İlk ders: Çanakkale’den Gazze’ye…

İçinizden ne alakası var şimdi Çanakkale ile Gazze’nin demişsinizdir. Okula giden çocuğu olmayanlar da öğrensin. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersi tüm sınıflarda, Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi teması olarak işlendi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin geçen hafta 81 ile gönderdiği resmi yazıda, yeni eğitim öğretim yılının ilk dersinde Çanakkale ve Gazze temasının işleneceğini önceden duyurmuştu.

40 dakika sürmesi planlanan açılış dersinde Türk ve Filistin halklarının Çanakkale Savaşı’nda birlikte gösterdiği fedakarlığın ve bugün Gazze’de süren direnişin anlatılacağı ve iki halk arasında dostluk ve kardeşlik bağlarının vurgulanacağı ifade edilmişti…

Yanlışları düzeltmeye nereden başlasam bilmiyorum. Hadi en sondan söyleyeceğimi ilk baştan şöyleyeyim; Sayın Milli Eğitim Bakanı Müfredat Programı neden değişiyor, ihtiyaç analizi yaptırdınız mı gibi sorularımıza,10 yıl süresince analizler yapıldı ve yeni müfredat ona göre hazırlandı diye cevaplamıştı. Görüyoruz ki hazırlanan müfredat hem ihtiyaçlara cevap vermekten hem de pedagojik ilkelerden uzak ve tamamen ‘siyasal-ideolojik’ içerikte hazırlanmış!..

Çocuk olduğunuzu düşünün. Uzun bir aradan sonra koşarak güle oynaya okulunuza gidiyorsunuz. Bırakın da ilk dersin ne ve nasıl olması gerektiğine sınıf öğretmeni karar versin. Daha ilk günden savaş, kan, gözyaşı, ölüm göstermenin alemi var mı? Çocuk psikolojisine bunu mu uygun gördünüz! Ne gerek vardı Çanakkale ile Gazze arasında zoraki bir ilişki kurmaya, tarihi çarpıtmaya?

Yeni dönemin ilk dersinde bunun yerine “evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük, barış ve yardımlaşma, çevre” gibi konuları işlemek hiç mi aklınıza gelmedi?

MEB’in müfredat değişikliğiyle, öncelikli hedefinin iktidarın siyasal ideolojisinin açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılması olduğu açıktır. Öğrencilere evrensel vatandaşlık, insan hakları ve barış konularında eğitim verilmesi gerekirken tamamen ümmetçi bir ders içeriğinin hazırlanmış olması tam da müfredat değişikliğine karşı çıkışımızın temelini oluşturmaktadır.

Yeni müfredat değişiklikleri çevresinde önümüzdeki dönemde sık sık karşılaşacağımız bu tür uygulamalar eğitime yönelik siyasal ideolojik bir müdahale anlamına gelecektir.

Bu tür ders içeriklerinin, öğrencilerin eleştirel düşünce becerilerini geliştirmesi, farklı bakış açılarına açık olmaları ve evrensel değerlere saygı göstermeleri için yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Ders içerikleri hazırlanırken iktidarın siyasal ideolojik bakış açısına göre değil pedagojik ilkelerin ve bilimin temel alınmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca derslerin içerikleri öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavratmayı hedefleyen laik ve bilimsel olması gerektiği görüşündeyim.

Yeni eğitim öğretim yılı sadece tartışmalı müfredatla değil, yüksek eğitim giderlerinden beslenmeye, okullardaki fiziki yetersizlikten temizliğe kadar pek çok sorunla başladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, eğitim giderleri ağustos ayında yıllık bazda yüzde 120,81 arttı.

Eğitim Sen’in araştırmasına göre, temel kırtasiye ve okul ihtiyaçlarında en az yüzde 50 ve yüzde 70 arasında artış yaşandı.

Buna göre iki çocuklu bir ailenin bu yıl yaptığı okul alışverişi masrafı, geçen yılın iki katına çıktı.

Eğitim Sen, birçok ailenin hayat pahalılığı sebebiyle çocuklarının en temel okul ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldiğini söylüyor

MEB’e göre bu ilk ders, öğrencilere “vatan sevgisi, yardımlaşma, adalet, özgürlük ve kardeşlik” gibi değerleri Çanakkale Savaşı ve Gazze direnişi üzerinden öğretmeyi amaçlıyormuş. Bakan Tekin’in gönderdiği resmi yazıda, Türkiye Yüzyılı Maarif Model’inin erdem, değer, eylem çerçevesinde kavramsallaştırıldığı belirtiliyor.  Erdem ve değer gibi kavramlar soyut kavramlardır. Kesin bir tanım yapılmamış. Ölçütleri nedir? Ölçme-Değerlendirme nasıl yapılır belli değil. Herkes kendi anladığına göre uygulayabilir.

Modelin ana hedefinin, eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandan ise nihai hedef olan huzurlu aile ve toplum ile yaşanabilir çevrede huzurlu insana ulaşmak olduğu ifade ediliyor. Nihai hedef huzurlu aile! Zaten bir zamanların Genel Kurmay Başkanı ve de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akarda eğitimin amacı Allah korkusudur dememiş miydi?

Derste Mithat Cemal Kuntay’ın On Beş Yılı Karşılarken ve Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitlerine şiirlerinin de okunacağı duyurulmuştu. Umarım okunmuştur.

Tavsiyem bunların yanında Falih Rıfkı Atay’ın yedek subay olarak katıldığı 1. Dünya Savaşı’ndaki anı ve izlenimlerinden oluşan ve Osmanlı İmparatorluğunun savaşta içine düştüğü durumu ortaya koyan eseri Zeytindağı Kitabının da okutulmasıdır. Okutulsun ki çocuklarımız o dönem Suriye, Filistin ve Hicazda yaşanan bir devrin çöküşünü, ümmetçi bir imparatorluğun yok oluşunu, dostu, düşmanı, gerçekleri öğrensin.

Anne ve babalardan özellikle rica ediyorum. 4.ve 5.sınıftan itibaren çocuklarınıza Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı Kitabını okutunuz lütfen.