Ağustos ayı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için kutlu bir ay. Şanlı Cumhuriyetimizin yolunu açan zaferlerle dolu bir ay. Bu nedenle Ağustos gelince koltuklarımız kabarıyor. Bu yıl Ağustos, ülke genelinde yerleşim yerlerine kadar yanaşan orman yangınlarının sıkça görüldüğü bir ay da oldu ne yazık ki. Ülkenin dört bir yanı alevlere büründü. Ormanlarımız barındırdıkları her türlü canlı varlıkla birlikte cayır cayır yandı.
TMMOB (Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) İzmir’deki yangınlarla ilgili kapsamlı bir rapor yayınladı. Bu raporu ve konuyla ilgili çeşitli görüşleri inceledikten sonra bazı önemli noktaları sizlerle paylaşmak istedim.
Yangın raporu
İKK raporu her şeyden önce son yıllardaki orman yangın alanlarındaki artışa dikkat çekiyor. Buna göre 2011-2020 yılları arası yılda ortalama olarak 2631 yangında 8999 hektar alan yanmışken, yalnızca 2023 yılında 2579 yangında 15520 hektar yer yanmış. Yangınların çıkış nedeninin yüzde 32’si ihmal ve dikkatsizlik, yüzde 5’i kasıt, yüzde 5’i de kaza olarak belirlenmiş. Yüzde 46’sının nedeni belli değil ama yüzde 88’sinin insan, yüzde 12’sinin ise yıldırım vb. doğal kaynaklı olduğu biliniyor. Kaygılanılması gereken başka bir nokta da yangınların kentlerin yakınlarına kadar sokulma sayısının artıyor olması… İKK raporuna göre yangınlara 10 545 yangın işçisi, 13 400 gönüllü müdahale ederken 105 helikopter, 26 uçak, 1078 arasöz vb. kullanılmış. Sayılar ilk bakışta yeterli görülse de özellikle korkunç sıcaklıklara erişen ateşle yiğitçe mücadele eden itfaiye erlerinin ve gönüllülerin sayısının artırılması gereği de ortada… Olağanüstü şartlarda yangınla mücadele eden kahramanların dinlenebilmeleri, daha dinç kalabilmeleri için de sayıları artmalı. Gönüllü çalışmalara en iyi örneklerden bir tanesi 2021 yılında Muğla çevresindeki yangınlarla mücadeleye büyük destek veren ve yangınları önleyici çalışmalara etkin bir şekilde katılan “Akyaka Afet Gönüllüleri” örgütlenmesi. Bu gönüllü gurubuna ilişkin daha fazla bilgi almak isteyenler bilgi@akyakaafetgönüllüleri.org sitesine başvurabilir.
Eşgüdüm yok
Yangınlarda ortaya çıkan önemli bir sorun, müdahale eden kurumlar, özellikle de Orman Genel Müdürlüğü ekipleriyle yerel yönetimlerin itfaiye ekipleri arasındaki koordinasyon (eşgüdüm) eksikliği hatta yokluğu. Ayrıca yerdeki müdahale ekipleriyle havadan müdahale araçları arasındaki eşgüdüm eksikliği de uzmanların vurguladıkları sorunlar arasında yer alıyor. Konuyla ilgili uzmanlardan öğrendiğimize göre, örneğin Karşıyaka çevresindeki yangınlarda, İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinin öncelikle makilerdeki ateşi söndürme önerisini dikkate almayan Orman Müdürlüğü birlikleri zor ulaşılan ormanlık bölgelerde ısrar edince, yangınlar Karşıyaka’nın çeperlerine kadar ulaşmış. Kırsaldaki birçok evin yanması engellenememiş. İKK Raporu, ormanların içinden geçen elektrik dağıtım hatlarındaki bakımsızlığa da parmak basıyor. Yangınların nerdeyse dörtte biri bu bakımsızlıktan kaynaklanıyor. Türk Elektrik Kurumu (TEK) dağıtım şebekesinin özelleştirilmesinin bu konuda olumsuz bir rol oynadığı kesin. Karlarını artırmak için her türlü yolu deneyen bu şirketler dağıtım sistemine yeterince bakım yapmıyor, onları yenilemiyor. Öyle görülüyor ki TEK de bunları gerektiği şekilde denetlemiyor. Bu nedenle hem kayıplar artıyor hem de yangına neden olma ihtimali… Ayrıca dağıtım hatlarının yanı sıra, RES (Rüzgar), HES (Hidrolik), GES (Güneş) gibi enerji işletmelerine, turizm, maden arama gibi tesislere ormanlık alanlarda izin verilmemesi şart! Anayasanın izin vermemesine karşın imara açılmalarına kesinlikle engel olunmalı. Yanmış yerlerin geleceği konusunda Orman Genel Müdürlüğü (OGM) kamuoyuna doğru bilgileri vermekten kaçınmamalı. Yoksa herkesin aklına haklı olarak Bodrum Güvercinlik’te 17 yıl önce yanan ormanlık alanın yerine otel yapılmasına izin verilmesi geliyor. Benzer şekilde Bornova çıkışında yanan alana okul yapılması izni Ankara’dan verilmedi mi? Başta yerel yönetimler ve meslek odaları olmak üzere kamuoyu şeffaf bir şekilde bilgilendirilmedikçe kuşkuların sürmesi engellenemeyecektir. Benim de gözüm Balıklıova’da İlter sitesinin dibinde durdurulan maki yangının açtığı alan üzerinde olacak.
İKK Raporunda değinilen can alıcı nokta orman köylerinin boşaltılmasıdır. Orman köyleri 2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştü. Dikkat edin; orman yangınlarındaki alan artışı da bu yıldan sonra yoğunlaştı. Orman köylüsünün ormanla bağı bundan sonra koptu. Orman köylüsü ormana düşman edildi. Bu durum acilen değiştirilmelidir.
İKK Raporu son olarak şunu vurguluyor: “Bundan böyle ormansızlaşmaya tahammülümüz kalmamıştır. Ormanlar emanetimizdir, ormanlar teminatımızdır, ormanlar insanlığın ve dünyanın geleceğidir. Bu değerli varlığın kamucu bir anlayışla daha etkin korunması için tüm halkımızı ormanlara sahip çıkmaya ve sorumluları daha etkin tedbirler almaya davet ediyoruz.”