Seçim, geçim, saray!

Birleşik Krallık yerel seçimleri yaşadı. Bu ülkede seçimler oldukça sessiz, sakin geçer, hafta içi bir gün oylama yapılır, gece 10’a kadar sandıklar açık kalır, gece 10 ile 12 arası sayımın büyük kısmı tamamlanır ve sabah partiler seçim sonuçlarını görürler. 5 Mayıs sabahı da öyle oldu! Ana muhalefet partisi İşçi Partisi, ülkedeki belediye meclisleri ve belediye yönetimlerinin çoğunu kazandı. 2019 yılındaki genel seçimlerden bu yana yeniden yapılanarak 2024’teki genel seçimlerde iktidara gelmek isteyen Labour’ın “Kararlı, istikrarlı, planlı ve anlamlı” kampanyalarının nasıl işe yaradığının sonucunu yaşıyoruz.

Britanya halkları, hata yapanı, cebine zarar vereni, ciddiyetsiz olanı affetmiyor. Rishi Sunak gibi finansı iyi bilen, devlet adamı normlarına sahip bir Başbakanın bile durumu toparlayamaması bunu gösteriyor. Boris Johnson, Lizz Truss, Matt Hancock gibi “kabus” isimlerin toplumun hafızasında açtığı yarayı Sunak ve ekibi tedavi edemiyor, edemedi. Halk karşısında ‘lider” görmek istiyor. Britanyalıların ceplerindeki para azaldı, öğün sayılarını azaltıp, porsiyonlarını küçülttüler, evde oturan, çalışmayan kesim kalorifer yakmasın diye kiliselere gidip günü geçirdiler, ısınma masrafları için devletin 8 aydır yaptığı destek/hibe halk nezdinde anlamlı bir fark yaratmadı.

Genel seçimlerden önceki en önemli gösterge adımlardan biri atıldı ve halk “seçimini” yaptı, Ana Muhalefet Partisi Labour’a “yeşil ışık” yaktı. İktidar partisi Conservative,  Brexit’in savunucusu malum ancak Britanyalılar, “geçim sıkıntısı” yaşamalarını Brexit’e de bağlıyorlar ve iktidar partisine öfke duyuyorlar. Başbakan Sunak gibi “iyi” bir adamın bile görüşlerini değiştirmediğini söylüyorlar. Öte yandan, 6 Mayıs’taki “taç giyme töreni” için akıtılan paralar da içlerine dokunuyor. Yüz milyon Sterlinden fazla bir bütçe ayrılan törenin gerekli olmadığını çünkü Monarşi’nin artık bu ülkede olmaması gerektiğini savunuyorlar. Halka servetlerinden milyarlarca Sterlin harcayan, milyonlarca çocuğa, gence, sporcuya, kadına, bilim insanına ömür boyu kol kanat geren, imkânlarını genişleten, her daim halkın içinde olan genç jenerasyonuyla diğer Kraliyet Ailelerinden farklı, ülkeye milyarlarca Sterlin kazandıran Buckingham Sarayına rağmen!

Toplumun bu tepkisini gördükçe Türkiye’nin de harekete geçmek için çok geç kaldığını ve daha fazla tahammülü kalmaması gerektiğini çok ama çok kuvvetli hissediyorum. Özellikle, Türkiye’deki seçimler için yurt dışındaki oy kullanma sürecinin sonuna geldiğimiz şu günlerde ‘Haydi Türkiyem” diye haykırıyorum. Birleşik Krallik’ta 127.281 Türk seçmenin oy kullanması bekleniyor. Sandıkların kapanmasına birkaç gün kala buradaki seçmenlerin yüzde 33’ünün sandığa gittiği açıklandı ancak Türklerin büyük kısmı Londra’da yaşıyor ve son 2 gün bu sayının oldukça fazla artacağı tahmin ediliyor. Evet, haydi Türkiye’m!

Son olarak, gelelim İngiliz medyasına! Kendileri de “Seçim, geçim ve saray” derdindeyken, Türkiye’deki seçimlere geniş yer veriyorlar. Özellikle, CHP’nin İzmir Mitingi burada, prime time yayınlardaki ana haber bültenlerinde yer aldı. Güzel Ülkemin Güzel İzmir’imin sokaklarını, meydanlarını İngiliz televizyoncularının kamerasından izledim, Gurur duydum. Medya olanı biteni, olduğu gibi veriyor vermesine de, göstergelerin Türkiye’de iktidarın değişeceği yönünde olduğunun da altını çiziyor. The Economist’te yayınlanan son makalede, gerçekten de alt çizgiyle verilen bölüm bu idi!

Sonuç olarak, içimdeki en büyük özlem olan, laik, demokratik, özgür, hür, adil günlerimize 15 Mayıs sabahı kavuşmak üzere, buradaki seçim sonuçlarının da verdiği motivasyonla, Güzel Ülkemin bu son haftayı en yüksek motivasyon ve koordinasyonla geçirmesini dileyerek Birleşik Krallık’tan sevgilerimi gönderiyorum.

Loading