Bilgilendirmeler…

Önemli gördüğüm bazı konuları, sayın okurların bilgisine sunmanın yararlı olduğunu düşünmekteyim.

 

1- İktidar mensupları, başta sayın AKP Genel Başkanı ve Maliye Bakanı olmak üzere devamlı olarak ekonomide pembe tablolar çizmeyi sürdürüyorlar. Yandaş medyanın da desteği ile beyin yıkama gayretlerine devam ediyorlar. Gelir dağılımındaki (devamlı büyüyen) uçurumu, mülteci işgalini; tarımdaki sanayideki, ekonominin tümündeki çöküşü, sağlık ve eğitimdeki dibe vuruşu, ücretlilerini, emeklilerin, işsizlerin, çiftçilerin feryatlarını görmezden geliyorlar. Hiç umursamıyorlar. Din istismarcılarına da her türlü desteği veriyorlar. (Ülkemizde 10 binden fazla sahte seyit vardır.)

  1. a) Neymiş? Enflasyon inecekmiş? Devamlı yazıyorum önemli olan enflasyon oranı değildir. Reel gelir düzeyidir. Satın alma kapasitesidir. Kaldı ki TÜİK’in rakamlarının uydurma olduğu herkesin malumudur.
  2. b) Bu iktidar zenginlerin ve yandaşların dostudur. Fakirler umurunda değildir. Yap-İşlet soygunu ile kamu arazilerinin kıyıların vb. değerlerin yandaşlara peşkeş çekilmesi ile yandaş zenginler, daha da semirtilmektedir. (Tüm mevduatın yüzde 70,1’ine sahip olan (Toplam 11,8 Trilyon TL) milyoner sayısı, 512.284 kişi artarak, 1.079.399’dan 1.591.683’e yükselmiştir.) Bu arada, maden arama, HES kurma vb. bahanelerle yeşil katliamı devam etmektedir. Kıyılar halka kapanmaktadır. Karşı çıkan vatanseverlere polis ve jandarma baskısı uygulanmaktadır. Ülkede tam bir baskı rejimi hüküm sürmekte, herkes dalkavuk olmaya zorlanmaktadır. (Bu arada Bilal Erdoğan’ın da babası gibi ekonomist olduğunu öğrendik?)
  3. c) Bu arada başta saray olmak üzere lüks, israf, geometrik dizi ile artmaktadır. 9 Eylül törenlerine, tasarruf bahanesi ile Solo Türk’ü yollamayan saray, her bir dakikada 12.996 TL harcamaktadır. Tam anlamı dipsiz kuyu olmuştur. Gösteriş harcamalarının, koruma giderlerinin haddi hesabı yoktur. Elbette, sonradan görme, görgüsüz zenginlerimiz de bu yarışta, geri kalmamaktadır. Lüks araç satışları patlamıştır. İsviçre’den yapılan lüks saat ithalatı 6,8 milyar TL’dir. Kırtasiye malzemesinin yüzde 70’i ithal edilmiştir. Bu yılın ilk 8 ayında, kiralık kara taşıtlarına 2,7 milyar, hava taşıtlarına da 3,5 milyar TL ödenmiştir. Her yıl (nedense bakanlık matbaalarında değil de yandaşların matbaalarında basılan) 200 milyon ders kitabı çöpe gitmektedir. En büyük bütçeye sahip, ailece lüks tutkunu, 7 yılda 42 ülke gezen, Evliya Çelebi’ye fark atan, Medine’de bile makam aracı bulunan Arapça bilmediği ortaya çıktıktan sonra, şimdi de (Dinimizin en önemli şartı) Kelime-i Şehadeti bile yanlış söyleyen Diyanet İşleri Başkanı ayrı bir kötü örnektir. Dinimize büyük zarar vermekte, özellikle gençleri dinimizden soğutmaktadır. Asli görevini bir yana bırakmış ve iktidarın emrine girmiştir. İstifa etmeyi de hiç düşünmemektedir. (Nedense iktidarın tayin ettiği kişilerde istifa etmek gibi bir haslet yoktur. Mesela mezuniyet törenlerinde tüm talebeler ve veliler, konuşma yaparken ODTÜ rektörüne tepki gösteriyor, sırtını dönüyor bay rektör hala koltuğu terk etmiyor. Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu.)
  4. d) Tarım ithalatına, 22 yılda 160 milyar dolar ödenmiştir. Bu para Türk çiftçisine verilseydi tarım sektörü zirveye çıkardı. Nebati’nin icadı KK Mevduata da 2 yılda 1 Trilyon 58 milyar TL ödenmiştir.
  5. e) İktidarın dış mihrakların baskısı ile Türkiye’nin sırtına yüklediği mülteci kamburu, bizi sömürmeye ve milyarlarca dolarımızı savurmaya devam etmektedir. Bu konuda ileri sürülen hiçbir gerekçe de doğru değildir. Tam anlamı ile “Ülkeyi Araplaştırma, Türkleri azınlığa düşürme projesi” devam etmektedir. Gelecekteki çok büyük tehlikeler önemsenmemektedir. Çocuk fakirliğinde yüzde 21,8 oranı ile dünya 2.’si olmamız ve uyuşturucu salgını umursanmamaktadır.
  6. f) İkide bir vergi reformu ve orta vadeli program masalı anlatılmaktadır. Hepsi de fos çıkmakta ve hiçbir hedefe ulaşılmamaktadır. Zira bu iktidar zenginlerden vergi faizcilerinden ve yandaşlardan vergi almaz. Fakirlere yüklenir. Yurt ve huzurevi ücretlerine insafsız zamlar yapılır. KDV ve ÖTV oranları yükseltilir. Doğu ve Güneydoğu illerindeki lüks ev süper lüks araç sahiplerinden vergi toplanmaz. Batıdaki yatların otellerin ve lüks villaların kime ait olduğu araştırılmaz. Hatta emlak vergileri su ve elektrik paraları bile toplanmaz. Nerden buldun kanunu servet beyanı, hayat standardı esasları, gerçek gelir bildirimi vb. temel tedbirler düşünülmez. Hesap uzmanlarının maliye müfettişlerinin tekrar ihdasına yanaşılmaz. Ciddi bir denetim mekanizması kurulmaz. Bol bol laf üretilir. (Bütçe açığı da 8 ayda 973, 5 milyar TL oldu. Faiz gideri 764 milyar TL’ye ulaştı. Devletin borcu 8 trilyon 338,8 milyar TL oldu.)