ya da karşıtını küçümseme, kendisiyle dopdolu olmak ya da hiçbir fikri olmadan kararlar almak da diyebiliriz. Kibir ve bilgisizlik, ya da diğer bir deyişle aptallık.
Bu yazılanlar, sanki şu an bizi yönetenlerin çoğunu betimlemek için de kullanılabilir. İran’ı yöneten hacı-hoca kesimi için de geçerli. Ancak kesinlikle Netanyahu ve dışişleri bakanı için, ABD’deki senatörlerin büyük çoğunluğu için ve tabii ki İsrail’de Filistinlilere hayvan gözüyle bakan tüm yetkililer için en yalın haliyle de. Adamlar Kürt devleti kurma derdinde. Kürtler daha iyi yaşasın diye değil, kendi çıkarları için! Bizim Kürt kökenli olan Maliye ve Dışişleri bakanlarımıza çok iş düşüyor ama ikna etmek mümkün olmaz diye tedirginim.
Ben bir nesil veya bu aylar ve yıllardan bahsetmiyorum. Kendine Türk ya da Türk vatandaşı diyen Türkler, Kürtler, Çerkezler, Lazlar, Farslı şiir sever İranlılar ya da savaşı fazla sevmeyen Araplar, ABD’yi yöneten ve soyan İsrail lobisini göremiyorlar, anlamıyorlar sanmayın.
Arada bir tek fark var: Atom bombası. “Yasadışı” olan, eğer uluslararası hukuku ve anlaşmaları yok sayarsak, İsrail’de olan ve diğerlerinde olmayan o. Ve tüm kibirleri buna bağlı. Türkiye’nin de çok çabuk bir atom bombasına gereksinimi var. Önümüzdeki aylarda bir dizi suikast olacağından korkuyorum. Donald Trump’a da denediler. John Mearsheimer, Stephen Walt, Ilan Pappe, Elon Musk, Andrew Napolitano, JD Vance, Peter Thiel, Alastair Crooke ve tabii bilhassa Jeff Sachs’ın tehlikede olabileceğinden tedirginim.
Olan biteni anlamak için, belki geçen haftalarda yayınladığım “Yolunu kaybeden kavim yardım diye bağırıyor” yazısını okursanız, düşünce ve tedirginliğimin nedenini daha iyi paylaşmış olacağım.
NATO üyeliği, Türkiye’yi sadece Ruslar’a karşı korumuyor. Son 40 yıldır özellikle ABD’ye karşı da koruyor. Bir an evvel atom bombası gerekiyor artık. Bu ikiyüzlülük ile başka türlü baş etmek mümkün değil.