Tugay: Şerhimi paylaşarak imzalayacağım

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturulan İzmir Körfezi Bilim Kurulu’nun hazırladığı 15 maddelik 'İzmir Körfezi Acil ve Kısa Vadeli Eylem Planı’nın Körfez’i temizlemek için yeterli olmayacağını söyledi.

İzmir Körfezi’nin temizlenmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturan Bilim Kurulu’nun hazırladığı 15 maddelik planla ilgili çekincelerini dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Şu anda imza atmamızı istedikleri 15 maddelik plan uygulamaya geçtiği zaman ben Körfez’in istediğimiz kadar temizleneceğine inanmıyorum” diye konuştu.

“Dünya Bankası ve İller Bankası kredileriyle ilgili netlik oluşmalı”
Basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Başkan Tugay, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’in tabi ki kamusal anlamda en güçlü kuruluşudur. Dolayısıyla buradaki soruna biz irade koyarak en güçlü şekilde sahip çıkacağız, üzerimize düşeni yapacağız. Ama hükümetimizden beklediğimiz bazı destekler ve onaylar var. Bunlarla ilgili halen belirsizlikler var. Sözlü olarak yapacağız, edeceğiz dendi ama yazılı olarak o metinde de yer almayan bir sürü konu var. Bunların açıklığa kavuşması gerekiyor. Hiç olmazsa Dünya Bankası’ndan, İller Bankası üzerinden bize verilecek olan kredilerle ilgili bir netlik oluşmasını bekliyorum” dedi.

“Bakanlık onaylı proje neden uygulanmıyor”
2017 yılında bakanlıkça da kabul edilmiş sirkülasyon ve navigasyon kanalları projesi olduğunu hatırlatan Tugay şöyle devam etti:
“Bunun Körfez’in temizlenmesi için yapılması gerektiğini bakanlık kabul etmiş. Ama bugün bu planda bunlardan bahsedilmiyor ve bunlarla ilgili araştırma yapılacak, gerekli görülürse bunlar yapılacak deniyor. Ama anlayamadığımız şey, 2017’de zaten bakanlığın onayını almış bu proje neden şu anda uygun görülmüyor ve uygun görülmüyorsa yerine ne yapılacak bunun da söylenmesi lazım. Körfez’in bundan sonra kirlenmemesi için yapılması gereken şeyleri tarif ediyoruz, hepimiz bunun bilincindeyiz. Ancak var olan kirliliğin temizlenmesi, dip taraması, kanal oluşturulması gibi konularla ilgili çalışmaların neler olduğu belirlenmiş değil. Buralardaki boşluklar bende bir tereddüt doğurdu, o yüzden arkadaşlarımıza çalışmalarını söyledim. Ondan sonra onun üzerine bazı konularda düşüncelerimi oraya yazarak, parantez açıp şerhimi paylaşarak bu şekilde imzalayacağım.”

“Belediye yapsın biz denetleyelim diyerek olmaz”
“Başından beri takip ettiğim süreçte hep ‘her şeyi belediye yapsın biz de belediyeyi kontrol edelim’ gibi bir yaklaşım var. Yani Çevre Şehircilik Bakanlığı İzmir’in de bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı İzmir’in de bakanlığı. Yani bakanlıklarımızın bu konulara sahip çıkmaları lazım. Bu sadece bir kirlilik, arıtmadan kaynaklı bir kirlilik değil. Derelerden gelen, sanayi tesislerinden gelen uzun yıllardır, hatırlarsanız daha o Yeşildere’deki tabakhaneler zamanından gelen bir kirlilik bu kirlilik. Onların birikimiyle oluşmuş bir durum bu, dipteki o çamur ve birikinti. Yani dolayısıyla CHP’li belediyelerin ihmallerinin sonunda bu kirlilik oluştuğu ve dolayısıyla sadece onlar sorumlu gibi bir yaklaşım çok haksız bir yaklaşım. Bunun bir kere bilincinde olmak lazım. Diğer taraftan bugün önümüzde ciddi bir sorun var. Bu sadece belediyenin sorunu değil, sadece İzmir’in sorunu değil. Yani İzmir Türkiye Cumhuriyeti’nin bir şehri, o yüzden İzmir’in böylesine büyük bir sorununa bakanlıklar sonuna kadar sahip çıkmak zorunda. Belediyeler yapsın, biz de belediyeleri denetleyelim yaklaşımıyla, bu olmaz.”

“Sorun tüm İzmir’in, tüm Türkiye’nin sorunu”
“Sayın Bilal Saygılı’ya katılmıyorum, onunla aynı görüşte değilim. Bu sorun Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu değil. Bu sorun sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorunu değil. Bu sorun tüm İzmir halkının, İzmir halkının içerisinde AK Parti’ye oy vermiş insanlar da var. MHP ve başka partilere oy vermiş insanlar da var, onların da sorunu, tüm Türkiye’nin sorunu. Bu sorun sadece 15-20 senede oluşmuş bir sorun değil, çok daha eskiden beri olan bir sorun. O nedenle onların da yardımcı olması, çalışması gerekiyor, proje geliştirmesi gerekiyor, samimi destekleri gerekiyor.”

“Birçok konu bakanlığın yetki ve sorumluluğunda”
“Bir kere problem ağır bir problem. Uzun süreli, yoğun bir çalışma gerektiriyor. Maddi açıdan da ciddi bir kaynağa ihtiyaç var. Dolayısıyla hemen yapalım diyemiyorlar, bunu anlıyorum. Ama bedeli ne olursa olsun sahip çıkmamız gerekiyor ve bu sorunu ve çözmemiz gerekiyor. Ayrıca birçok konuda yetki zaten bakanlıkta. Yani Körfez’in dibindeki temizlik çalışmaları bakanlığın yetkisinde. Orada o kanallar oluşturma çalışmaları bakanlığın yetkisinde. Sanayi tesislerinin kontrolünün yetkisi tamamen bakanlığın yetkisinde. Körfez’e akan derelerin Gediz Nehri de dahil pek çoğunun temizliğiyle ilgili denetimlerin yetkisi bakanlığın elinde. Gemilerle ilgili, limanla ilgili yapılacak denetimler tamamen bakanlıkların yetkisinde. Tersaneyle ilgili durum tamamen bizim yetkimizin dışında. Bunlarla ilgili hiç konuşmayacak mıyız? Bunları gündeme getirmeyecek miyiz? Bunlar devam ederken Körfez’i temizleyemeyiz. Yani bunu anlamaları lazım. O yüzden yetkinin, sorumluluğun büyük ölçüde bakanlıklarda olduğu bir durumda belediye arıtmayı falan halletsin, gerisi hallolur demekle olmaz bu iş. O kadar basit değil. O temizliği aktif olarak bakanlıklar yapmak durumunda, biz yardımcı olacağız. Onu söylüyorum, gücümüz yettiğince mutlaka bu işin içinde olacağız. Hatta daha önce de söyledim, hiç kimse hiçbir şey yapmasa biz yapacağız. Ama bu 15 maddelik eylem planı Körfez’i temizlemek için şu anda yeterli değil. Bununla ilgili bir çekincemiz olduğu için şu anda bunları konuşuyoruz.”