Umutsuzluğu aşmak

Ülkemizin ilerici – yurtsever çevrelerinde, mayıs seçimlerinden bu yana yaşanan moralsizlik ve umutsuzluk hali devam ediyor. Muhalefet, tam anlamıyla bir dağınıklığı yaşıyor. Muhalif seçmendeki moralsizliğin ve umutsuzluğun kalıcılaşma tehlikesi taşımasında, muhalefetin dağınıklığı belirleyici oluyor.

Ekonomideki umutsuzluk

Siyasal muhalefetin tavır ve tutumları, var olan olumsuzlukları aşmaya yaramadığı gibi, tam tersine daha da büyütüyor. Ekonomik ve sosyal sorunların burgacında kıvranan yurttaş, adeta tutunacak bir dal arıyor! IPSOS’un araştırmasına göre; haziranda ekonomiden memnun olmayanların oranı yüzde 66 iken, ağustos ayında bu oran yüzde 81’e çıkmış. Yalnızca yüzde 3 oranında memnun olan kalmış. Yurttaş gelecekten umudunu kesmiş. Araştırma sonuçları, yurttaşların büyük bölümünün, önümüzdeki dönemde kur, enflasyon ve işsizliğin artacağını düşündüğünü ortaya koyuyor.

Araştırma ile ilgili bilgi veren IPSOS Türkiye Yöneticisi Sidar Gedik; “Haziranda ülke ekonomisinden memnun olmayanların oranı yüzde 66 iken, temmuzda yüzde 77, ağustosta ise yüzde 81 oldu. Türkiye ekonomisinden memnun olanların oranı yüzde 3’e kadar geriledi. Zaten araştırmamızın istatistiki payı yüzde 3,5. Yani ağustos ayı itibarıyla ülke ekonomisinden memnun olan kimse kalmadı desek yanılmamış oluruz” diyor.

Siyasetteki umutsuzluk

Elbette memnuniyetsizliği ve umutsuzluğu yalnızca ekonomi alanıyla sınırlayamayız. Bizce asıl ondan da önemli olan ve ekonomideki umutsuzluğu tetikleyip tırmandıran, siyaset alanındaki umutsuzluk oluyor. Mayıs seçimlerinin sonuçları ile yaşadığı hayal kırıklığını üstünden atamayan muhalif seçmen; muhalif partilerin ve siyasetçilerin anlaşılmaz tutumlarıyla, doğrusu daha da büyük umutsuzluğa sürükleniyor.

İktidar blokunun ortak tutumuna ve adaylarına karşın, muhalefetin her tarafından farklı sesler gelmesi, seçmenin moralsizliğini ve umutsuzluğunu büyütüyor. Sanki muhalefet partileri ve siyasetçileri, birbirleri ile seçmenin güven duygusunu kaybetme yarışına girmişler gibi davranıyorlar. Önümüzdeki yerel seçimle ilgili bu sorumsuz tavırlar ve ayrışmalar, muhalif seçmenin yüreğini tümüyle karartıyor.

Eğitimdeki sıkıntılar

Ekonomide ve siyasette böylesi olumsuzluklar yaşanırken, bir yandan da elbette hayat devam ediyor. Eğitim yılı başlıyor. Milyonlarca öğrenci ders başı yapıyor. Bu da pek çok aile için, yeni masraf kapısı demek. Üstelik enflasyonun çok yükseldiği günümüz koşullarında öğrencilerin eğitim masrafları ve maliyetleri, velilerce karşılanamaz hale geliyor. Öğrenci aileleri, eğitim masraflarıyla adeta boğuşuyorlar.

Eğitimdeki sorunlar elbette yalnızca eğitim masraflarının artması ile sınırlı değil. Daha da önemli olan, okul ve eğitim hayatının çağdaş, laik ve evrensel eğitim ilkelerinden uzaklaştırılması. Bu durum, eğitimde kalite ve nitelik kaybını da beraberinde getiriyor.

Bilimsel – laik eğitim, laik yaşam

Son dönemlerde hemen her eğitim yılında olduğu gibi, bu eğitim yılında da gerici ve çağdışı uygulamalar eğitim alanına musallat edilmeye ve uygulanmaya çalışılıyor. Ülkemizin ve halkımızın geleceği demek olan gençlerimiz ve çocuklarımız, tarikatların-cemaatlerin çağdışı müdahalesine açık hale getiriliyor. Bir takım tartışmalı projelerle, eğitim alanı karartılmaya çalışılıyor.

Eğitim alanında yaşanan bütün bu olumsuzluklar, bilimsel-laik eğitim ve laik yaşam anlayışının önemini ortaya koyuyor. Bu anlayışı savunan eğitim kuruluşları, veliler ve yurttaşlar; alanlara çıkarak kamuoyunun dikkatini bu konulara çekmeye çalışıyorlar. Öyle anlaşılıyor ki laiklik, önümüzdeki dönemin en çok konuşulan ve tartışılan konularından olacak.

Umudu kesme yurdundan

Biz her şeye karşın, tüm iyimserliğimizle ve mücadele azmimizle, umutların yitirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu ülkenin toplumsal ve siyasal mücadele tarihi, en zor durumlarda bile nice olumsuzlukların aşıldığının örnekleriyle doludur. 100’üncü yaşını kutladığımız Cumhuriyetin kurtuluş ve kuruluş tarihi, bu konuda en çarpıcı örnektir.

İşte bu nedenle, zaman zaman umutsuzluğa kapılan tüm yurttaşlarımıza Zülfü Livaneli’nin o çok sevdiğimiz şarkısının sözlerini ve tınılarını, hem belleğimizde ve hem de yüreğimizde duyumsayarak seslenmek istiyoruz: “Nasıl başlarsa fırtına / Öyle diner birdenbire / Bir ışık parlar yeniden / Karanlıklar arasından / Umudu kesme yurdundan…”

 

 

Loading