Türkiye’nin yetenekli, akıllı, donanımlı ve parlak gençleri bir bir yurtdışına transfer oluyor. Ülke son zamanların en büyük beyin göçünü yaşıyor. Ana neden ise ekonomik, bunu da yerle bir edilen eğitim sistemi, göçmen sorunu ve 21 yıldır bu düzeni yaratan iktidar takip ediyor. “Gençler iş beğenmiyor” zihniyetinin daha baskın bir biçimde ortaya çıktığı son yıllarda, iş beğenmediği için eleştiri yağmuruna tutulan ve “şükür” etmesi öğütlenen gençler de çareyi yalnızca “onları beğenen” ve hak ettiklerini veren ülkelere gitmekte buluyor. Peki nasıl değişecek bu düzen? Türkiye gençlerini geri kazanabilecek mi? Beyin göçü tersine çevrilebilecek mi?
Konuya ilişkin araştırmalar, insanların başta ekonomik nedenlerden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kaldığını gösteriyor. Ekonomik krizin sona ermesi çoğunluğu bu fikirden uzaklaştırıyor fakat beyin göçünün önüne geçmek için yeterli olmadığını da ortaya koyuyor. Çünkü Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlar, göçmenlerden eğitime, iktidardan adalete kadar uzanıyor. Bilimden uzak ekonomi politikaları, içi boşaltılmış eğitim sistemi, büyük yara alan hak, hukuk, adalet düzeni nedeniyle ülke liyakatli insanlarını tek tek kaybediyor. Hal gösteriyor ki beyin göçünü engellemek için atılması gereken çok adım var.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) bu doğrultuda bir kamuoyu araştırmasına imza attı. SODEV, İkinci Yüzyıla Girerken Türkiye’de Beyin Göçü Ve Tersine Beyin Göçü’ne olan bakış açısını ortaya koymayı amaçlayan bir rapor yayımladı. Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği katkılarıyla yürütülen İkinci Yüzyıla Girerken Türkiye’de Beyin Göçü ve Tersine Beyin Göçü Araştırması isimli rapor Bilgisayar Destekli Telefon ile Anket (CATI) yöntemi ile Türkiye genelinden lisans veya üzeri eğitim almış 1067 kişi ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırlandı. Rapor, çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı.
Göçün ana nedeni ekonomi
Raporda, hayatının kalan kısmını yurtdışında geçirmek isteyenlerin en çok belirttiği 3 nedenin sırasıyla; yüzde 43,8’inin ekonomik zorluk, yüzde 24,4’ünün refah arayışı ve yüzde 16,1’lik bir oranla özgürlük arayışı olduğu görüldü. Araştırma, 50 yaş üzeri katılımcılarda kaliteli yaşam ve özgürlük arayışının; gençlerde ise refah arayışının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Araştırmada yurtdışına göç etmek isteyenlere sorulan “Neler değişse yurtdışına çıkma fikrinden uzaklaşırsınız?” sorusuna ankete katılanların yüzde 77,6’sı “Ekonomik kriz biterse”; yüzde 60,9’u “Eğitim sistemi değişirse”; yüzde 60,7’si “Göçmen sorunu çözülürse”; yüzde 58,5’i “İktidar değişirse” yüzde 4’ü “Adalet sistemi” yanıtını verirken; yüzde 9,3’ü ise hiçbir şekilde fikrinin değiştirmeyeceğini söyledi. Araştırmadan çıkan sonuç, Türkiye’de ekonomik krizin bitmesinin yurtdışına göç etmek isteyen insanları bu fikirden uzaklaştıracağını ortaya koydu.
Mutsuz eden yaşam değil, Türkiye
“Yaşamdan memnuniyetin” ölçüldüğü araştırma başlığında oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Katılımcıların sadece yüzde 29,2’si genel olarak yaşamından memnun olduğunu belirtirken; yüzde 40,1’i Türkiye’de yaşıyor olmaktan mutsuz olduğunu ifade etti. Yaşamdan memnuniyet sorusuna verilen cevaplar, çoğunluğun yaşamdan değil, Türkiye’de olmaktan kaynaklı mutsuz olduğu sonucunu ortaya koydu. Muhalefet seçmeni, genel olarak yaşantısından, Türkiye’de yaşıyor olmaktan ve çalışma hayatında yaptığı işten mutsuzken; memnuniyet düzeyi en yüksek olan seçmen grubunun AKP’liler olduğu görüldü.
Araştırmanın bir diğer bulgusu ise; neredeyse her 3 katılımcıdan 1’inin, imkânı olsa ekonomik durumunu değiştirebilmeyi hayal etmesi oldu. Takip eden oranlarda; en sık tekrarlanan değişim isteği yaşanılan ülke olurken, bunu mesleğini ve AKP hükümetini değiştirmek isteyenler izledi. “İmkanınız olsa ve yaşamınızda bir şeyi değiştirebilecek olsanız neyi değiştirirdiniz?” sorusuna katılımcıların yüzde 27,1’i “Ekonomik durumumu”, yüzde 12,9’u “Yaşadığım ülkeyi”, yüzde 7,2 “Mesleğimi/ statümü”, yüzde 6’sı “AKP hükümetini” yanıtını verdi.
Çoğunluk fırsat eşitliğine inanmıyor
Araştırmanın fırsat eşitliği başlığında da dikkat çeken sonuçlar çıktı. Rapora göre katılımcıların yüzde 60,7’si Türkiye’de fırsat eşitliği olduğuna inanmıyor. Türkiye’de başarılı birinin yükseleceğine olan inancın da ortaya konduğu raporda; her 4 katılımcıdan sadece 1’i Türkiye’de başarılı birinin yükseleceğine inandığını ifade etti. Raporda, AKP’li seçmenin fırsat eşitliği inancının HDP’li seçmenin tam 22 katı olduğu sonucu da ortaya çıktı. Türkiye’de fırsat eşitliğine olan inancın HDP’li seçmende yüzde 0 iken, iktidar ortağı olan MHP’li seçmende yüzde 8.7 olması dikkat çekti.
Araştırmada, katılımcılara “Siyasi düşüncelerinizi ifade ederken kendinizi ne derece özgür hissediyorsunuz?” diye soruldu. Araştırmaya göre; aktif olarak çalışıyor olanlar ifade özgürlüğü açısından kendilerini daha rahat hissediyor. Bu durum, çalışma hayatına katılımın ifade özgürlüğü ile olan ilişkisini de göstermesi açısından önemli bir sonuç ortaya koyuyor. MHP’li seçmenlerin içerisinde siyasi düşüncelerini ifade ederken kendisini özgür hissedenlerin oranı yüzde 23.2 iken, AKP’li seçmenin yarısından daha azı siyasi düşüncelerini özgürce ifade ettiklerini belirtiyor; HDP’li seçmenlerde ise bu oran yüzde 0.
Araştırmaya göre, çocuğu olan katılımcıların yüzde 53,2’si imkânı olsa çocuğunun yurtdışında yaşamasını istediğini belirtiyor. Çocuğu olanların yüzde 52,1’i, çocuğu olmayanların ise yüzde 61,5’i imkânı olsa hayatının geri kalanını yurtdışında geçirmek istiyor.
AKP ve MHP seçmeni de yurtdışı istiyor
Rapora göre, bugün imkanı olsa hayatının geri kalanını yurtdışında geçirmek isteyen AKP seçmeninin oranı yüzde 44 iken, MHP seçmeninde bu oran yüzde 52.2. Rapor AKP’nin yarattığı ülkede yaşamak istemeyen AKP seçmeninin, yaşamak isteyenden daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bu da araştırmadan çıkan çarpıcı bir sonuç olarak dikkat çekiyor.
Rapora göre; yurtdışında yaşama ihtimalinde en çok tercih edilecek ilk 3 ülke sırasıyla; yüzde 15,7 ile Almanya; yüzde 12,4 ile ABD ve yüzde 8,3 ile ve İsviçre. Suudi Arabistan, Katar ve Dubai’nin ise toplam payı yalnızca yüzde 3,6. Yurt dışında yaşamın tercih nedeni; 50 yaş üzeri katılımcılarda kaliteli yaşam ve özgürlük arayışıyken gençlerde ise refah arayışı olarak ortaya çıkıyor.
Tercih laik bir ülke
Araştırmada; katılımcıların yüzde 88,6’sı ayda 10.000 dolar karşılığı Suudi Arabistan’da yaşamak yerine ayda 5.000 dolar ile İsviçre’de bir yaşamı tercih edeceklerini belirtiyor. Hâkim politika ve söylemleri muhafazakârlık üzerine kurulmuş AKP ve MHP’nin seçmenlerinin de daha düşük bir gelirle laik bir ülkede yaşama tercihi oldukça öne çıkan bir sonuç oluyor.
*******
“RAPORDAN ÇIKAN BAŞLIKLAR ACİLEN GÜNDEME ALINMALI”
Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı Rasim Şişman, söz konusu araştırmanın kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıda, İkinci Yüzyılına girdiğimiz cumhuriyetin, sağlam temellere dayanması için beşeri sermayenin güçlendirilmesi adına; verilen emek ve ödenen bedellere atıfta bulundu. Şişman, “Bu mesele ’Gidiyorlarsa gitsinler, buralar boş kalmaz merak etmeyin’ diyen bir zihniyete kurban edilemeyecek kadar kıymetli. Sorun, buna neden olanların, gerçeklikten koparak masa başında tasarladıkları ‘eve dönüş projeleri’ ile çözemeyeceği kadar derin ve çok katmanlı. Bu rapor, tüm karar vericilerin ve politika yapıcıların; bu ülkenin yetenekli, akıllı, donanımlı, fark yaratacak insanları çekip giderken, acilen gündemlerine alması gereken başlıkları ortaya çıkarıyor” dedi.
*****
12 BİN AKADEMİSYEN YURT DIŞINDA ÇALIŞIYOR
Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, Türkiye’den giden 12 bin akademisyenin yurtdışında bilim ürettiğini belirtti. En verimli akademisyenlerin yurtdışına gittiğini belirten Akçiğit, geri dönenlerin veriminin ise yüzde 10 düştüğünü kaydetti.
Dünya gazetesinden Özlem Ermiş Beyhan’a konuşan Akçiğit, Türkiye bir beyin göçü paradoksu yaşadığını belirtti. Türkiye’nin verimlilik merkezli yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiğini belirten Prof. Akçiğit’in, Türkiye Akademik Diaspora Raporu’na dair sunumunda 3 yıllık bir çalışmanın ürünü olan araştırmaya göre, Türkiye’nin sıkıntısının “doğru soruyu soramamak” olduğunu belirtti. Akçiğit’e göre, Türkiye ekonomisinin sıkıntısı kaynak eksikliği değil, var olan kaynağı doğru noktalara yönlendirememek. Akçiğit, doğru bir strateji olmadığında gelecek dış finansman kaynağının faydadan çok zarar bile getirebileceğini belirtti.
“Verimlilik büyük sorun”
“Türkiye’nin en önemli sorunu verimliliktir” diyen Akçiğit, inovasyon çeşmesinden suyun çok cılız aktığını vurgulayarak, “Kaçak nerede? Bunu bulmak zorundayız. Verimlilik bazlı büyüme hikayemiz yok. Özel sektörle akademimizi bir araya getirmiyoruz. En iyi üniversitelerimiz bile irtifa kaybediyor” dedi.
Akçiğit’in araştırmasının belki de en önemli çıktısı, beyin göçü ile yurtdışına giden akademisyenlerin Türkiye’deki araştırmacılara pozitif etkilerini sürdürebilmek için, gidenler ve Türkiye’deki araştırmacılar arasındaki bağın, proje ortaklıkları ve araştırma fonları ile güçlü tutulmasının önemini ortaya koyması.
Araştırmanın detaylarında ortaya konulan veriler şöyle:
- Akademisyenler 5 gruba ayrılıyor. Bunlar içinde en yüksek verimliler yurt dışına gidiyor.
- Verim akademik yayın ve yayının kalitesi ile ölçülüyor.
- “Giden gitsin, geri dönen de çok” deniliyor ancak araştırma da ortaya koyuyor ki en düşük verimli akademisyenler geri geliyor.
- Verimi arttıkça akademisyen Türkiye’ye dönmek istemiyor. Buna da beyin göçü paradoksu deniliyor.
- ABD’de akademisyenlerin başlangıç maaşı Türkiye’nin 10 katı.
- Bir akademisyen yurtdışına taşındığında ortalama verimliliği yüzde 28 artış gösteriyor.
- Yurtdışı ile bağlantılı çalışan akademisyenlerin verimi yaklaşık yüzde 10 artıyor.
- Türkiye’ye dönen akademisyenin verimi yüzde 10 düşüyor.