Ahmet Kutsi Tecer’in şiiri… Hani ilkokul sıralarında söylediğimiz şarkı vardı ya…
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Öyle biliyorduk ama hiç de öyle değilmiş… Gitmedikçe, gelmedikçe, sahip çıkmadıkça o köyler bizim olmaktan çıkmış… Yozlar, yobazlar, katiller sarmış oraları…
Gidilmedikçe daha çok Narinler, Leylalar ölümü yaşayacak o köylerde… Cahiller, caniler çoğalacak…
Köy Enstitülerimiz vardı bir zamanlar… İlim bilim yuvaları… Bugün Finlandiya örnek gösteriliyor ya eğitimde… Oysa Cumhuriyetle birlikte kurulan Köy Enstitülerimiz vardı bizim… En alasından ilim ve bilime, eğitime dair ne varsa götürmüştü köylerimize bu enstitüler…
Kapatılmasaydı o eğitim kurumları, öldürülen Narinler olmayacaktı bugün emin olun… Hak ettikleri çocuklukları yaşayacaklardı öldürülen kızlarımız… Yumruklanmayacaktı kadınlarımız…
Kapatılmasaydı Köy Enstitüleri küflenmiş beyinler olmayacaktı o köylerde…
Ve Narinler annelerinden gelinlik giymeyi istemeyeceklerdi çocuk yaşta… Kitaplar isteyeceklerdi emin olun ki… İlim için, bilim için yaşayacaklardı…
8 yaşında bir kız çocuğunun hayali olabilir miydi gelinlik…
Ne işi olurdu tabutunun üzerinde duvak 8 yaşındaki kız çocuğunun… Oyuncaklar varken… Okul önlüğü varken… Kitaplar varken…
Öldürülen bir kız çocuğu ve onun cenaze töreni… Ekranda İzliyorum erkekler ön safta… İkinci bin yılda… Dünyanın en güçlü ülkelerinde kadınlar yönetimlerde yerini almışken…
İmam sesleniyor Narin’in cenazesinde “Hanım kişiler arkada saf durabilirler”… Lütufmuş gibi… Hala eşitsizlik, hala körü körüne kadına yönelik baskı… Hala aşağılama… Kadın neden arkada olsun? Ah bir soran, sorgulayan olsa orada… Eğer musalla taşında insanlığımız yatıyorsa neden hala kadınlar arka saflarda?
Eyyy kadını arkaya iten beyin! Bu memleket bağımsızlığını 100 yıl önce Nene Hatunlar, Ayşe Kadınlar, Fatma Analar ile kazanıldı… Hastalığında gittiğin doktor kadın, bindiğin uçağın pilotu kadın… Koca koca kentleri planlayan, inşa eden mühendisler kadın… Ordunun içerisinde subaylarımız kadın… Daha nice meslekler kadının içerisinde olduğu…
Değiştirin bu kafaları!
Şunu bilin ki bizler; sizlere rağmen bu dünyada Narinleri yaşatmak için var olma mücadelemizi sürdüreceğiz yılmadan…
Neden mi?
1968 yılında çok sevdiği memleketi Erzurum’u, köyü Pınarlı’yı bırakıp kızlarını okutmak için Ankara’ya göç etmiş bir babanın ve annenin evladı olarak Atatürk’e, babama, anneme ülkeme karşı borcum var…
Kazanılmış haklarımızı kaybetmemek için sorumluluğum var… Narinler yaşasın diye gidilmesi gereken çok köy var…
Sorumluluğumuz var özgürlükler için…
Var olmalıyız, çok olmalıyız… Yapacak çok işimiz var, adalet için, aydınlık için, memleketimiz için!