Bu yıl ilk kez uygulanmaya başlanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile eleştirilen MEB, bu defa çektiği video ile tepkilerin odağında. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin geçen hafta 81 il milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği resmi yazıda, yeni eğitim öğretim yılının ilk dersinde Çanakkale ve Gazze temasının işleneceğini belirtmişti. 40 dakika sürecek açılış dersinde Türk ve Filistin haklarının Çanakkale Savaşı’nda birlikte gösterdiği fedakarlığın anlatılacağı kaydedilmişti. Devamında Gazze’deki süren direnişin anlatılacağı ve iki halk arasında dostluk ve kardeşlik bağlarının vurgulanacağı ifade edilmişti.
Öyle de oldu. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersi tüm sınıflarda, “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” temasıyla başladı. NOW Haberin haberine göre, ilk derste gösterilen videoda Çanakkale’de verilen mücadele anlatılırken, Mustafa Kemal Atatürk’e yer verilmedi. Haberde konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü öğretim programlarından ve ders kitaplarından çıkarma çabasına” son verme çağrısı yaptı. Özçağdaş, “Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılar çocuklarımıza uygun bir dille anlatılmalı ve Filistin ile tarihsel bir kardeşliğimizin olduğu vurgulanmalıdır. Okullarımızda ‘Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi’ temalı ders işlenirken, Gazze’de soykırım yapan İsrail ile ticaret vb. gibi temaslar devam etmektedir. Ülkeyi yönetenlerin İsrail sevdası hiç bitmemiştir. Öte yandan ‘Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi’ temalı dersin içeriğinde Çanakkale kahramanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yer verilmemesi düşündürücüdür. Öyle ki, Diyanet İşleri Başkanı Çanakkale Savaşı’nı anarken verdiği hutbelerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını geçirmemeye özen göstermektedir. Milli Eğitim Bakanı da bunu bilinçli olarak yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Eğitim Bakanı, Atatürk düşmanlığından derhal vazgeçmelidir. Bakan, türlü bahanelerle Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü öğretim programlarından ve ders kitaplarından çıkarma çabasına son vermelidir. Cumhuriyet sayesinde Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturan Yusuf Tekin, ‘Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi’ içerikli ders planında eksik bıraktığı Atatürk vurgusunu yapmalıdır. Bakanlığı bu doğrultuda, çocuklarımıza uygun bir dille barış ve kardeşlik gibi evrensel değerleri de içine alan içerikler hazırlamaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Dersin içeriği siyasal ve ideolojik”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), dersin pedagojik ilkelerden uzak olduğunu ve ‘siyasal-ideolojik’ içerikte hazırlandığını belirtti. Sendika yazılı açıklamasında, yeni dönemin ilk dersinde bunun yerine ‘evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük, barış ve yardımlaşma’ temalarını işleyeceklerini duyurdu.
MEB’in müfredat değişikliğine de eleştiri getiren sendika, sadece ulusal ve dini değerler üzerinden şekillenen bir vatanseverlik anlayışının temel alındığını söyledi: “MEB’in müfredat değişikliğiyle öncelikli hedefinin iktidarın siyasal ideolojisinin açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılması olduğu aşikârdır. Öğrencilere evrensel vatandaşlık, insan hakları ve barış konularında eğitim verilmesi gerekirken tamamen milliyetçi bir ders içeriğinin hazırlanmış olması tam da müfredat değişikliğine karşı çıkışımızın temelini oluşturmaktadır. Yeni müfredat değişiklikleri çevresinde önümüzdeki dönemde sıkı sık karşılaşacağımız bu tür uygulamalar eğitime yönelik siyasal ideolojik bir müdahale anlamına gelmektedir. Bu tür ders içeriklerinin, öğrencilerin eleştirel düşünce becerilerini geliştirmesi, farklı bakış açılarına açık olmaları ve evrensel değerlere saygı göstermeleri için yeniden değerlendirilmesi gerekmekte, ders içerikleri hazırlanırken iktidarın siyasal ideolojik bakış açısına göre değil pedagojik ilkelerin temel alınmasına dikkat edilmelidir.”
Sendika ayrıca MEB Bakanı Yusuf Tekin’i eleştirerek, “Çocuklara ‘barış, kardeşlik, dostluk’ gibi değerleri öğretmek istiyorsanız okulların açıldığı ilk gün susun, evinizden çıkmayın. Sizin kin ve nefret kokan sözlerinizden bir gün bile uzak kalmak hepimiz açısından geçici de olsa bir huzur sağlayacaktır” dedi.
*********
Ecevitsiz, Erbakansız, Güneşsiz Kıbrıs Belgeseli
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB), Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü kapsamında hazırlanan belgeselde harekatın mimarları olan isimlere hiç yer vermedi. İngilizce altyazılı hazırlanan belgeselde harekatın mimarları olan dönemin Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve Dışişleri Bakanı Turan Güneş’e yer verilmedi.
Bakanlığın 55 dakikalık belgeselinde Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethi, İngiliz idaresine girmesi, Rumların Türklere yönelik insanlık dışı vahşeti, “Kanlı Noel” ve 1974’de Türk askerinin adaya barış getirmesi anlatılıyor.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06.20’de, “Biz savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz” diyerek harekatı bütün dünyaya duyurdu. Harekatının parolası ‘Ayşe Tatile Çıksın’ olarak belirlenmişti.
Ayşe, dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızıydı. 20 Temmuz sabahı Türk askeri Girne’ye havadan indirme ve denizden çıkarma yaptı. Savaş uçakları Rum mevzilerini bombaladı. Üç gün içinde Girne ve Lefkoşa’nın tamamı alındı ve ateşkes ilan edildi. Sampson görevi bıraktı, Yunanistan’da askeri rejim sona erdi. Ardından 2. harekat başladı. Mağusa ve Lefke de alındı. 17 Ağustos’ta Ada özgürlüğüne kavuştu.
Belgesele ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, belgeselde, Osmanlı döneminde adadaki Türklerin ve Rumların barış içinde yaşadığı aktarılırken, İngiltere’nin adayı ilhak etmesinden sonra ise yaşanan çatışmalar detaylı şekilde anlatılıyor.
Kıbrıs adasının hiçbir zaman Yunan idaresinde olmadığına vurgu yapılan belgeselde, 1955’de EOKA terör örgütünün kurulmasıyla adayı Yunanistan’a bağlamak isteyen teröristlerin Türklere yaptığı insanlık dışı katliamlara yer veriliyor. Rumların saldırılarına maruz kalanların anlatımlarına yer verilen belgeselde, o dönem EOKA terör örgütünde yer alan Rumların işledikleri acımasız cinayetlerin itirafları da bulunuyor.
Belgeselde, Rum saldırılarına karşı Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kurulması, Erenköy’de Türklerin direnişi ve 20 Temmuz 1974’te Türk ordusunun adaya yaptığı çıkartma anları tarihi görüntülerle aktarılıyor. Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine bağlı Foto Film ve Görsel Yapım Merkezi Komutanlığı tarafından hayata geçirilen belgesel için, harekatın yapıldığı bölgelerde, EOKA Rum Terör Örgütünün katliam yaptığı yerlerde, şehitliklerde, adada konuşlu Türk birliklerinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tarihi alanlarında ve müzelerde çekimler yapıldı.